Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Filiz Aygündüz | Bir bilgenin 82 yılından rastgele...

Bir bilgenin 82 yılından rastgele...

06 Ekim 2014 - 03:10
Engin Geçtan ne yazdıysa okudum, kütüphanemin en kıymetli raflarında gözüm gibi baktım her birine: Yedi roman ve psikiyatri alanında yazılmış sekiz kitap. Geçen cuma yeni çıkan kitaplara bakarken "Rastgele Ben"i görünce yaşadığım heyecanı anlatmak zor
Bir fincan kahvenin 40 yıl hatrı olduğu bir kültürde, insanın hayatına dokunan kitap ve yazarların hatrı ne kadardır? Benim hesaplarıma göre bir ömür. Bu ömürlük hatrı olan kitaplarım arasında en sevdiklerimden biri de Prof. Dr. Engin Geçtan’ın “İnsan Olmak”ı. Üniversiteyi yeni bitirmiş, kendini tanımaya, yönünü bulmaya çalışan bir genç kızken, ‘90’ların başında okumuştum 1983 tarihli “İnsan Olmak”ı. Aradan geçen 20 yılda defalarca okudum, her yaşımda bana insan olmakla ilgili yeni kapılar açtı. İnsan denen o dipsiz kuyunun en tekinsiz yanlarıyla bizi yüzleştiren kendi alanının başyapıtıydı. Onu okuyan birçok insanın hayatını değiştirdi.
 
Daha sonra Geçtan ne yazdıysa okudum, kütüphanemin en kıymetli raflarında gözüm gibi baktım her birine: Yedi roman ve psikiyatri alanında yazılmış sekiz kitap. Bir kez de Geçtan’la söyleşi yapma şansım oldu.  Hayran bırakan bir birikim, su gibi akan nefis bir Türkçe, insana huzur veren sıcacık bir gülümseme, ‘tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi olma’ hali...
 
Yakın arkadaş gibi...
 
Geçen cuma, internette yeni çıkan kitaplara bakarken Geçtan’ın “Rastgele Ben” adlı bir kitap yazdığını ve ön siparişlerin başladığını gördüm. Heyecanımı anlatmak zor. Hazine bulmuşum gibi. Hayat beni karşısına alıp sohbet edecek gibi. Hemen yayınevini aradım, bir ön okuma kopyası istedim. Metis Yayınları’ndan gelen kopyayla cuma akşamı programımı iptal edip eve gittim. Yalan değil, koşarak...
 
Bu kez kendi hikayesini anlatıyor Geçtan. ‘50’li yılların ortasında tıp fakültesini bitirip ‘intern’ olarak gittiği Amerika günlerinden başlayarak. 20’li yaşlarının başında genç bir hekimin Amerika’daki mesleki serüvenini, yine öyle ‘usul usul’, tanrı yazar gibi değil, yakın bir arkadaş gibi kaleme alıyor. O yılların Amerika’sını öyle ilginç, öyle canlı anekdotlarla anlatıyor ki Geçtan, her şey film kareleri gibi gözünüzün önünden geçiyor. Orada  edindiği arkadaşlıklar, yaptığı seyahatler, psikiyatriye karar verene kadar çalıştığı servislerde yaşadıkları, insanların yaşama biçimleri, kendisinin hayatından hiç eksik etmediği kültür sanat olayları, Broadway müzikalleri... Kitabın adındaki gibi rastgele anlatıyor Geçtan, bir anıdan, kişilik yapılarına, bir analizden, toplumsal dinamiklere, Gezi olayları sırasında terapi ortamında kişisel sorunlarını bırakıp bu konuya kilitlenen insanlara, kapitalist sistemin bireyle ilişkisine, çocukluk izlenimlerinden yaşlılık deneyimine, kolektif bilinçaltı ve Jung’dan, rüyalara...
 
Elle yazıyor
 
New York’ta edindiği mesleki ve entelektüel formasyonla birlikte Türkiye’ye dönüyor Geçtan. Konya Askeri Hastanesi’nde ‘asabiye mütehassısı’ olarak yedek subaylığını tamamlıyor. New York’tan Anadolu’ya gelmiş genç bir hekim olarak, açtığı muayenehane merdivenlere kadar dolup taşıyor. Bu kez de Anadolu’yu deneyimliyor Geçtan. Ardından Ankara Ruh Sağlığı Dispanseri’nde geçen birkaç yıl... Adalet Ağaoğlu prodüktörlüğünde Ankara Radyosu’na yaptığı koruyucu ruh sağlığı programları, ODTÜ’de akademik kariyer, psikiyatrik kurumları incelemek üzere yurt dışına yaptığı seyahatler ve İstanbul’a geliş... Bu arada öğreniyoruz ki, “İnsan Olmak”ı yazma fikri 1981 yazında Kaş’ta bir otelin bahçesinde düşüyor aklına. Ani bir dürtüyle kalkıp uzun bir yürüyüş yapıyor. Kitabın iskeletini hazırlamış halde geri dönüyor. Elle yazıyor kıymetlimi...
 
“Yaklaşık altı ay önce elli yedi yıllık klinik çalışmalarımı sonlandırdım. Dönüp bu yıllara baktığımda, psikiyatrinin haylidir yaptığım bir iş olmadığını, psikiyatriyle tek bir bütüne dönüşmüş olduğumu görüyorum” diyor 82 yaşındaki Geçtan.
 
“Rastgele Ben”, bu bütünün büyük bir samimiyetle yazıldığı otobiyografik bir anlatı. Hazır bayram tatili... Bugün yolunuz bir kitapçıya düşerse, sizde hatrı büyük olacak bir kitap çekerse canınız... “Rastgele Ben” derim..