Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Mutlu Tanberk | Don Kişot balesi severler, izninizle…

Don Kişot balesi severler, izninizle…

19 Mart 2018 - 11:03
İstanbul Devlet Balesi Şubat sonu efsanevi koreograf Petipa’nın Don Kişot Balesi’ni sahnelemeye başladı ama baştan söyleyeyim. Bilet yok!
Eseri sahneye koyan Ayşem Sunal Savaşkurt’a geçen seneki Uyuyan Güzel yazımda daha fazla temsil koymaları gerektiğini söylemiştim. Nitekim prömiyeri saymazsak, 8 temsil planlanmış. Ama yine olmadı. Süreyya biletleri, bilet satışı açıldığı andan 2-3 dakika sonra tükendi. Sadece son temsil olan 18 Nisan Zorlu PSM temsiline bilet var. Ama 2 güne o da kalmaz.  Dolayısı ile Don Kişot baleseverlere, başlığımdan sesleniyorum… 30 senedir baletoman olan ben, internet başında beklediğim halde sizin yüzünüzden sadece 3 temsile bilet alabildim. Olmaz ki!
 
Şakası bir yana, baleye senelerdir artan bu ilgi beni çok mutlu ediyor. 2017 Haziran ayında TÜİK bir açıklama yapmıştı. Opera, bale seyircisi azaldı diye. Hani, nerede? Lütfen bir baleye bilet almaya çalışsınlar. Azalmış mı azalmamış mı anlayalım. Durum sadece Istanbul’da değil Ankara’da da aynı. Ankara bu ay yeni bir Giselle sahnelemeye başlayacak. Yine bilet yok. İzmir ve Antalya için yakın zamanda bilet alma çabam olmadı ama farklı olmadığını düşünüyorum. Umarım mimar Murat Tabanlıoğlu sayın Cumhurbaşkanı’na AKM için verdiği 2019 ilk çeyrek sözünü tutar. Yoksa, yakın zamanda bale bileti savaşları başlayacak.
 
Don Kişot’a geri dönersek, 1990 yılından itibaren 23 farklı prodüksiyon –sahneye koyma- seyretmişim. (“Abartıyorsunuz” demeyin 1986’dan beri tüm seyirlerimin olduğu bir excel dosyam var). Istanbul Devlet Balesi’nden seyrettiğim 3. Prodüksiyon bu Don Kişot. İlki Valentin Yelizariev’inkiydi. Ben ilk kez 1993’te, son kez 2002’de seyretmişim. Yani aralar ile neredeyse 10 sene sahnelenmeye devam etti. Dolayısı ile öncelikle bu sahneye koyuşun da senelerce devam etmesini dilerim, hatta talep ederim!
 
 
 
 
Eserin hikayesi Don Kişot’un maceralarından birinde rastladığı, Kitri ve Basilio’nun aşkını ve kavuşmasını anlatır. Kitri’nin babası Lorenzo kızının zengin Gamache ile evlenmesini istemekte ve berber olan Basilio’yu reddetmektedir. Don Kişot ilk gördüğünde hayallerinin kadını Dulcinea (bu prodüksiyonda Rüya Kraliçesi diye adlandırılmış) sandığı Kitri’nin Basilio’ya aşkını anlayınca, aşıkların kavuşmasına yardım eder. Eserin ismi Don Kişot olsa da, başrollerde Kitri ve Basilio yer alır.
 
İstanbul Devlet Balesi’nin Don Kişot’unu eski prodüksiyonlar ile karşılaştırdığımda, daha iyi olabilirdi diye düşündüğüm ilk nokta ilk perde dekoru. Süreyya’nın koşulları belli. Çok dar bir alanda eserin mekanını anlatmaya çalışıyorsunuz. Ancak geride yüksek kemerlerin bulunduğu dekor bana ilk görüşte eserin geçtiği Barselona’yı anımsatmıyor. Biraz düşünürseniz boğa güreşlerinin arenasından mı esinlenildi dersiniz ama o da değil. Bir çok prodüksiyonda uzaktan denizi görürsünüz, masmavi gökyüzü görürsünüz. O elementler bu dekorda yok. Ve kemerli dekor eserin karakteri ile de uyuşmuyor bence. Hem karanlık hem kasvetli. Bu dekor sanki Romeo ve Juliet’e daha iyi olurmuş. Ama dekorun bir fonksiyonelliğini göz ardı etmemek lazım. Bu dekor, diğer perdelerde de arka planı oluşturuyor. Mesela bir taverna sahnesi var. Orada da bu dekor arka planda. Yine de daha farklı bir çözüm düşünülebilirdi.
 
Eksik bulduğum diğer bir dekor elementi, ön yüzünde suratlar olan küçük yel değirmeni. Beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Genelde değirmen büyük, yüksek bir yapı olarak sahnede yer alır ve dönmeye başlaması Don Kişot’u kışkırtır. Hatta bazı prodüksiyonlarda, Don Kişot mızrağıyla değirmene saldırdıktan sonra, pervaneye asılı kalmış görüntüsü yaratılır. Bu prodüksiyondaki değirmen ve kullanımı zayıf.
 
