Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Seçkin Selvi | Tiyatro Adam’dan yeni sezona yeni oyun

Tiyatro Adam’dan yeni sezona yeni oyun

22 Ekim 2016 - 10:10
Son yılların en başarılı, en bilinçli repertuvar seçimini yapan tiyatrolardan biri durumundaki Tiyatro Adam, bu tavrını ve tarzını bu yıl da 'İvan İvanoviç Var Mıydı, Yok Muydu' ile sürdürüyor
"İnsan neden güç ve mevki sahibi olduğunda erdemlerini unutur?"
 
İVAN İVANOVİÇ VAR MIYDI YOK MUYDU- Yazan: Nazım Hikmet, Yöneten: Emrah Eren, Dekor-Kostüm Tasarım: Barış Dinçel, Işık Tasarım: Yüksel Aymaz, Hareket Düzeni: Esra Yurttut, Oynayanlar: Aşkın Şenol, Baransel Gürsoy, Berk Yaygın, Deniz Özmen, Fatih Koyunoğlu, Gökhan Azlağ, Pınar Tuncegil.
 
Nazım Hikmet’in 1954’te doğrudan Stalin’e gönderme yaparak yazdığı oyun, Sovyetler Birliği’nde yöneticilerin bürokratlaşarak halktan kopmasını irdeler. Oyun Moskova Satir Tiyatrosu’nda 1957’de yedi kez sahnelendikten sonra Komünist Partisi tarafından incelemeye alındı ve yasaklandı. Nazım Hikmet de rejim muhalifi olarak damgalandı. 
 
 
Nazım Hikmet, irdelediği temanın evrenselliğini vurgulamak için oyun hangi ülkede sahnelenecekse adının oradaki en yaygın isimle değiştirilmesini istemiş. Nitekim oyun Çekoslovakya’da “Filip Filipek Var mıydı Yok muydu” olarak, Azerbaycan’da da “Hüseyin Hüseyinov” adıyla oynanmış. Tiyatro Adam oyunun özgün adını kullanmayı yeğlemiş. Gerçi oyunun kahramanı Petrof’un soyadı “Konstatinoviç” de doğrudan İstanbul’a gönderme yapmıyor mu? Ne dersiniz?  
 
 
Oyun ve Yorumu
 
Oyun Rusya’da bir taşra kasabasında geçer. Oyunun başkişisi Petrof Sergey Konstantinoviç dürüst, saf ve iyi niyetli bir insanken bilinçaltında saklı kötücül kimliği İvan İvanoviç tarafından kendini beğenmiş, mağrur ve küstah bir yöneticiye dönüştürülür. Bşlangıçta yardım sever, iyi bir insan olan Petrof’u bütün kasaba halkı sevip saygı duyar. Peki ya otorite? Petrof otorite sahibi midir? Erdemleri ve otoritesi arasında sıkışmış bir insanın, her çağda karşılaşılan, çok tanıdık, hatta başımıza gelebilecek değişiminin/dönüşümünün traji-komik öyküsü yer alır oyunda. O herkes tarafından sevilen yönetici, birden insanlara “Sen kimsin? Kim oluyorsun?” diye bağırarak tepeden bakmaya başlar. Gerçi büyük şehre gidip oradaki benzerini görünce başına gelenleri kavrar ve İvan İvanoviç’i aramaya başlar. Ama kimse tanımaz İvan İvanoviç’i. Kimse görmemiştir.
 
Son yılların en başarılı, en bilinçli  repertuvar seçimini yapan tiyatrolardan biri durumundaki Tiyatro Adam, bu tavrını ve tarzını bu yıl da sürdürüyor. İyi bir dramaturgi çalışmasıyla sahnelenen oyunu genç kuşağın başarılı rejisörlerinden Emrah Eren yönetiyor. İnsanın nasıl değişebileceğini/değiştirilebileceğini örneklemek için Petrof’un denek seçilmesi bu yeni sergilemenin olumlu bir yaklaşımı olmuş. Emrah Eren’in göstermeci, dinamik, çarpıcı oyun düzeni, Nazım Hikmet’in fazlaca klişelere yaslanan metnine canlılık katıyor ve oyunun grafiğini yükseltiyor.
 
Dekor tasarımlarıyla ikinci yönetmen gibi çalışan Barış Dinçel, bu oyundaki dekor ve kostüm çalışmasıyla da her zamanki gibi oyunun başarısına büyük katkıda bulunuyor. Kurduğu metalik düzen oyundaki rejimin atmosferini oluşturuyor. Yüksel Aymaz’ın ışık tasarımı da diğer pek çok oyunda örneklediği başarıyı burada da sürdürüyor. Esra Yurttut’un hareket düzeni, tıpkı Fritz Lang’ın unutulmaz başyapıtı Metropolis gibi eleştirilen rejimin insanları bir tür robotlaştıran yapısını başarıyla aktarıyor.
 
