Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Seçkin Selvi | 19. İstanbul Tiyatro Festivali’nden Halk Düşmanı

19. İstanbul Tiyatro Festivali’nden Halk Düşmanı

07 Haziran 2014 - 01:06 | Festivalde Dr.Stockmann’ı Christoph Gawenda’nın yorumuyla izledik
Ostermeier, “Bir Halk Düşmanı” yorumuyla festival izleyicilerinin gönlünü fethetti
BİR HALK DÜŞMANI- Yazan: Henrik Ibsen, Yöneten: Thomas Ostermeier, Dramaturji: Florian Borchmeyer, Sahne Tasarımı: Jan Pappelbaum, Kostüm Tasarımı: Nina Wetzel Müzik: Malte Beckenbach, Daniel Freitag, Işık Tasarımı: Erich Schneider, Duvar Yazıları: Katharina Ziemke, Oyuncular: Christoph Gawenda, Ingo Hülsmann, Eva Meckbach, David Ruland, Moritz Gottwald, Thomas Bading.
 
Schaubühne Berlin Tiyatrosu’nun yönetmeni Ostermeier’in 18.İstanbul Tiyatro Festivali’nde büyük beğeni kazanan “Hamlet” prodüksiyonundan sonra, bu yıl sunduğu yapıt da yönetmenin dünya çapındaki ününün rastlantısal olmadığını bir kez daha kanıtladı.
 
Oyunun uyarlamaları
 
İbsen’in büyük yapıtlarından biri olan “Bir Halk Düşmanı” klasik bir eser olmanın ötesinde, işlediği konu açısından hiçbir zaman, hiçbir yerde eskimeyecek bir özellik taşır. Öyle olduğu için de çeşitli ülkelerde pek çok uyarlaması yapıldı. 
 
1950’lerde Arthur Miller, başrolünde Fredric March’ın oynadığı bir uyarlama yaptı. Bu uyarlama 1966’da televizyona aktarıldı, 1978’de de Steve McQueen’in başrolü üstlendiği filmi çekildi. 1980’de BBC uyarlamayı bir İskoç şehrine yerleştirerek yayımladı. Avustralya televizyonu da 1958’de kendi versiyonunu yayına soktu. Satyajit Ray'in 1989 yapımı filmi “Ganashatru” da bu oyundan hareketle gerçekleştirildi.
 
Ibsen’in yapıtı çok ilginç uyarlamalarla da izleyici karşısına çıktı.. 2007’de Ouriel Zohar’ın topluluğu oyunu Paris’te sadece iki aktörün oynadığı uyarlamayı sahneledi. Oyun dolaylı olarak ünlü “Jaws” filminin de esin kaynağı oldu. 2013 başlarında Kahire “Arap Baharı” eylemlerine sahne olurken Mısır’da da oyunun uyarlaması yapıldı. 
 
Ostermeier’in Yorumu
 
Verdiği bir röportajda uyarlamanın Ibsen metninden çok da uzaklaşmadığını belirten Ostermeier bunu şöyle açıklıyor: “Günümüz giderek 19. Yüzyıl sonlarındaki ortama benzemeye başlıyor. Aile, ekonomi, ulus ve din ön plana çıkıyor. Bu değerleri aşamıyoruz. İçinde bulunduğumuz global finansal, politik ve ekolojik kriz ortamında temel sorunlardan biri, çoğunluğun baskıcı, zorba özelliğidir. Önemli bir ekolojik sorunla karşı karşıyayız. Bilim insanları bu konuda alarm veriyor, ama onların ekonomik güçler üzerinde hiçbir etkisi yok. ”
 
