Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Püfür püfür psikoloji
27 Haziran 2016 - 01:06
Gülcan Özer’e göre yok öyle ‘evliliklerinde son güne kadar aşık yaşadılar’ hali… “Ömürlük aşk için evleniyorsanız, evlilik günün sonunda filmin kötü kahramanı olacaktır,” diyor
İnsan olmak üzerine yazılmış güzel bir kitap çıktı geçtiğimiz günlerde Doğan Kitap’tan. Psikiyatr Gülcan Özer’in 'Herkes Kendi Hayatının Kahramanı' adını taşıyan kitabı… “Aşkta, evlilikte, ilişkilerde valizimizde getirdiklerimiz” üzerine yazılmış. Bu konularda söylenmedik ne kaldı ki diye düşünmeyin. Sıradan psikoloji kitaplarına benzemiyor. Bir kere bilginin Tanrı katından seslenmiyor okura, günlük hayatın içinde dolaşarak söylüyor söyleyeceğini. Hepimizin bildiği, dert edindiği örnekler üzerinden, gülümseterek konuşuyor. Lafını dolandırmıyor. Eğlenceli bir üslubu var. Özer’in terapi koltuğuna oturuyor, kitap boyu da oradan kalkmak istemiyorsunuz.
 
Aşk için cesareti şart koşuyor yazar: “Âşık olmak cesur olmayı gerektirir. Duygusundan korkan, arkasını sağlama almayı hayat düsturu yapan, kontrolüm her şeyimdir diyen âşık olamaz. Olsa olsa heyecan kıpırtıları hisseder, ondan da kaçar zaten.“
 
Aşk olmadan evlilik olur mu olmaz mı gibi klişelerle uğraşmıyor, yepyeni pencereler açıyor, yepyeni farkındalıklara davet ediyor: “Aşk, görme bozukluğudur, denir. Bu kıymetli ve şahane duygu yavaşlamadan evlenmeyin. Şöyle ağız tadıyla kavga edip yola devam edebileceğini görmeden evlenmemeli insan...”  Evlilikle ilgili romantize ettiğimiz birçok ritüeli hiç acıtmadan elimizden alıp usul usul silkelemeyi de ihmal etmiyor: “Gelinlik giyme heyecanı ile evliliği birbirinden ayrı değerlendirin. Düğün ve gelinlik hevesiniz çoksa, geçsin diye parti verin misal.”
 
Gülcan Özer’e göre yok öyle ‘evliliklerinde son güne kadar aşık yaşadılar’ hali… “Ömürlük aşk için evleniyorsanız, evlilik günün sonunda filmin kötü kahramanı olacaktır, âşıkları ayıracak ve filme kendisi kurulacaktır,” diyor. Elçiye zeval olmazmış, aman dikkat…
 
Kendi hayatımızın kahramanı olduğumuzun altını sık sık çizen bu şahane kitabın ilişkilerle ilgili tavsiyesi çok kıymetli. Büyük harflerle okunmalı: “Mevzu şudur: Kimsenin kendisine ihanet etme hakkı yoktur. Kimliğinden vazgeçerek yaşanacak ilişkinin bedeli ağırdır. Hayatımızdaki her ilişkiyi kaybetmeyi göze almak durumundayız. İstemek, çok istemek, mücadele etmek hepsi önemli ve fakat tüm bunları yapabilmek için de bir kişi olarak ayakta kalmamız gerek. Lütfen!”
 
Sadece evlilik, aşk değil kitabın konusu. Misal baba oğul ilişkisine de değiniyor, o ustalıklı anlatımıyla: “Yıllar sonra kurulan, şaşkınlıkla tanışılan pek çok baba-oğul ilişkisi yaşanmıştır bu memlekette. Oysa her oğul, az çok babasının izini taşır; hayatta nelerin yapılmayacağını, başarmanın baskısını, başaramamanın ıstırabını, aslında fena halde sevildiğini, hepsini babasının gözlerinden okur. Bu babalar şimdilerde 30’larında, 40’larında, 50’lerinde olan adamların babalarıdır ve oğulları onlarla ya çok geç tanışmıştır yahut tanışamamıştır.”
 
Peki şu annesine çok düşkün erkekler ne olacak? Orada da ters köşe yapıyor Özer: “Freud’un bir ömür verdiği bu mevzu anlatmakla bitmez, benden size naçizane öneri: Bu bataklıktan kaçmaya çalışın, annesiyle derin ilişki kurabilmiş adamların karılarıyla da ilişki kurabilme becerisini cebinize koyun ve kocanızı, kayınvalidenizle olan ilişkinizin ortasından çıkarın.”
 
İsminizin ‘dönemsel’ anlamını düşündünüz mü? Bakın ne diyor yazar: “Memlekette isme bakıp yaşı, sosyal grubu, muhtemel duygusal travmaları tahmin edebilme ihtimali vardır. Yarı şaka, yarı ciddi bir hikâyedir bu. Mesela Cüneytler, Hülyalar koşullu sevilmiştir ve daha kaygılıdır. Berkler, Kaancanlar, İlaydalar ise koşulsuzluğun dibine vurmuş, kırılgan ve fakat şişik egoludur. Süleyman ve Hatice zaten sevmenin ayıp olduğu vakitten kalmalar...”
 
Mağduriyet, ego, yaşlılık, kişisel gelişim, kader, keder, ana babadan hasarlılar kulübü kitabın diğer konuları arasında yer alıyor. Velhasıl çok şey öğreneceğiniz, vaktiyle öğrendiklerinizi temize çekeceğiniz, yanlış bildiklerinizi düzeltme şansı bulabileceğiniz üstelik bunları hayatın bunaltıcı sıcağında püfür püfür esen satırlar arasında yapacağınız, son dönemlerde yazılmış en iyi psikoloji kitaplarından biri 'Herkes Kendi Hayatının Kahramanı'. Okuyun, sevdiklerinize hediye edin derim.