Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Nil Kural | Her çağın türü müzikaller

Her çağın türü müzikaller

01 Mart 2013 - 10:03 | Fantine (Anne Hathaway) ve Jean Valjean (Hugh Jackman), Victor Hugo'nun romanından sahneye, oradan da beyaz perdeye uyarlanan "Sefiller / Les Misérables"da.
Anne Hathaway'e Oscar kazandıran, tüm şarkı kayıtlarının canlı yapılmasıyla sinema tarihinde ilginç bir yer kazanan müzikal "Sefiller / Les Misérables" üzerinden, ünlü müzikallere göz atıyoruz...
Pek çok dalda Akademi Ödülleri’ne aday olduktan sonra Anne Hathaway’in En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscar’ının yanı sıra makyaj ve ses miksajı dalında ödül alan “Sefiller / Les Miserables”, bu hafta gösterime giriyor. Victor Hugo’nun klasiğinin müzikal uyarlamasının beyazperdeye aktarıldığı filmde, Hugh Jackman ve Russell Crowe’u başrollerde Jean Valjean ve Javert olarak izliyoruz. “Zoraki Kral”ın yönetmeni Tom Hooper’ın yönettiği bu filmden yola çıkarak değişik dönemlerden önemli müzikalleri hatırladık.

Dorothy (Judy Garland), Korkuluk (Ray Bolger), Korkak Aslan (Bert Lahr) ve Teneke Adam (Jack Haley) ile Oz dünyasında bir yolculuğa çıkıyordu.


“Oz Büyücüsü / The Wizard of Oz” (1939)

Sadece müzikal türünün değil, sinemanın en ünlü yapımlarından biri. Victor Fleming’in yönetmenliğindeki film, Judy Garland’ın canlandırdığı Dorothy adlı bir kızın Korkuluk, Teneke Adam gibi yol arkadaşlarıyla Oz Büyücüsü’nün yanına gitme çabalarını konu alır. Gelecek ay vizyona girecek Sam Raimi imzalı, Oz Büyücüsü’nün hikayesini konu alan “Muhteşem ve Kudretli Oz”la bir kez daha hatırlanacak film, “Over the Raimbow”dan "Follow the Yellow Brick Road"a şarkılarıyla akıllarda yer etmişti. “Oz Büyücüsü”, pek çok okuma ve yoruma yer açmasıyla da ünlü.

Gene Kelly, "Yağmur Altında / Singin' in the Rain"in en tanınmış sahnesinde.


“Yağmur Altında / Singin’ in the Rain” (1952)

“Singin’ in the Rain”, gelmiş geçmiş en iyi müzikaller listesinde yeri asla değişmeyecek bir klasik. Hollywood’un müzikal denince ilk akla gelen isimlerden Gene Kelly’nin başrolünü üstlendiği ve Stanley Donen’la birlikte yönettiği film, bir film şirketinin sessiz filmlerden sese geçişini konu alıyordu. Kelly’nin canlandırdığı Don ve filmlerde birlikte romantik bir çift oluşturduğu Lina, yeni filmlerinin müzikale dönüştürülmesine karar verirler. Don müzikalde harikadır ama Lina’nın şarkılarını söylemek için Kathy adlı bir aktris işe alınır. Don kendisini Kathy’e kaptırmaya başlar. Kendini iyi hisset filmleri listesinin de tepesinde bulunan “Singin’ in the Rain”, senaryosundan koreografisine klasik bir müzikal.

Judy Garland'ın kızı Liza Minnelli de annesinin yolundan giderek sinema tarihinin en önemli müzikallerinden "Kabare / Cabaret"de yer almıştı.


“Kabare / Cabaret” (1972)

1930’da Berlin’de geçen müzikalin yıldızı şüphesiz kabare yıldızı Amerikalı Sally’i canlandıran Liza Minnelli’ydi. Dönemin Almanya’sının arka planını da çok güçlü şekilde gösteren film Sally ile Michael York’un canlandırdığı Brian Roberts adlı akademisyenin ilişkisini konu alıyordu. Bob Fosse’un yönettiği film politik yönü en güçlü müzikallerden biri.

John Cameron Mitchell'ın canlandırdığı Hedwig'in sahne kıyafeti, "Yanki evine dön (benimle)" mesajını veriyor.


“Hedwig ve Kızgın Çıkıntısı / Hedwig and the Angry Inch” (2001)

2000’lerin en akılda kalıcı, karşı kültürde önemli bir yere gelen müzikalinin yönetmenliğini ve başrolünü John Cameron Mitchell üstleniyordu. Cameron önce sahne müzikali olarak yazdığı, bir süre off-Broadway’de sahnelenen müzikali hem eğlenceli hem de duygusal yönü bulunan dört dörtlük bir uyarlama ile beyazperdeye uyarladı. Filmin ana karakteri Hedwig, Doğu Almanya’dan transseksüel bir şarkıcıydı ve ABD turuna devam ederken izleyiciye hikayesini şarkılarla anlatıyor, eski erkek arkadaşının şarkılarını çaldığı ortaya çıkıyordu.

2000'lerin en ikonik filmlerinden biri olan "Moulin Rouge!", Paris'in ünlü gece kulübünde çalışan Satine (Nicole Kidman) ile yazar Christian'ın (Ewan McGregor) aşkını anlatıyordu.


“Kırmızı Değirmen / Moulin Rouge!” (2001)

Baz Luhrmann’ın bu görkemli müzikali, 1900’lerin Paris’inde Bohem yazar Christian daktilosunun başına oturmasıyla başlıyordu. Christian, dönemin en iyi gece kulübü Moulin Rouge’da çalışan Satine’le yaşadığı aşkı anlatıyordu. Bir Bollywood müzikali izledikten sonra ‘Batı kültüründe bir müzikal şu zamanda neden olmasın?’ diye düşünüp bu işe başlayan Luhrmann, filmin şarkılarını Nirvana’dan Madonna’ya The Police’den Queen’e popüler kültürden seçmişti.