Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Margaret’in iri gözlü çocukları

Margaret’in iri gözlü çocukları

07 Mart 2015 - 05:03
Burton, sahtekar Walter ile mağdur Margaret’in hikayesi olarak anlatıyor 'Big Eyes'ı. Ama öte yandan Margaret de masum değil
Kuzey Kaliforniya, 1958… Margaret Ulbrich adında bir kadın ‘can sıkıcı’ kocasını terk edip küçük kızıyla birlikte San Francisco’ya geliyor. Arabasının bagajında da tabloları... İri gözlü çocuk resimleri yapıyor Margaret. Resminin alamet-i farikası bu iri gözler. San Francisco sokaklarında resimlerini sergilemeye başlıyor, standına gelen çocukları da resmediyor, küçük bir para karşılığı. Hemen yanındaki tezgahta da bir başka ressam, Walter Keane, manzara resimlerini satıyor. Derken Margaret ile Walter arasında bir yakınlaşma başlıyor... Baş döndüren bir hızla gelişiyor her şey... İkili kısa sürede evleniyor.  O kadar aşık, o kadar minnet dolu ki Margaret, evlendikten sonra resimlerinde yalnızca ‘Keane’ imzasını kullanmaya başlıyor. Bu süreçte, karısının yeteneğini fark eden Walter, doğru bir pazarlama stratejisiyle resimlerinin çok satabileceğine karar veriyor. “Kadınların resimlerinin satılması zor. Nasılsa imzanı Keane diye atıyorsun. Senin resimlerini ben yapıyormuşum gibi davranalım,” minvalinde bir teklifle karşısına çıkıyor Margaret’in. 1950’li yılların erkek egemen kültürlerinde kadınların iş hayatında fazla şansı olmadığı için, bu sahtecilik teklifini kabul ediyor Margaret. Gel zaman git zaman, üç beş derken büyük paralar kazanmaya başlıyorlar. 
 
Walter, resimleri yapan kendisiymiş gibi ortalarda dolaşmaya devam ediyor. Son derece yetenekli bir pazarlamacı olduğu için, her geçen gün daha büyük miktarlarda bir satış yakalıyor.  Sadece resim satarak değil, Margaret’in iri gözlü çocuklarının yer aldığı kartpostallar, afişler, hediyelik eşyalarla da para basar hale geliyor. Bu arada Margaret, saray yavrusu büyüklüğündeki evlerinde, devasa bir zenginliğin orta yerinde iri gözlü çocuk tabloları üretiyor durmaksızın. Paradan ve şöhretten başı dönense Walter oluyor. O kadar ki resimlere yapılan eleştirilere bile tahammül edemiyor. Bu oyun tam 10 yıl devam ediyor. Ama tabii Margaret’inki de can… Kendi başarısını uzaktan izlemek, ‘o benim’ diyememek, hep gölgede kalmak ve yetmiyormuş gibi iyice çığrından çıkan kocasının kabalıklarına tahammül etmek…
 
Hepsinin üstüne Walter şiddete de başvurunca bir gece, kızını aldığı gibi ikinci kez evini, kocasını terk ediyor Margaret. Yeni durağı Hawai’deki çevresinin de etkisiyle, gerçeği kamuoyuyla paylaşmaya, iri gözlü çocuk resimlerinin ressamının kendisi olduğunu açıklamaya karar veriyor. Bunu bir radyo programı aracılığıyla yapıyor ve o noktadan sonra Walter ile aralarında müthiş bir güç savaşı başlıyor. Resimler benim, hayır benim… Bu savaş çiftin çıktığı mahkemede heyecan verici bir finalle nihayete eriyor.
 
Sanat tarihinin bu hayli popüler, ‘yaşanmış’ hikayesi cuma günü vizyona giren 'Büyük Gözler / Big Eyes' filmiyle beyaz perdeye taşınmış oldu. Tim Burton’ın yönettiği filmde Margaret rolünde Amy Adams’ı izliyoruz. Christopher Waltz ise Walter olarak karşımıza çıkıyor. Burton, sahtekar Walter ile mağdur Margaret’in hikayesi olarak anlatıyor 'Big Eyes'ı. Ama öte yandan Margaret de masum değil. Ortada iki kişinin birlikte yürüttükleri bir sahtekarlık operasyonu var. Öyle de... Walter, sahte bir varoluşla giderek büyürken, Margaret onun sayesinde aynı hızla o kadar yok oluyor ki, bu kadının vaktiyle başka türlü davranmasının imkansızlığını teslim ediyor insan. Bu durum suçunu hafifletmekle kalmıyor 10 yıl sonra da olsa ‘ben’ diyebilmesini, kendini ortaya koymasını kıymetli kılıyor. Birçok kadına ilham olacak, etkileyici bir film...