Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Orhan Tüleylioğlu | Şiir tutkusu
05 Aralık 2012 - 07:12 | Cahit Sıtkı Tarancı, eşi Cavidan Tınaz ile birlikte.
“Otuz Beş Yaş Şairi” olarak anılan Cahit Sıtkı Tarancı, küçük yaşta ailesinden uzakta, oldukça sıkıcı yatılı okul hayatında edebiyata gönül verdi.Derslerini pek ciddiye almayan, sık sık ikmale kaldığı için babasını memnun edemeyen Cahit Sıtkı lise yıllarında, ünlü bir şair olmayı kafasına koymuştu. Oysa babası, oğlunu şair olmaktan çok, bir vali olarak görmek istiyordu. Bu yüzden her ay ona gönderdiği harçlığı kesmişti. Ailesine karşı son derece bağlı ve saygılı olan Cahit Sıtkı, anne babasına yazdığı mektuplarda şiir tutkusunu dile getiriyor, şiirden hiç taviz vermiyor, kimseyle didişmeyen, kimseyle kötü kişi olmaya kalkışmayan dost yüzü, yazdığı bu mektuplara da yansıyordu. Tarancı, 15. 2. 1929 tarihli mektubunda şunları söylüyordu:

“(…) Siz haldeki saadetten mesulsanız, ben istikbaldeki şöhretimizi hazırlamakla meşgulüm…

Para kazanmak! Nasıl olsa ekmeğimi çıkarabilirim… Ne diyorum, bir şey yapmak, ölmez, yıkılmaz bir abide yaratmak, işte şair mefkûresi…

Şairlerin açlığı bile ne kadar büyük olduklarına delil değil mi? Hakiki şair ahlaksız değildir, faziletin ta kendisidir… şair kafasında ticaret usulleri, para kazanmak için türlü kurnazlıklar yer alamaz…

Şair edebiyat için çalışan bir çıraktır.

Hoş babacığım, bir gün gelecek ki - ah ondan evvel ölmezsem eğer- oğlunuzun şairliğiyle iftihar edeceksiniz…”
(…)

Babacığım hayatta muvaffakiyet yalnız aç kalmamakta değildir… Asıl muvaffakiyet göçüp gittikten sonra ardında bir eser bırakmaktır. … Bu eseri meydana getirmek için saadeti memnu telakki etmeli…

Benim de çizilmiş bir mefkurem vardır… Ben her şeyden evvel yaşamış olduğuma delil olmak için bir eser meydana getireceğim, nâmımızı, memleketimizi ve nihayet nâmımı yükselteceğim…

Niçin böyle bir şey yapmağa karar verdim?

Geçen mektubumda bahsettiğim çirkinlik vesairenin benim için arzu ettiğim saadetin memnu olduğunu gördüm… Maddi şeylerden haz almadığımı sahtekârlıktan, dolandırıcılıktan, yalancı hedefler için didinmekten zevk almayacağımı anladım… Benim için yaşamak bir saadet değil, mütemadi bir sa’y ve gayret demektir… Mektepteki sevemediğim derslere çalışarak değil, mefkurenin esrarını anlayabilmek için sarfedeceğim gayrettir… Zannedersem ne deliyim ve ne de çocukça şeyler düşünecek bir yaştayım!.. Vaktinden evvel acı bir surette pişmiş bir meyveyim ki varlığımda toplanan lezzeti şiirin ilâhî kalbinde göstereceğim… Babacığımı, oğlunuzun insan olmasını istemiyor musunuz? Merak etmeyiniz, arzunuz yerine gelecektir.”


Henüz 20 yaşında kendisini edebiyat çevrelerine kabul ettiren Cahit Sıtkı, 1945 yılında “Otuz Beş Yaş” şiiriyle, CHP Şiir Yarışması’nda birinci seçildi ve bundan sonra ünü kısa sürede tüm yurda yayıldı. “Güzel şiir yazmaktan başka ihtirasım yok” diyen şair, “Niçin yazarsınız?” sorusuna şu yanıtı veriyordu: “Yaşadığımın farkına varmak için yazıyorum.”