Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Hayat öğretir
14 Mart 2016 - 12:03
Bir dergide ya da belki bir katalogda gördüm o deseni. Evde duvarıma, işyerinde masama kesip yapıştırdım. Hatta bir de söz verdim kendime: Bir gün bu desenin romanını yazacağım diye
Milliyet Sanat’ta çalışmaya başladığım yıldı. Demek ki tam tamına 16 yıl geçmiş aradan. Bir dergide ya da belki bir katalogda gördüm o deseni. Görür görmez de vuruldum. Kompozisyon, yaşadığımız ilişkilerde bir şekilde deneyimlediğimiz bağımlılıklara gönderme yapıyor, kâğıt kesiğine benzer bir acı veriyordu. Çok güçlüydü. Pırıl pırıl masmavi bir denizin ortasına bir tahterevalli koymuştu sanatçı. Her iki ucunda birer kafes vardı. Kafeslerden birinin içinde bir güvercin, diğerinin dışında da öteki... Dengede duruyorlar. Ama olur da kafesin dışındaki kuş uçarsa, denge bozulacak, diğer güvercin kafesiyle birlikte sulara gömülecek. Evde duvarıma, işyerinde masama kesip yapıştırdım. Hatta bir de söz verdim kendime: Bir gün bu desenin romanını yazacağım diye. 30’uma bile gelmemiş, kafesin içini de, dışını da doğru düzgün öğrenmemişken... Ama zaten gençlikte her gazeteci biraz yazar olmak ister. Geçici hevestir, çoğununki geçer. Benimki ise geçmedi. Gerçekten de Gürbüz Doğan Ekşioğlu’nun o deseninin romanını yazmayı denedim, yayımladım geçen yıl. Oldu mu olmadı mı bilmem. Bildiğim, Ekşioğlu’nun o muhteşem dehasıyla tek bir karede anlattığını ifade edebilmek için ben 289 sayfa yazdım.
 
 
İTÜ Rektörlük Sanat Galerisi’nde açılan yeni sergisi ‘Virgül’ü gezerken Ekşioğlu’nun, o kuş kafeslerinin önünde dakikalarca durdum. O, kendisine bağımlı olan hasta kardeşiyle birlikteliğini, kardeşini bıraktığı takdirde neler olabileceğinin kaygısını resmetmişti; ben kendisini sevmeyen bir adama bağımlı bir kadının kaygılarını... Benzer bir acının ucundan tutmuştuk, birimiz uluslararası arenada da çok iyi bilinen bir grafik sanatçısı, diğerimiz henüz iki roman yazmış yenilerden bir yazar... O hayattan öğrenmiş, öğrendiğini çizmiş, ben ilk o çizgilerden öğrenmiş.
 
Ne mutlu ki geçen 16 yıl içinde Gürbüz Doğan Ekşioğlu ile birlikte çalışma fırsatım da oldu. Milliyet Kitap’ın, Milliyet Sanat’ın kapaklarında onun imzasını taşıyan şahane desenler kullandık. Büyük keyiftir Ekşioğlu ile çalışmak. Bir kere profesyoneldir. Yapacağı işi, söz verdiği tarihte teslim eder. İncelikli şeyler düşünecek kadar vakti olanlardandır, bunu da illüstrasyonlarına yansıtır. İnsanı hayrete düşüren, nefesini kesen bir zekâ vardır işlerinde. Ayrıca öyle üzerinde saatlerce kafa patlatılmış, hesaplı kitaplı işler değildir Ekşioğlu’nunkiler. Kalbini zihnine yol arkadaşı yapıp, bilgeliğin süzgecinden geçirerek üretir eserlerini... Sergiyi gezdiğinizde göreceğiniz gibi, o eserlerin her birinin önünde cilt cilt romanlar devirmiş gibi olursunuz, büyük yönetmenlerden uzun metrajlı filmler izlemiş, dev bir filarmoni orkestrasından bir başyapıt dinlemiş gibi... Onun sanatı yine en iyi sanatla ifade edilir.   
 
Sergi yoğun ilgi üzerine bu ayın sonuna kadar uzatıldı. İTÜ Ayazağa Yerleşkesi’nde yer alan galeride 50 kadar eseri var Ekşioğlu’nun. Her bir eserde hayattan parçalar... ‘Anything Else’de psikanaliz gören genç arkadaşına dehşetle bakar Woody Allen’ın canlandırdığı karakter: “Nee? Hayat dururken psikanalizi mi seçtin? Öğrenme özürlü müsün sen?” diye çıkışır. Hayat öğretir. Ekşioğlu’nun desenlerindeki hayatlar da öğretiyor. Kedileriyle, güvercinleriyle, zeytin dalı, şemsiye, merdivenlerle ve türlü çeşit simgeyle... En zorlu ‘divan’larda şefkatle ağırlayarak...