Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Sait Faik’e hak vermek…
15 Ekim 2017 - 11:10
Naif, sıcak bir film Nihat Durak’ın yönettiği ‘Babam’. Kıvamında oyunculuklar… Abartısız
Çoğumuz hayatın bir yerinde en az bir kez hak vermişizdir Sait Faik’e: “Bir insanı sevmekle başlar her şey”. Geçen hafta vizyona giren ‘Babam’ı izlerken aklımda dolaştı durdu bu sözcükler. Sahici, beklentisiz, saf bir sevginin dönüştürücü gücünü vurgulayan film, taş kalpli bir babanın kabullenemediği hatta utandığı zihinsel engelli oğluyla ilişkisine odaklanıyor. Baba Yusuf Tunalı (Çetin Tekindor) dedesinden babasına, babasından kendisine geçen 100 yıllık bir sardalya konserve fabrikasının sahibi. Fabrika batmak üzere ve marka değeri büyük, kendisi küçük bu fabrikanın talibi var. Fazla bir şansı da, tadı da yok Yusuf Bey’in. Tam da o günlerde karısını kaybediyor. Ve hiç ilgilenmediği engelli oğlu Arif’le (Berker Güven) baş başa kalıyor. Daha ilk gece yanındaki boş yastıkta gezinirken elleri, soruyor kendine: “Ne yapacağım ben şimdi?”
 
O kadar hoyrat, o kadar öfkeli ki yapabileceği tek şeyi yapıyor; bakıcı tutmak. Aradığını bulamayınca mecburen Arif’i de fabrikaya götürmeye başlıyor. Yazıhanedeki koltukta oturup sıkılıyor Arif. Ta ki atanamadığı için fabrikada sardalya ayıklamak zorunda kalan Türkçe öğretmeni Feride’yle (Melisa Şenolsun) tanışana dek. Reşat Nuri Güntekin’in ‘Çalıkuşu’na gönderme yapan ismiyle müsemma bir genç kız Feride… Arif’i o ağır gri dünyadan çıkarıp yanına alıyor usulca… Ona sardalya ayıklamayı öğretiyor. Sevgisiyle sarıp sarmalıyor. İşe yaramanın, annesinden sonra yeniden sevilmenin tadına varan Arif hayata karışıveriyor bütün masumiyetiyle… Feride, sevgisiyle yalnızca Arif’i dönüştürmekle kalmıyor, Yusuf Bey’in içine gömülmüş ‘iyi insan’ı da hayatla buluşturuyor. O kadar kolay olmuyor bu. İçindeki direnci bir günde kırıp atamıyor Yusuf Bey… Arif’i ve Feride’yi kırıp duruyor. O kadar ki çarşıda bir anda yanından yok olan Arif’e sahip çıkamadığı için Feride’ye “Sen ne biçim öğretmensin? Niçin atanamadığın belli…” gibi sert sözler edebiliyor; kendisi bir tek gün oğluyla çarşıya çıkmamışken üstelik… Ama ne kadar inat ederse etsin, günden güne değişen oğluna ve pes etmeyen Feride’ye karşı koyamıyor. Oğlu yüzünden duyduğu utançla yüzleşmek zorunda kalıyor. O güne dek yük olarak gördüğü çocuğu sevmeye başlıyor. Bu süreçte kendi babasıyla kurduğu ilişkiyi de gözden geçiriyor. “Bir kere bile gözümün içine bakmadın ki…” diye fotoğrafına sitem ettiği babasıyla… Fark ediyor ki, o iyi bir baba olarak hatırlanmak istiyor.
 
Bütün hikâye bir insanı, Arif’i sevmekle, engelli bir çocuğun elinden tutmakla başlıyor, serpilip, güzelleşiyor özetle… Naif, sıcak bir film Nihat Durak’ın yönettiği ‘Babam’. Kıvamında oyunculuklar… Abartısız. Berker Güven karikatürize kalabilecek bir rolün hakkını fazlasıyla veriyor. Melisa Şenolsun bir sevgi kelebeğinden çok daha derin bir karakter çıkarıyor ortaya… Film bittikten sonra yeteneğinden sual olunmaz Çetin Tekindor’un kimi zaman sevinçten kimi zaman kederden dolan gözlerini unutmak ise ne mümkün… Sait Faik’e bir kere daha hak vereceksiniz.