Sözüm ona demokratik düzende “halkın iradesi” kisvesi altında çoğunluğun sözü/oyu bir zorbalık niteliğine sokulur. Oyun, kişinin yardım etmeye çalıştığı toplum tarafından çeşitli yöntemlerle dışlanmasını işler.   Bunun somut örneğini biz 12 Mart döneminde, halkın insanca  koşullarda yaşaması için devrim mücadelesi veren gençlerin, o halkın üstelik en muhtaç kesimleri tarafından ihbar edildiklerini gördük. Oyunda bir bilim adamı olan Dr.Stockmann şehrin temel gelir kaynağı olan kaplıca suyunun kirliliğini saptar, ama başta şehir meclisi üyesi olan ağabeyi, tesisin kapatılmasının kendi politik çıkarlarına uymayacağı korkusuyla buna karşı çıkar. Bunun üzerine Dr. Stockmann halkı doğrudan bilgilendirmek, kendilerini bekleyen tehlikeye karşı uyarmak için bir toplantı düzenler. Bu noktada demokrasi geleneklerinin egemen güçler tarafından nasıl yönlendirildiğini gözlemleriz. Şehir meclisi üyesi, Dr.Stockmann’dan önce söz alarak halkı yanlış bilgilendirir, tesis kapatılırsa şehir ekonomisinin, dolayısıyla halkın zor duruma düşeceğini iddia eder. 
 
Thomas Ostermeier ile  Florian Borchmeyer’ın uyarlamasında Dr.Stockmann’ın halkla yaptığı toplantı sahnesi geldiğinde, doctor salon ışıklarının yakılmasını istiyor ve toplantıyı izleyicilerle konuşarak, tartışarak inter-aktif bir biçimde sürdürüyor. Kısacası seyirciler o kaplıca kentinin halkı oluyor. Ostermeier, seyirciyle seyirciyle yapılan toplantının nasıl sonuç vereceğinden başlangıçta kuşkulu olduklarını, ama oynadıkları çeşitli ülkelerde beklediklerinden çok daha iyi sonuç aldıklarını ve izleyicilerin oyunculardan sanki gerçek politikacılarmış gibi hesap sorduklarını belirtiyor.
 
Ostermeier’in yorumunda oyunun finali de farklı. Ibsen’in oyununda Dr.Stockmann sonuna kadar muhalif tavrını sürdürürken, yeni yorumda oyun Dr.Stockmann’la karısının, kayınpederin verdiği kaplıca hisse senetlerini kabullenmeleriyle son buluyor.  
 
Soluk kesici bir tempoda oynanan oyun, iyi anlaşan usta ekibin başarısıyla, hepimize, “Ostermeier yine gösterdi hünerini,” dedirterek bundan sonraki oyunların beklentisini başlattı.
 
 
 

Dans Atölyesi

 
 
Berlin merkezli Motimaru Dance Company, Butoh Dans Atölyesi gerçekleştirmek üzere Haziran’da İstanbul’a geliyor.
 
Motimaru Dance Company, Berlin merkezli bir grup olarak, Motoya Kondo (Japon) ve Tiziana Longo (İtalyan) tarafından kurulmuştur. Sanatçılar Butoh Dans üzerine uzun yıllardır Japonya da yaptıkları çalışmalarını son yıllarda dünyanın hemen heryerinde çeşitli platformlarda paylaşmaya devam etmektedirler. Butoh dans Japonya’da ortaya çıkmış ve dünyanın heryerine buradan yayılmış olan, geleneksel Japon dans ve tiyatro çalışmaları ile çağdaş dansı biraraya getirmiş olan bir dans şeklidir.
 
Topluluk, 11 ve 12 Haziran’da "Twilight" adlı gösteriyle Kumbaracı50′ye konuk olacak.
 
13-14 ve 15 Haziran’da ise en fazla 15 katılımcıdan oluşan bir grupla Butoh Dansı üzerine bir atölye gerçekleştirecek.
 
 
Atölyenin amaçları:
 
Beden-zihin ve uzam algısını açmayı ve keskinleştirmeyi, beden-zihin-¬uzam niteliklerini tüm unsurlarıyla kontrol etmeyi, beden -zihin ve uzam kalitesini kontrol etmeyi öğrenmek ve beden¬-uzam¬-doğa-¬şeyler-¬insanlar arasındaki ilişkiyi geliştirmekle sonuçlandırmak. 
 
