Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Mutlu olmak için…
14 Nisan 2013 - 07:04
Dünyada camla ilgilenen herkesin adını bildiği bir kurum Cam Ocağı Vakfı. Ama Türkiye’de aynı bilinirlikten söz edemiyor YalçınkayaRiva Deresi kıyısında, yeşillikler içinde küçük bir cennet Cam Ocağı Vakfı. Bundan 10 yıl önce kuruldu. Bugün dünya standartlarında bir cam eğitim merkezi. Vakfın başkanı, merkezin kurucusu Yılmaz Yalçınkaya tekstil işiyle uğraşıyor. 90’lı yıllarda işteki stresten bunalıp, kendini mutlu edecek bir hobi arıyor. Birden aklına çocukluğundan bir kare geliyor. İlkokul yıllarında öğretmeninin öğrencileri götürdüğü nazar boncuğu yapım evi… İşte o gün camın peşine düşüyor Yalçınkaya. 92’den itibaren her cumartesi Paşabahçe’ye gidip geliyor. Oturup sadece seyrediyor cam yapımını; ara sıra tasarımla ilgili fikir veriyor. Tam 9 buçuk sene sürüyor bu ziyaretler. Arada Almanya’da 3 haftalık bir kursa gidip cam üflemeyi öğreniyor. 10. yılın sonunda Paşabahçe’nin Riva Öğümce köyündeki eski fabrikasını satacağı haberini alıp, buraya talip oluyor. Satış gerçekleşiyor. 18 bin 750 metrekarelik virane haldeki bu yeri yeniden inşa ediyor. Hedefi yurt dışında gördüğü okullara benzer bir okul haline getirmek burayı. İki yıl sürüyor inşaat.

Bugün o hedefi gerçekleştirmekle kalmayıp, aşmış da… Dünyada camla ilgilenen herkesin adını bildiği bir kurum Cam Ocağı Vakfı. Ama Türkiye’de aynı bilinirlikten söz edemiyor Yalçınkaya. “Niye gelsin insanlar Cam Ocağı’na?” diye soruyorum. “Cam Ocağı’na gelin çünkü mutlu olursunuz. Buraya gelip de mutsuz olan bir insan görmedim ben, “ diye cevap veriyor. İspatı da içi gülen gözlerinde parlıyor zaten.



Aslında, tıpkı onun gibi stresten bunalıp ‘bir şeyler yapmalıyım’ diyenler için gerçekten de bulunmaz bir fırsat burası. Dilerseniz hafta sonu kurslarına katılabiliyorsunuz. Boncuk kursu ilk seçenek. ‘Tadımlık’ tabir edilen, 2 saat boncuk, 2 saat füzyon, 2 saat sıcak cam üfleme kursu ise diğer seçenek. Arzu edenler için kalıpla cam şekillendirme imkanı da var. Onun eğitimi biraz daha uzun.

Vakti olanlara 2 haftalık kurslar öneriliyor. Onlara katılarak temel bilgileri alıp daha sonra evinizde uygulamaya geçebiliyorsunuz. Ev için gerekli teçhizatı kurmanın bedeli 1500 TL civarında. Cuma, cumartesi, pazar, 3 hafta süren kurslar da bir diğer seçenek.

Peki herkes camla çalışabilir mi? “Cam üfleyecek birinde akıl olmalı” diyor Yalçınkaya: “Ama kalp de olmalı”. Gerisi ise sabır ve çok çalışmak. Öte yandan cam öyle bir malzeme ki sizin onu şekillendirmenize izin vermekle birlikte kendi isteğini de dayatıyor. Eğer yeterince hükmetmezseniz, o bildiğini okuyor. Diyor ki aslında, kendi kurallarını koymayan, başkalarının kurallarına göre yaşar hayatı. Daha ne desin?

Yaşamayı ciddiye alıyorsanız… Nazım’ın söylediği gibi 70’inde bile zeytin ağacı dikecek kadar… Çocuklara kalsın diye değil, ölmekten korktuğunuz halde, yaşamak ağır bastığından… O halde Cam Ocağı’nı da görmelisiniz. Kimbilir belki sizin zeytin ağacınız da oradadır.

Venedik’in Murano’su, İstanbul’un Cam Ocağı

Cam Ocağı senede 250 öğrenciye uzun dönem eğitim verebilecek bir mekan. Ama onlar yalnızca bir kez 150 sayısına ulaşabilmiş. Genelde 80’de kalıyorlar. Bir öğrencinin 15 günlük kurs parası 2 bin 150 lira. Bu miktarı karşılayabilen öğrenci var ama karşılayamayan daha çok. Üstelik içlerinde bu işe yetenekli, uzun vadede büyük sanatçılar olmaya aday olanların sayısı hayli fazla. İmkanları sınırlı Cam Ocağı Vakfı’nın. Bu öğrenciler üzerinden cam sanatına katkıda bulunacak sponsorlara ihtiyaçları var. Bu arada eklemeliyim; Venedik’in Murano’su varsa İstanbul’un da Cam Ocağı niye olmasın? Sadece biraz destek gerekiyor…