Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Siyasete angaje sanatın trajedisi

Siyasete angaje sanatın trajedisi

27 Ekim 2014 - 10:10
Yeton Neziray’ın kaleme aldığı, Ali Atilla Şendil’in yönettiği “Geçtim Ama Tiyatrodan”, siyasete angaje olan sanatın trajedisini anlatmakla kalmıyor, bu hep ürkülen durumun ne kadar vahim sonuçlar vereceğini deneyimlememizi de sağlıyor
Sahne üzerinde sahneyle açılıyor İstanbul Devlet Tiyatrosu yapımı “Geçtim Ama Tiyatrodan”. Kosova Devlet Tiyatrosu oyuncuları “Godot’yu Beklerken”in provasında. Canları epey sıkkın. Çünkü uzun bir zamandır maaşlarını alamıyorlar. Prova sırasında Spor Bakanı müfettişi bir emrivakiyle beliveriyor yanlarında. Yakında Kosova’nın bağımsızlığının ilan edileceğini ve Başbakanlık’ın o tarihte devlet tiyatrosu oyuncularının bir gösteri sahnelemesini istediğini söylüyor. Bunun için ayrılan bütceyi duyan yönetmen de oyuncular da heyecanlanıyor. Ama ne hikmetse bu işle spor bakanlığı görevlendirilmiş ve daha da fenası bağımsızlık günü belli değil. Hal böyle olunca hemen hazırlıklara başlıyorlar. İki gün içinde de ilan edilebilir bağımsızlık iki ayda da… Ne var ki ilk günden daha büyük  sorunlarla karşılaşıyorlar: Başbakanlık genelgesindeki konu sınırlamaları, sansür içerikli istekler… Tabii bir de Başbakan’ın o gün okuyacağı bağımsızlık bildirgesinin oyunun içine yedirilmesi meselesi var… Ki metni bağımsızlık günü Başbakan okuyuncaya dek almaları sözkonusu değil.
 
Yönetmen, siyasilerin oyunda kendi istekleri doğrultusunda hareket etmelerinin tiyatro adına kabul edilemez olduğunu söylüyor ama fazla da bir seçeneği yok. Üzerindeki baskı ortada. Ayrıca, o gece Başbakan’dan ABD büyükelçisine herkes orada olacak… Bu da, kendisi ve oyuncuları için büyük fırsat (!) demek.
 
Müfettiş neredeyse her provaya katılıyor. Başbakanlık’ın bitmeyen isteklerini bildiriyor ekibe. Misal bu öyle bir oyun olmalı ki, bağımsızlıktan sonra da Kosova’nın kendini koruyabileceğini dünya aleme anlatmalı… Sonra oyunda sigara içilmemeli… Su içilsin gerekirse yoğurt yensin… E tabii milli marşı da bir sahnede duymak gerekir. Silah mı kullanılacak, o zaman bir NATO silahı bulunmalı derhal; bu önemli zira bağımsızlıktan sonra ülkenin NATO’ya kabul edilmesi gerek. İtiraz yok. “Devlet arkanızda,” diyor hayatında sadece  ilkokulda bir piyeste küçük bir rol almak dışında sanatla hiç ilgisi olmayan müfettiş. Bu arada oyunculardan Rosie’ye de fena halde tutuluyor ve ona olan aşkını anlatan bir şarkıyı koroya söyletecek kadar abartıyor durumu.
 
Ekip var gücüyle çalışıyor prömiyer tarihi belli olmayan oyun için.  Metin kesilip biçiliyor, hatta yeniden yazılıyor müfettişin talimatları doğrultusunda. Yönetmen çıldırmak üzere, sürekli kabus görüyor.  Ve sonunda ansızın ilan ediliyor bağımsızlık. Oyun, devlet erkanının ve yabancı konukların önünde sahneleniyor. Ne var ki Başbakan’ın konuşmasını karısının mektubuyla karıştıran oyuncu salonda infiale neden oluyor. Oyunculuklar birbirinden berbat. Sahneler tutarsız. Müfettiş perişan. Sanatçılar dökülüyor. Başbakan ayağa fırlayıp salonu terk etmeye kalkıyor. 
Bu noktada bir de sürprizi var oyunun. Ama o kadarını yazmayayım. Yeton Neziray’ın kaleme aldığı, Ali Atilla Şendil’in yönettiği “Geçtim Ama Tiyatrodan”, siyasete angaje olan sanatın trajedisini anlatmakla kalmıyor, bu hep ürkülen durumun ne kadar vahim sonuçlar vereceğini deneyimlememizi de sağlıyor. Geçtim ama tiyatrodan, müsamere gibi… Geçtim ama tiyatrodan utanç verici… Geçtim ama tiyatrodan sanatçıya ayıp… Daha birçok cümle kurmak mümkün Kosova Devlet Tiyatrosu sanatçılarının ortaya çıkardığı oyun (!) için…  Velhasıl ibretlik, iki saat sürmesine rağmen sıkmayan, derdini iyi anlatan bir yapım “Geçtim Ama Tiyatrodan”. Kendi tiyatro sezonunuzu henüz açmadıysanız iyi bir başlangıç olabilir.