Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Gözleri ne anlatıyor?
18 Temmuz 2016 - 09:07
Modern İran edebiyatının kurucularından Bozorg Alevi'nin 'Gözleri' adlı romanı zarif, hüzünlü bir aşk hikâyesi. Pehlevi döneminin ünlü ressamı Makan Hoca'nın sürgünde yaptığı tablonun sırrını araştırıyor
Bozorg Alevi, modern İran edebiyatının kurucularından biri. 1904 Tahran doğumlu. Eğitimini İran’da tamamladıktan sonra 1922’de Berlin’e gider. Almancadan Farsçaya çeviriler yapar. Freud’un ve Marksizmin etkisinde kalır. Beş yıl sonra ülkesine dönüp öğretmenliğe başlar. 1932’de geleneksel İran edebiyatına ağır eleştiriler getiren Rab’a Kulübü’nü kurar. Sosyalist bir grupla olan bağlantıları gerekçe gösterilerek hapse atılır. 1937-41 arası tutuklu kalır. Bu süreçte sosyalist arkadaşlarının hapiste yaşadığı zorlukları anlatan 'Elli Üç Kişi' ile 'Zindan Notları'nı yazar. II. Dünya Savaşı sonrası gittiği Özbekistan izlenimlerini 'Özbekler' adlı kitabında anlatır. 1954’te İran’dan ayrılarak Almanya’ya sığınmak zorunda kalır. Burada Humboldt Üniversitesi'nde konuk öğretim üyesi olarak çalışır. 1997’de Berlin’de hayata veda eder.
 
Uzun bir hikâyesi var Alevi’nin. Romanları, öyküleri, incelemeleri… Bunların içinde en bilinen ise 'Çeşmhayeş/Gözleri' adlı romanı. Kitap Türkçeye çevrilerek Kasım 2015’de Fabula Kitap’tan çıkmış. Ben geçtiğimiz hafta haberdar oldum. Türk edebiyatını dünyaya tanıtmaya devam eden Kalem Ajans’ın kurucu sahibi sevgili Nermin Mollaoğlu sayesinde. “Tatile çıkıyorum var mı okumamı önereceğin bir kitap?” diye sorduğumda hiç düşünmeden 'Gözleri' dedi. Kitap hemen o gün alındı, diğer tatil kitaplarının yanına konup yola çıktı.
 
Zarif, hüzünlü bir aşk hikayesi 'Gözleri'. İran’ın Şah Rıza Pehlevi dönemindeki ünlü ressamlarından Makan Hoca’nın sürgündeyken resmettiği 'Gözleri' adlı tablodaki gözlerin sırrını araştırıyor. Anlatıcı Makan Hoca’nın da çalıştığı okulda müdür yardımcılığı yapan ve bütün hayatını bu sırra adamış biri. Hocanın ölümünün 15. yılında tablodaki gözlerin sahibi olduğunu düşündüğü meçhul kadın Ferangis ile tanışıyor. Ustalıklı bir plan yaparak onu hikâyesini anlatmaya ikna ediyor.
Bir akşam üstü başlayan sohbetleri sabahın erken saatlerine kadar sürüyor. Ve biz bu süreçte hem Ferangis-Makan aşkının başlangıcından bitişine kadar olan süreci ayrıntılarıyla dinliyor hem de kitabın sonunda gözlerin sırrına vakıf oluyoruz.
 
Ferangis, zengin bir ailenin güzelliğiyle nam salmış kızı. En çok da gözleriyle… Resme meraklı bu genç kız, yeteneğini ölçsün diye Makan Hoca’ya gidiyor. Ne var ki, yüreklendirici bir söz çıkmıyor hocanın ağzından, hatta hafiften küçümsüyor. Bunun üzerine Paris’in yolunu tutuyor Ferangis. Resimle ilgileniyor burada ama Paris’in ışıltılı hayatıyla daha fazla meşgul oluyor. Ama ne yaparsa yapsın Makan Hoca’nın o soğuk tavrını unutamıyor.
 
Makan Hoca ise bu hercai genç kızı çoktan unutmuş, ülkesinin kurtuluşu için yürüttüğü illegal çalışmalarına resimleriyle birlikte devam ediyor. Ferangis’in Paris dönüşü, ikili yeniden karşılaşıyorlar. Ferangis, kendisini pek de umursamayan hocaya âşık olduğunu fark ediyor. Onun ilgisini çekebilmek için rejime karşı giriştiği çalışmalarında yardımcı olmaya başlıyor. Ama aslında İran’ın kurtuluşu filan umrunda değil. Korkunun genç yaşlı herkesi sardığı ortamda ailesinin zenginliğine ve hatırlı tanıdıklarına güveniyor. Bir dava insanı olacak idealleri yok. Onun için varsa yoksa Makan Hoca’yı etkilemek… Olaylar gelişirken Makan Hoca da Ferangis’e karşı ilgisiz kalamıyor. Özellikle de gözlerine…
 
Bazı aşk hikayeleri vardır, tam nihayete erecekken önü kesilir. Bizzat tarafları tarafından. Arkadaş kalmaya çalışır çift. O da bir şeye benzemez. Yaşanması mümkün olmayan aşk hikayelerinin burukluğuyla karşılıklı hatalar yapılır. 'Gözleri' bu tip bir aşkın hikâyesi aslında. Diğer yandan tablodaki gözlerin, Ferangis’in gözlerinin hikayesi... Hatalı çizilmiş gözlerin… Baktığın, gördüğün ve aslolan arasındaki farkların…
 
Eğer tatil kitaplarınızı hazırlamadıysanız ya da bugünlerde iyi bir roman okumak istiyorsanız 'Gözleri' biçilmiş kaftan.