Tiyatro Adam’ın çekirdek kadrosu öylesine anlaşmış, öylesine uyumlu bir ekip ki, onlarla çalışmak herhalde bütün yönetmenler, dekor  ve ışık tasarımcıları, koreograflar için kolay ve zevkli bir süreç olmalı. O ekip sanki oyun düzenini kendiliğindenmişçesine oynamayı çok iyi biliyor. Bu oyunun Aşkın Şenol, Baransel Gürsoy, Berk Yaygın, Deniz Özmen, Fatih Koyunoğlu, Gökhan Azlağ, Pınar Tuncegil’den oluşan kadrosu da aynı yoğunlukta omuzluyor oyunu.
 
“İvan İvanoviç Var mıydı Yok muydu” yılın izlenmesi gereken yapımlarından biri olmuş.
 
Bilgi: 0507. 116 18 18, 0212. 236 10 27
 
 
 
"Romeo&Juliet"in galası bu akşam Bursa Nilüfer Tiyatrosu’nda
 
Bursa Nilüfer Belediye Tiyatrosu 2016-2017 sezonunu Serdar Biliş'in yönettiği, güncel Türkçe uyarlamasını Ahmet Sami Özbudak’ın yaptığı, Shakespeare’in “Romeo&Juliet” ile başladı. Çağdaş bir yorumla sahnelenen oyunun koreografisi Tuğçe Tuna, dekor ve ışık tasarımları Cem Yılmazer, kostüm tasarımı Tomris Kuzu'ya ait. 
 
Serdar Biliş’in “Aşkın gözü kördür. Sosyolojiyi pek takmaz. Aşk ateşiyle yananları düşmanının balkonuna tırmandırıverir. Balkon kabuklarımızdan, tabularımızdan sıyrılıp nefes aldığımız yerdir. Orada serinlik ve barış vardır. Haydi gençler balkona!” diye sunduğu oyunda Cansu Ecem Karabulut, Çağdaş Tekin, Deniz Gürsucu, Elif Andaç Çam, Gökhan Kum, Hakan Kahraman, İbrahim Ersoylu, Melisa Akman, Meral Kaya, Mert Tiryaki, Mesut Özsoy, Suat Onur Çalık, Şeyma Gökçe Cengiz, Yüce Armağan Erkek rol alıyor. 
 
 

"Mahallenin gençleri" tiyatro kurdu

 
 
Ayrı yollarda yürüyen, ayrı ayrı öyküleri olan, lakin aynı sevdaya tutulmuş, aynı mahallenin gençleriyiz biz… “Bize her yer mahalle.”
 
Genciz. Yeni mezun olduk ve tiyatro yapmak istiyoruz. Hayata tutunabilmek için bu yolu deniyoruz. Şu an için bildiğimiz ve daha çok bilmek istediğimiz bir alanda; tiyatroda yol almak, pişmek istiyoruz. Biz, tiyatronun sadece sahneye çıkmakla sınırlı olmadığını biliyoruz. Tiyatronun mutfağı denilen o geniş dünyada çok şeyi öğrenmek istiyoruz.
 
Tiyatro kurduk. Bir yola çıktık; çayı 1 TL’den veren esnaftan tutun da bize ücretsiz prova olanağı sağlayan tiyatroya kadar okuduğumuz mahalleden çok yardım gördük. “Mahallenin Gençleri” olduk.  Evet! Tiyatro Mahallenin Gençleri! Çok heyecanlıyız. Seyirciyle buluşmanın tadını mezun olurken almıştık. Oyunumuzun Bursa ve Mardin Uluslararası Gençlik Festivallerinden davet alması ve mahallemizdeki tiyatrolardan BO SAHNE’nin bize içtenlikle kapılarını açması heyecanımızı daha da körükledi.
 
İlk oyunumuz bir uyarlama. Carlo Goldoni’nin klasik komedisi “İki Efendinin Uşağı”nı Kıvanç Kılınç bizim için bizim kültürümüze uyarladı. Kısacası olay Venedik’te değil İstanbul’da geçiyor. Bu uyarlama işi pek hoşumuza gitti, büyük ihtimalle devam ederiz.
 
İstanbul prömiyerimiz 23 Ekim Pazar günü saat 20.30’da Cihangir BO SAHNE’de.  
Bize “iyi yolculuklar” dilemek isteyen herkesi bekliyoruz.