Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Yazlık kültürü
08 Eylül 2014 - 10:09
Yazlık ve kışlık sarayı olan Osmanlı’dan başlayıp 1990’lara kadar uzanıyor Salt Beyoğlu'nda başlayan ‘Yazlık’ sergisi. Sergiyi gezerken hiç bilmediğiniz çok sayıda ilginç detayla karşılaşıyorsunuz
Bizim kuşak 1980’lerin başlarında ‘yazlık’ kültürüyle tanıştı. İstanbul’da oturanlar, yazla birlikte üç aylığına şehrin dışındaki sahil yerleşimlerine taşınmaya başladı. En popülerleri Kumburgaz, Gümüşyaka, Silivri’ydi o zamanlar. Yazlık kültürü elbette İstanbul’la sınırlı değil. Tarihi ise Osmanlı’ya kadar uzanıyor. Hem çok renkli hem de çok şaşırtıcı bir hikâyesi var. Bu hikâyeyi anlatan, gerçekten çok etkileyici bir sergi açıldı bu hafta Salt Beyoğlu’nda: “Yazlık: Şehirlinin Kolonisi”.
 
Sergi, sözünü ettiğim hikâyeyi mimari, hukuki ve edebi kaynaklar temelinde yürütülen araştırmalar ekseninde anlatıyor. Bunu da yazılı belge, çizim, fotoğraf, film, maket ve mobilyadan oluşan zengin bir malzeme çeşitliliğiyle yapıyor. Öte yandan SALT Araştırma başta olmak üzere çok sayıda kurumun arşivinden içerikler, ailelerinin yazlık fotoğrafları ve sanatçı işleri de sergide yer alıyor.
 
Merkez İstanbul
 
Sergi, bir sahil beldesinde ev sahibi olma arzusunun tetikleyicilerini ve neticelerini ortaya koymayı amaçlamış. Bunu da başarıyla yapmış.
 
Öncelikle 19. yüzyılda Osmanlı saray halkı için sayfiyenin merkezinin İstanbul olduğuna dikkat çekiliyor. 1930’lu yıllarda mimarlık dergilerinde müstakil sayfiye evleri, işlenen konular arasında yer alıyor. Yalnız bu yıllarda bu evlerle ilgili son kararın hep Ankara’da olduğu özellikle vurgulanıyor. Toplu konut dönemi olarak da 1950’ler gösteriliyor. Ankara o dönemlerde Ege ve Akdeniz kıyılarına teşvik ediyor insanları. 1980’de de yap-sat dönemi başlıyor.
 
Yazlık ve kışlık sarayı olan Osmanlı’dan başlayıp 1990’lara kadar uzanıyor ‘Yazlık’ sergisi. Sergiyi gezerken hiç bilmediğiniz çok sayıda ilginç detayla karşılaşıyorsunuz. Padişahın yazlık saraya geçmesiyle birlikte onunla aynı düzeyde olan insanlara ‘tamam artık siz de sayfiyedeki evlere yerleşebilirsiniz’ izni çıkıyor misal. Yine sergide 1918’de Ada vapurlarındaki aksaklıklardan şikâyetçi olan İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nin şikâyet mektubu var. Mektubu tercüme eden akademisyenler bunun Adalar’ın İstanbul’a bağlanması için politik de bir hamle olduğunu söylüyor. Atatürk’ün 1936’da Yalova’da yaptırdığı meşhur ‘Yürüyen Köşk’ün fotoğrafları da sergide bulunuyor.  Hani şu köşke zarar vereceği için yanındaki çınar ağacının dallarının kesilmeye kalkıldığı, Atatürk’ün buna karşı çıktığı ve temeli açılıp raylarla başka bir yere taşınan köşk...
 
‘Yazlıkçılar’ da var
 
Bir başka ilginç iş 1962’de Ankara’dan İstanbul’a deniz kenarında tatil hayaliyle gelen ancak kendilerini Pendik’te yıkık dökük bir evde bulan bir ailenin hatıra defteri ve hikâyesinin anlatıldığı animasyon film. Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde hoca olan mimar Ahsen Yapanar’ın yapıp Suadiye kıyılarında gezdirdiği yüzen yazlık evin birebir kesiti de görülmeye değer.
 
Sergi, bir yanda toplu konut projeleri yapılırken, devlet turizme yönelik kanunlar çıkarırken ‘50’li yıllarda başlayan Mavi Yolculuk’ları da unutmamış. Sabahattin Eyüboğlu’nun arşivinden alınan orijinal Mavi Yolculuk slaytları da izleyicinin ilgisine sunuluyor. Sonra yazlık mobilyalar var sergi alanlarından birinde. Yazlık sandalyelerini görüyoruz bu alanda. Tarihleriyle bakıldığında ahşabın metale, metalin plastiğe dönüş süreci dikkat çekiyor. Yine bu alanda Umur Bugay’ın ‘Yazlıkçılar’ dizisi sergi boyunca izlenebiliyor.
 
Aslında sergiyle ilgili bir köşe yazısına sığmayacak kadar çok ayrıntı var. Özellikle mimarların ama hayatına yazlık kavramı girmiş herkesin ilgisini çekecek... Mutlaka görün derim. Yazlık konusunu bu kadar zengin bir içerikle ele alan bu ilk sergiyi gezmek yazın şu son günlerinde yapılacak en iyi şeylerden biri.