Kostümler konusunda, ilk perdede toplu dansları yapan dansçıların (corps de ballet) koyu tonda kostümleri yine eserin mizacına uygun değil bence. Daha canlı renkler olması lazım. Mesela 4 toreadorun (boğa güreşçisi) canlı mavi kostümleri gibi. Baş toreador Espada’nın kız arkadaşı Mercedes’in kostümünü Espada’nın kostümü ve pelerini ile uyuşturamadım. Ve de çingenelerin parlak, kat kat etekli kostümleri. Bence kaliteli gözükmüyor. Kostümlerde rüya sahnesindeki mavi tütüleri beğendim. Kitri’nin kostümleri de iyi.
 
Eserin müziği, Petipa tarafından verilen sipariş üzerine Ludwig Minkus tarafından bestelenmiş. Otoriteler Minkus’u beğenmeselerde, besteci hem Don Kişot, hem La Bayadere bale müzikleri ile baleseverlerin favroilerinden biri olmuş durumda. Don Kişot’un müzikleri, temposuyla, melodik yapısı ile ilk kez dinleyen birinin bile keyif aldığı, hatta temin etmek istediği müzikler. Bu prodüksiyonda alışılagelmişten farklı çalınan ve başka prodüksiyonları seyretmiş olanlarda hayal kırıklığı yaratan bazı yerler var –özellikle çingene- ama bu genel seyirciyi etkilemiyor. Bu arada eserin temsil kitapçığında, Burçak Savaşkurt’un çok kapsamlı ve değerli bir derlemesi var. Sadece müzik ile ilgili değil, hem baleyi, hem koreografı, hem besteciyi detaylarıyla anlatmış. Gerçekten tebrik ediyorum.
 
Ayşem Sunal Savaşkurt eserin koreografisinde fazla değişiklik yapmamış. Ancak hikayenin devamlılığında gerekmeyen bazı bölümleri çıkarmış. Mesela Don Kişot’un at ile girişi, Sanço’nun körebe oyunu, Çingeneler bölümündeki marionette tiyatrosu (ben pek sevmem) gibi. Normalde 3 perde olan eser 2 perdeye düşmüş. Bana göre ilk perde biraz uzun olmuş. Beğenmedim diyebileceğim bir dans Çingene kadının dansı. Orada diğer prodüksiyonlara göre daha az hareket var sanki. Bir de Gamache’ın rolü. Bazı prodüksiyonlarda Gamache kostümü ve hareketleriyle daha renkli bir karakter oluyor. Ve dans ettiği bölümler de daha uzun. Bu prodüksiyonda hem Özerk Tozkoparan’dan hem Onur Tunay’dan şahane Gamache performansları izledim. Ama açıkçası Gamache’a doyamadım. Alkışlarda herkesten sonra alkış alması çok iyi düşünülmüş, bayıldım.
 
Dansçıların performanslarıyla ilgili 2 kast seyrettim. Prömiyerde Kitri ve Basilio rollerini Gizem Atik ve Melih Mertel dans ettiler. Gizem Atik’in ilk temsil olması nedeniyle de olabilir, rolde pek rahat olmadığını hissettim. Ancak ayaklarını kullanışı gibi teknik eksiklikler de vardı. Melih Mertel güçlü bir partner. Her zamanki gibi çok başarılı bir artistik ve teknik performans sergiledi. 
 
Berfu Elmas ve Batur Büklü ise aynı rollerde bence çok iyiydiler. Berfu Elmas sahnede son derece rahat ve güvenli idi. Baştan sona, teknik anlamda zorlayıcı dansları, Kitri kimliğinden çıkmayarak neşeli bir şekilde dans etti. Son perdede 32 tane arka arkaya dönüşü içeren fouette’sinden kendisi pek memnun kalmadı ama bence hiç önemli değil. Genelde o kadar başarılı bir performans sergiledi ki. Ve Elmas’ın prömiyerdeki Amor rolünü de atlamayayım. O rolde de harikaydı. Batur Büklü Basilio rolünde, sahnede çok sempatik idi. Corsaire Balesi’nde de dans etmişti ama onu Corsair’e göre çok daha rahat gördüm. Teknik ve kondisyon olarak ta gelişmiş gördüm. İkisinin birbirlerine sahne uyumu ve kimyası gayet iyi.
 
Espada’nın kız arkadaşı Mercedes bu prodüksiyonda daha az dans ediyor. Ama iki Mercedes te –Deniz Kılınç ve Melike Koper- başarılıydı.
Ebru Cansız’ın duygu dolu çingene kadın performansını da çok beğendim.
Son söz yine Ayşem Sunal Savaşkurt’a… Ayşem hanım, lütfen önümüzdeki sezon 20 temsil Don Kişot plana alalım. Olmaz mı?  Teşekkürler!