Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Nezaketle davranmalı insan kendine

Nezaketle davranmalı insan kendine

12 Ekim 2018 - 09:10
İnsanın içinde biriken olumsuz duygulara çeşitli mekanizmalarla boşalım sağlandığını söyler ve ekler Prof. Dr. Engin Geçtan: “Bu mekanizmalardan biri de kızgınlık duygularının insanın kendi üzerine çevrilmesidir ki bunun sonucu yaşanan duruma depresyon denir”.
Geçtan’ın sözünü ettiği durum; derin bir keder duygusu, kopkoyu bir karamsarlık. Bitmek bilmeyen bir iç sıkıntısı. Renkleri solmuş bir hayat. Haz duygusunun yitimi. Hani dünya yıkılmış da altında kalmışız hissi. Her şeyin zor gelişi, yemek yemekten, yataktan çıkmaya varıncaya dek. Bir de kaygı sorunu var. Korkuyu taklit eden. Onu da şöyle tanımlar Geçtan: “Korku herkes tarafından tehlikeli kabul edilen bir duruma karşı yaşandığı halde, kaygı kişinin kendisinin ürettiği bir duygudur ve bu duyguya neden olarak gösterilen durum çoğu insana saçma görünür”. Dönüp dönüp baştan yazılan felaket senaryoları. Hep diken üstünde, huzursuz olma hali. Depresyonla kaygının yolu da çoğu zaman kesişir. Yine Geçtan’a göre, “Kaygılı kişiler, yaşadıkları günlük sorunlar karşısında kendilerini yetersiz bulur, kolayca depresyona girerler.”
 
Anlatması, anlaşılması, kabullenmesi zor, hayattan zahmetler... Tedavisi var neyse ki. Psikoterapi, gerektiğinde ilaç ve sabır. En iyi ilaçlarından biri de güzel kitaplar okumak. O kitaplara bir yenisi eklendi geçtiğimiz hafta. Desen Yayınları’ndan basılan “Ormandan Çıkış / Depresyon ve Kaygıyı Aşmak”. Bir çizgi roman aslında. Metinleri Brent Williams yazmış, desenleri Korkut Öztekin çizmiş. Yazar ve avukat olan Brent Williams ‘karanlık bir ormana’ benzettiği depresyonunun ve kaygılarının üstesinden nasıl geldiğini anlatıyor. Nefis bir mücadele öyküsü. Çizimler anlatıyı kuvvetlendiriyor, derinleştiriyor.
 
Bir gün o karanlık ormanın ortasında açıyor gözlerini Williams. Kendini beceriksiz, işe yaramaz acınası halde hissediyor. Hayatı karardıkça çizimler de siyah beyaza dönüyor kitapta. Önce iradesiyle yenmeye çalışıyor. Çabaladıkça ormanın derinliklerinde kayboluyor. Yaşama arzusunu kaybediyor. Başta reddetse de doktora gitmekten başka çaresi kalmayınca durumunu öğreniyor: Majör depresyon. Kabul etmek istemiyor, “Ben güçlü bir insanım, depresyona girmiş olamam” diyerek karşı çıkıyor. Sonunda ilaç kullanmayı kabul ediyor. Doktoru uyarıyor: “Can yeleği gibi düşün. İlaçlar sayesinde dibe batmayacaksın ama yine de kıyıya yüzmen gerek. Terapi yardımıyla kıyıya varacaksın.” Ve tedavi süreci başlıyor.
 
Kitap, Williams’ın kendi deneyimlerinden hareketle bu süreci bütün ayrıntılarıyla anlatıyor. İyileşmeye karar vermenin önemini, ilaçların tek başına işe yaramayacağını, kafasını yorganın altından çıkaracak iradeyi göstermesi, hareket etmesi gerektiğini, doğru nefes almanın sakinleştirici etkisini, yaptıklarının ve düşündüklerinin beyninin fiziksel yapısını değiştirdiğini, hiçbir zaman onay görmediği babasıyla olan çocukluk ve gençlik yaşantısının depresyonu üzerindeki etkisini, içinde biriken öfkeyle kendisini nasıl yaraladığını, insanlarla ilişki kurmanın, müzik dinlemenin, egzersiz yapmanın, yeni bir şeyler öğrenmenin iyileştirici gücünü, atlatılmış depresyonun kişinin kendini keşfetmesine paralel getirdiği özgürlük duygusunu ve tevazuyu.
 
Oxford Üniversitesi Klinik Psikoloji Profesörü Mark Williams, kitap için “Bu kitap depresyondan muzdarip sayısız insana cesaret ve umut aşılıyor” demiş. Hoca da boşuna dememiş “Ağaçtan düşen biri gelsin yanıma”  diye. Brent Williams ağaçtan düşen biri olarak karşısındakinin acısını bütün şefkatiyle paylaşıyor.  Şefkatin en zoru belki de kendimize göster(eme)diğimiz. En kolay kızdığımız yine kendimiz. Oysa nezaketle davranmalı insan kendine. “Ormandan Çıkış” en çok da bunu anlatıyor. İyi anlatıyor!