Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | İktidar hırsının çarpıcı bir portresi

İktidar hırsının çarpıcı bir portresi

03 Nisan 2021 - 01:04
 
Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) üyelerinin oylarıyla belirlenen 2020 yılı Türk sinemasının “En İyileri” bu hafta açıklandı. Ercan Kesal’ın yazıp yönettiği “Nasipse Adayız”, En İyi Film, En İyi Senaryo, En İyi Yönetmen ve En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dallarında kazandığı 4 ödülle öne çıktı. ‘Nasipse Adayız’, Türkiye prömiyerini İstanbul Film Festivali’nde yapmıştı. Ulusal Yarışma’da En İyi Yönetmen ve En İyi Kurgu ödüllerini kazanan film Adana Film Festivali’nde de En İyi Film ve En İyi Senaryo dahil 5 ödül birden almıştı.
Pandemi koşullarının nadir sanat üretimlerinden biri olan filmde Kesal, 2000’li yılların başında Beyoğlu belediye başkanı adayı olduğu dönemdeki kişisel sürecinden esinleniyor. Bu süreci anlattığı aynı adlı romanından uyarlama yaparak. Filmdeki aday karakteri Dr. Kemal Güner. Biz onun seçim kampanyasındaki bir gününü izliyoruz. Önemli bir gün bu, çünkü o akşam bir düğün salonunda seçmene vereceği yemekte aday olduğu partinin genel başkanının kendisine desteğini açıklayacağını umuyor. 
Bu nedenle koşuşturma içinde hayli yoğun ve gergin bir gün geçiriyor Güner. Belediye başkanlığını o kadar çok istiyor ki, seçim turlarında biraraya geldiği seçmene derdini büyük bir tutkuyla anlatıyor. Onlara çeşitli vaatlerde bulunuyor. Her türlü maddi ve manevi olanağını ortaya döküyor. Bu olanaklardan nemalanmak isteyen çıkarcı yüzlerle karşılaşıyoruz. O kadar ki içlerinden bir tüccar, desteğinin tam olduğunu söylerken ağzındaki eskimiş protezi çıkarıp Güner’in eline tutuşturarak yenisini yaptırmasını talep ediyor. “Hamama giren terler” düsturundan hareket eden, hastane sahibi Dr. Güner, bu tavıra gönül indiriyor, içi kalksa da sesini çıkarmıyor. Bu bile tek başına o adaylığı ne kadar çok istediğini gösteriyor. 
Tabii onun da bu adaylıkla ilgili prestij sahibi olmaktan yeni maddi imkanlara kavuşmaya uzanan beklentileri var. Tüccar ne kadar çıkarcıysa Kemal Güner de bir o kadar… İnsanların siyasetle kurdukları çıkar ilişkisinin farklı sınıflardan örnekleri her ikisi de. Film de bu ilişkinin derinlikli bir şekilde işlendiği sosyolojik ve psikolojik katmanlarla dolu zaten. 
Gün içinde diğer partililerle birlikte genel başkanla bir araya gelme fırsatını yakalıyor Kemal Güner. Projelerinden söz etmeye başlıyor ama genel başkanın radarında olmadığı her halinden belli. Akşamki yemeğe mutlaka beklediğini söylüyor ama daha o an bile kendisini mühendis sanan genel başkanın gelmeyeceğini için için biliyor. O yüzden çok gergin. Çok endişeli. Huzursuz.
Ve yemek saati geliyor. “Genel Başkan biraz gecikecek” ile başlayan süreç, “Genel Başkan gelemeyecek” ile sona eriyor. Bu ikisi arasında olup bitenler oldukça dramatik yer yer de komik. Dr. Kemal Güner’in erkek kodlarıyla, kibriyle, bencilliğiyle karşılaşmamız açısından da önemli.
Siyasetin erkek egemen dili ve tavrının sınırları içinde dolaşıp bunların ifşasına tanıklık ettiğimiz çok güzel bir film “Nasipse Adayız”. Çıkarları uğruna talep ettiği siyasi pozisyon için sınırlı kişilik sermayesini çarçur eden bir adamın trajikomik hikayesi. İktidar hırsının çarpıcı bir portresi. Tutulduğu ödül yağmuru boşuna yağmamış. İzlemenizi çok isterim.
İyi pazarlar