Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Nil Kural | Sinemanın münzevisi: Terrence Malick

Sinemanın münzevisi: Terrence Malick

08 Mart 2013 - 09:03 | Ben Affleck ve Rachel McAdams, "Aşkın İzleri / To The Wonder"da.
40 yıllık kariyerinde sadece 6 film çeken, gizliliğine büyük önem veren Amerikalı yönetmenin geçmiş filmlerine göz atıyoruz...40 yıllık kariyerinde sadece altı uzun metrajlı film çeken bir yönetmen. Hem de her filmi övgülere boğulmasına rağmen. Arada verdiği uzun yıllarda ne yaptığı tam olarak bilinmiyor. Avrupa’da yaşadığı, üniversitelerde felsefe dersleri verdiği tahmin ediliyor. Gizlilik konusunda J. D. Salinger’la yarışır. Filmlerinin galalarına, basın toplantılarına katılmıyor, söyleşi vermiyor. Ne zaman çekildiği belli olmayan birkaç fotoğrafı var. Ama bugün vizyona giren ‘To the Wonder/ Aşkın İzleri’ gibi beğenilmeyen filmleri olsa da, ismi hâlâ prestij demek. Terrence Malick’in ilginç kariyerine yakından bakalım.

Bay O'Brien (Brad Pitt), oğlu Jack'i (Hunter McCracken) sert bir otoriteyle yetiştirmeye çalışıyordu.


Hayat Ağacı / The Tree of Life (2011)

Malıck’in hayatından otobiyografik öğeler taşındığı iddia edilen ‘Hayat Ağacı’, Teksas’da sert bir baba, melek bir anne ve çocuklarından oluşan bir ailenin hikayesiydi. Çocuk yaşta kardeşlerinden birini kaybeden Jack’in (Sean Penn) orta yaşlarında dönüp ailesini düşünmesini konu alan film, varoluşsal sorgulamasında dinazor dönemine kadar dönüyordu. Robert De Niro başkanlığındaki Cannes jürisinin Altın Palmiye ile ödüllendirdiği film, bazıları tarafından varoluş ve inançla ilgili büyük bir film olarak kabul edildi. “Ne olduğunu hiç anlamadım” diyen Sean Penn’in fikrini katılanlar da az değildi.

Sean Penn, "İnce Kırmızı Hat"ın kilit karakterlerinden Kıdemli Başçavuş Edward Welsh'i canlandırıyordu.


İnce Kırmızı Hat / The Thin Red Line (1998)

20 yıllık aradan sonra karşımıza çıkan Malick filmi ‘İnce Kırmızı Hat’, savaş karşıtı filmler listesinin tepesinde sağlam bir yer edindi. Savaşın ortasında kamerasını ağaçlara, çalılara çeviren, rüzgarı dinleten Malick, izleyicisiyle bu kanlı mücadele arasına bu şekilde mesafe koydu, onlara tuhaf bir yabancılaşma yaşattı. Savaşın anlamsızlığını, acımasızlığını doğaya dönerek vurguladı. Nick Nolte, Sean Penn, Elias Koteas, John Cusack’ın da aralarında olduğu yıldızlarla dolu bir oyuncu kadrosuna sahip film, en hafif deyimle müthiş bir ustalık barındırıyordu.

Pocahontas (Q'Orianka Kilcher) ve John Smith (Colin Farrell), Malick'in filminde tarihi gerçeklere büyük ihtimalle aykırı şekilde sevgili olarak canlandırılıyorlardı.


Yeni Dünya: Amerika'nın Keşfi / The New World (2005)

Yine uzun bir ara veren Malick, kimsenin tahmin edemeyeceği bir hikayeyle; yerli Pocahontas ve kolonist Kaptan John Smith’le döndü... O toprakların hakimi yerliler ve etrafı mahvetmek dışında ne yapacaklarını bilmeyen kolonistleri aşk hikayesi üzerinden anlatan film, Malick’in beğenilen yapımlarından biri oldu ama zamana önceki filmleri kadar iyi direndiği söylenemez.

Richard Gere, "Cennet Günleri"nde kız arkadaşı Abby'nin (Brooke Adams) patronlarıyla (Sam Shepard) evlenmesini destekleyen Bill rolünde.


Cennet Günleri / Days Of Heaven (1978)

1900’lerin başında geçen hikayede patronunu öldüren işçi Bill (Richard Gere), kız arkadaşı Abby (Brooke Adams) ve kız kardeşi Linda’yla (Linda Manz) yeni bir hayata başlar. Çalıştıkları çiftliğin sahibi (Sam Shephard) Abby’e aşık olunca, Bill, Abby’i onunla evlenmesi için yüreklendirir. Film, Malick’i görsel olarak deha noktasına taşıdı. Hikayeyle birlikte görselliğin öne çıkmasını isteyen yönetmenin ve efsane İspanyol görüntü yönetmeni Nestor Almendros’un işi kolay olmadı. Onların ne yaptığını anlayamayan set ekibinden kaçanlar oldu ve filmin büyük bölümü, o inanılmaz ışığın yakalandığı, ‘sihirli saat’ denilen, gün doğmadan hemen önceki 25 dakikalık sürede çekildi.