İletişim: 0212.243 50 51
 
 

Eve Beş Dönüş Yolu

 
 
Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde 6-29 Haziran tarihleri arasında çok ilginç bir sergi düzenleniyor. Ünlü Alman fotoğraf sanatçısı Philipp Rathmer, Nagorno-Karabağ çatışmaları sırasında yaklaşık 875.000 Azerbaycanlı mülteci ve ülke içinde yerinden edilmiş kişiler arasından 50’sinin portrelerini çekti. Bakü’nün kuzeyindeki Darnagül ve Gizilgüm ile Ermenistan sınırına yakın Tahtaköprü ve Güzanlı mülteci kamplarında çekilen bu protreler hakkında Philipp Rathmer şu açıklamayı yapıyor: “İnsanların yüzlerini ön plana çıkarmak için fotoğrafları siyah fon önünde çektim. Ve sadece yüzlerine odaklandım, çünkü her yüz bir hikâye anlatıyor. O yüzler çekilen acı, yapılan zulmü yansıtırken, bir yandan da günün birinde işgal altındaki bölgelere giden beş yoldan eve dönüş umudunu da taşıyor.”
 
 

Akbank Günümüz Sanatçıları Ödülü 2014 

 
Çağdaş sanat alanındaki gelişmeleri teşvik etmek ve genç Türk sanatçılara destek olmak amacıyla Resim ve Heykel Müzeleri Derneği ve Akbank Sanat işbirliğiyle düzenlenen Akbank Günümüz Sanatçıları Ödülü 2014yarışmasına yapılan başvurular arasından seçilen 6 sanatçı, 4.Haziran – 25.Temmuz.2014 tarihleri arasında Akbank Sanat'ta sergileniyor.
 
Sergi tasarımını Katia Anguelova (Bağımsız küratör ve yazar, Kunstverein Milano Müdür Yardımcısı) ve Sara Raza'nın (Bağımsız küratör ve yazar, ArtAsiaPacific dergisi (Batı ve Orta Asya) Yazı İşleri Müdürü Yardımcısı) üstlendiği sergide; Berat Işık, Ayşegül Karakaş, Gizem Karakaş, Alican Leblebici, İhsan Oturmak ve Burcu Yağcıoğlu'nun eserleri sergileniyor.
 
 

Bodrum’da Yaz Sergisi

 
 
1985’te İstanbul’da kurulan Mine Sanat Galerisi son 5 yıldır Bodrum, Yalıkavak ve Turgut Reis’te çeşitli etkinliklere imzasını atmış, 2012’de Yalıkavak Palmarina Yağhane mekanında bütün yaz çeşitli sanat faaliyetlerine hizmet vermiştir. Galeri 30. yılında Yalıkavak Palmarina D105 numaralı kendi mekanında yaz ve kış sürekli olarak 11 Haziran 2014 tarihinden itibaren sanatı sanatseverlerle buluşturacaktır.
 
Galeri, içerisinde ilkleri barındırması açısından önem taşıyan bir sergiyle sezona, Çağdaş Türk Sanatının başarılı isimlerinden oluşan “1940-1975 Kuşağından Seçki” isimli sergiyle başlıyor. 
 
Çağdaş Türk Sanatçılarından oluşan bu seçki; Halil Akdeniz, Koray Ariş, Özgül Arslan, Mustafa Ata, Tomur Atagök, Serkan Bayer, Bedri Baykam, Bülent Çınar, Devrim Erbil, Berna Erkün, Meriç Hızal,Balkan Naci İslimyeli, Asım İşler, Serhat Kiraz, Nur Koçak, Zekai Ormancı, H. Avni Öztopçu, Yusuf Taktak, Güngör Taner, ve Pınar Yeşilada’nın yapıtlarından oluşmaktadır.
 
Resimden fotoğrafa, heykelden enstalasyona farklı disiplinleri ve kuşakları bir araya getiren bu sergi büyük ustalar ve genç sanatçılarla kuşaklar arası bağlar kurup, izleyiciyi bu sürecin görgü tanıkları olmaya davet ediyor.
 
Mine Sanat Galerisi Yalıkavak Palmarina’da bulunan yeni mekanında bu sergiyi 11-30 Haziran 2014 tarihleri arasında Mine Sanat Galerisi Bodrum Şubesinde izlenebilir.
 
 
Mine Art Gallery Yalıkavak Palmarina
Yalıkavak, Palmarina No: D105 Merkez Mah. 
Çökertme Cad. Bodrum / 0536. 553 50 66
 
 

Galeri Eksen’de Semiha Şakir Elveren Sergisi

 
 
Semiha Şakir Elveren'in Mevlana’dan yola çıkarak gerçekleştirdiği 'Gel' konulu resim sergisi     3-14 Haziran arasında Galeri Eksen’de yer alıyor.
 
İletişim: 02122190850