Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Fazıl Say’ın dramatik oğlu
18 Kasım 2012 - 07:11
Fazıl Say'ın son bestesi "Mezopotamya Senfonisi" ve BKM'nin "Hanım Hanımcıklar"ı Demet Akbağ ve Yasemin Yalçın... Bir sanat haftasından izlenimlerFazıl Say’ın bir kızı üç oğlu olduğunu biliyor muydunuz? Kızı Kumru, 12 yaşında. Kendi deyişiyle “İstanbul Senfonisi”, onun güzel oğlu. Üçüncü senfonisi olan “Universe (Evren)” deli oğlu. Ve dramatik oğlu da “Mezopotamya Senfonisi”. Dramatik oğlunu, şef Gürer Aykal yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’yla birlikte Antalya’da bir kez daha müzikseverlerin karşısına çıkardı Say. Antalya Piyano Festivali’nin açılış gecesinde. Festivalin sloganındaki gibi şehirde müzik vardı o gece… Hava limonata gibiydi. Salon tıkabasa dolu.

Sorduğumda “Bir Ortadoğu ağıtı” dedi Fazıl Say, “Mezopotomya Senfonisi” için…

“Dertli bir Ortadoğu’nun bitmek bilmeyen savaşları, terör, töre katliamları…” dedi.

“Kısacası ölüm kültürü” dedi. “Tam bir çaresizlik”…

“Ve aslında bir barış çağrısı”…

O gece Antalya Kültür Merkezi’nde, Say’ın ilk notalarıyla birlikte kararlı bir güvercin süzüldü havaya… Muhteşem bir senfoninin on bölümü boyunca aramızda uçtu durdu. Görmedik ama Fazıl Say, bizi onun varlığına inandırdı. Tablonun vahametinin farkındaydı elbet. “Ölüm kültürü, çok uzun bir tedavi ve deneyim ile yok olur”du. Ama bunun için hepimiz duvara bir tuğla eklemeliyiz diye düşünüyordu. O gece o güvercini uçurmakla kalmadı, o duvarı da yükseltti Fazıl Say. Bir tuğla, bir tuğla daha… Alkıştan yıkılan salonda, ona gönülden destek veren dinleyicisiyle el ele vererek. Yalnız olmadığı gibi, çok da kalabalıktı…

İlk yarıda Çaykovski’nin 1. Piyano Konçertosu’nu seslendirdi Say. Aradan önce bir de sürpriz yaptı. Gelecek yılın su yılı olması nedeniyle kendisine sipariş edilen “Su” bestesinin “Mavi Su” bölümünü ilk kez Antalyalılar için çaldı.

Ve beklenen an geldi. İlk seslendirilişi İstanbul Müzik Festivali kapsamında Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşen “Mezopotamya Senfonisi” için orkestra yerini aldı. Şef Gürer Aykal ilk vuruşları verdi ve o bir kez dinleyenin bir daha kolay kolay unutamayacağı ‘dramatik’ oğulun hüzünlü sesi duyulmaya başladı. Urfa yöresinden bir Kürt halk türküsü ile başladı senfoni. Ana tema olan bu anonim türküyü 3 yaşındayken bakıcısından öğrendi Fazıl Say… 38 yıl sonra yazacağı senfonisine kadar sakladı zihninin bir köşesinde. Ve 2011’de 42 günde besteleyeceği ikinci senfonisinin ana temasına yazdı. Ki bu saklı hazine, Say’ın senfonisinin ilk saniyelerinde Mezopotomya’da birikmiş sayısız acının tortusuna kurşun gibi döküldü gözümüzün önünde. Ardından nehir sesleri sardı salonu. Telaşsız Dicle, yanıbaşımızda usul usul akmaya başladı. Trombonlar Ortadoğu’da bitmek bilmeyen savaşı seslendirdi. Senfoninin solist enstrümanları basflüt ve basblokflüt kendi aralarında sohbete başladı. Güneş doğdu trompet sesleri eşliğinde. Romantik ama bir o kadar da korkutucu ayın meramını piyano anlattı. Kumru kuşunun sesi duyuldu sonra. İki kardeşten basflüt Mezopotamya Ovası’nda vuruldu. Bas blokflütün ağıdı başladı. Sesi Fırat’ın sesli sesli ağlayan sularına döküldü. Mezopotamya’nın hikayesi 10 bölümde içimize işledi. Kederli bir coğrafyanın ölüm kültürünü gayet iyi bilen çocukları olarak, bir yanımız kasvet bir yanımız acıyla nefeslerimizi tutarak dinledik “Mezopotamya Senfonisi”ni. Onun hikayesi gece gibi çökerken üzerimize Fazıl Say, dünyanın bütün sabahlarını verdi bize…

Yasemin Yalçın ve Demet Akbağ.
BKM’de tiyatro vakti

İki kadın. Onlar gençliklerinde birlikte sahneye çıkan, şöhreti yakalayan ama aradan geçen yıllar içinde şöhretlerini de arkadaşlıklarını da kaybeden iki oyuncu. Birini Demet Akbağ, diğerini Yasemin Yalçın canlandıracak, ocak ayının başında BKM sahnesinde. Oyunun adı “Hanım Hanımcıklar”. Yılmaz Erdoğan’ın, Neil Simon'ın "Güneş Çocuklar" isimli oyunundan adapte ettiği “Hanım Hanımcıklar" uzun süredir bekleniyordu. Akbağ, Yalçın ve Erdoğan, bahardan bu yana proje için zaman zaman bir araya geldiler; proje üzerinde çalıştılar, tartıştılar. Ne var ki araya hem Erdoğan’ın hem Akbağ’ın sinema çalışmaları girince oyunun sahneye konması kesintiye uğradı. Ama artık sona yaklaşıldı. Yılmaz Erdoğan metnin son rötuşlarıyla uğraşıyor; iki oyuncu da onu bekliyor. Öyle bir köşede hanım hanımcık bekledikleri de söylenemez zira bir an evvel santra vuruşunu yapmak için sabırsızlanıyorlar. Oyunun yönetmeni ise şimdilik sürpriz.

Görünen o ki, konserlere ve sinemaya ağırlık veren BKM, tiyatro sahnesini yeni yılda yeniden hareketlendirecek.