Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Eser Rüzgar | "Kent"in sesi
28 Nisan 2013 - 07:04 | Fotoğraf: R. Anıl Aydemir
Bu hafta, ilk albümleri “Ne Kadar Mutlu”yu 2012 martında çıkaran Kent grubundan Abdullah Bülbül ve Seçkin Ara ile müzikleri, albümleri, planları ve 30 nisanda verecekleri konser hakkında konuştuk
İlk albümünüz “Ne Kadar Mutlu” çıkalı bir yılı geçti. Bir kitleye ulaştınız elbette. Sizi henüz tanımayanlar için kendinizden bahseder misiniz? Müzikle ilginiz nasıl başladı?

Abdullah- İlkokuldan beri müzikle iç içeyim. Okul korosundaydım, lisede de halk müziği solistiydim. Sonra Kargo dinlemeye başladım. Kargo’nun şarkı sözlerinin kalitesi bana çok hitap etti.

MŞŞ (Mehmet Şenol Şişli) yazıyordu değil mi Kargo’nun şarkı sözlerini?

Abdullah- Evet Mehmet Şenol Şişli.Feridun Düzağaç tabii ki onu da unutmamak gerek,çok etkilemiştir beni. Biz şanslı bir nesiliz 90’lı yıllarda çok nitelikli işler çıktı, güzel müzik dinleyerek büyüdük. Lisede rock grupları kurduk. İki buçuk yıl Taksim’de barlarda çaldık. Işık Üniversitesi’nde okurken Seçkin’le tanıştık.

İkiniz de elektronik mühendisisiniz aslında.

Abdullah- Evet, ama ben bıraktım Seçkin bitirdi.

Seçkin seni tanıyalım biraz da. Senin müzikle tanışman nasıl oldu?

Seçkin- İyi bir dinleyici olarak başladım. Metin Milli, Zeki Müren dinlerken bir yandan da Michael Jackson, Madonna dinliyordum. Ablam sayesinde çocuk yaşta Beatles’la tanıştım. Lisede grup kurmak istedim, davul çalıyordum. Sonra grubum dağılınca gitara başladım. Ben de ilk “Düş Sokağı Sakinleri”nden Murat Çelik şarkılarını çalıyordum. 2002 yılında Apo’yla tanışınca bu grubun temelleri atılmış oldu.

Albüm kapağında, afişlerde ikiniz ön plandasınız ama grubunuz altı kişi aslında. Hangi enstrümanları çalıyorsunuz?

Abdullah- Biz çok şey denedik, yeri geldi yan flüt çaldık, yeri geldi duduk, aslında gitar ve şan eğitimi aldım, ama sahnede sadece solist olarak söylüyorum. Seçkin de elektronik ve akustik gitar çalıyor.

Grubun oluşmasına dönelim isterseniz.

Abdullah- Seçkin’le bir araya geldiğimizde hep besteler yapıyorduk. İlk adımız “Bad Bukalemun”du. Sonra 2007 de dağıldık. Hatırlarsınız o zamanlar Avea’nın “Patlıcan” yarışması vardı, ilkini yapıyordu. Biz de albümümüze ismini verdiğimiz “Ne Kadar Mutlu” şarkısını eski görüntülerimizle gönderdik, şarkı en iyi beste dalında Türkiye birincisi oldu. Sonra Seçkin askere gitti geldikten sonra da albüm işine sarılmaya karar verdik. Bir buçuk senede albümü kaydettik. 2012 martında da albüm çıktı.

Seçkin- Dağıldıktan sonra gönderdiğimiz şarkının birinci olması bizi tekrar motive etti. Onu da söylemeden geçmeyelim.

Fotoğraf: R. Anıl Aydemir


İlk grup Bad Bukalemun dağıldıktan sonra 2012 de yeni albüm çıkıyor. Bu kez adınız “Kent”.

Seçkin- Aslında çok isim denedik. Üniversite festivallerine hep değişik değişik isimlerle çıktık.

Sürekli isim değiştirmeniz bir dezavantaj olmuştur sizin için.

Seçkin- Aslında evet ama içimize sinen bir isim bulamadık. Albümü yapana kadar da ismimiz belirlenmemişti. Biz soundu oturtup albümü yapınca baktık ki şarkılar bizi bu isme itiyor.

Kentli insana hitap ediyor, kentli insanı anlatıyor şarkılarınız. Peki bu kente İstanbul diyebilir miyiz?

Abdullah- Diyebiliriz hatta yeni bir logo tasarlıyoruz şu an ve o logoda da Galata Kulesi’ni kullanıyoruz. Şarkılarımızda bu kentte yaşayan herkesin, her modunda kendini bulacağı durumları anlatıyoruz. Albümün kapağında da “Kent Ne Kadar Mutlu” şeklinde bir gönderme yaptık.

Dinleyiciniz kendisiyle yüzleşsin istediniz.

Abdullah- Aynen öyle.

Abdullah, şarkı sözleri ve besteler sana ait değil mi?

Abdullah- Öyle, ama Seçkin’in katkısını yadsıyamayız. Şan-melodik olarak ben yapıyorum, sözü müziği gitarla çıkarıyorum. Daha sonra Seçkin düzenliyor. “Ne Kadar Mutlu”nun bestesi yoktu sadece sözleri vardı, telefonunum mesaj bölümüne yazmıştım. Seçkin bir gün ben bir melodi buldum diye geldi ben de üstüne sözleri söyledim, şarkı çat diye oturdu.

İlham kaynakların neler peki bestelerini yaparken?

Abdullah- Şarkı yazarken üç ihtimalim var. Birincisi kendi yaşadıklarım, ikincisi gözlemlerim, üçüncü olarak da Seçkin’e danışırım. Onun anlattığı bir hikaye bana yol açabilir. Az önce de söyledim Mehmet Şenol Şişli, Feridun Düzağaç, Teoman ve belki de en önemlisi “Kesme Şeker”in solisti Cenk Taner. Etkilendiğim şairler Murathan Mungan, Can Yücel.

Şairler demişken şiir besteleme ya da cover yapma planınız var mı?

Abdullah- Şiir olabilir elbette ama hakkını vermek lazım o konunun. Mesela yıllardır Derya Köroğlu bunu çok iyi yapıyor, Murathan Mungan şiirlerini dinleyiciyle buluşturmak konusunda çok başarılı. Covera gelince cover demek yıllar önceki bir şarkıyı alıp da gitarlarla, basla,davulla çalmak değil aslında kendi müziğinizi ona adapte edebilmek çok önemli.Buna da Teoman çok iyi örnek “Uykusuz Her Gece”, “Anlıyorsun Değil mi?” çok başarılı coverlar.

Seçkin- Ben bir şiiri şarkı sözü haline getirmeyi denedim ama aralarında dağlar kadar fark var, çok kolay bir iş değil.

Sert şarkılarınız var tam da rock soundunda. Siz müziğinizi nasıl tanımlarsınız? Mesela son düzenlediğiniz şarkınız “Ardından”da alaturka tınılar hissediliyor.

Abdullah- Doğrudur, şunu itiraf edebilirim ki biz başlarken içinde elektronik dans soundunda bir müzik yapmak istiyorduk. Bunu rockla birleştirebileceğimiz bir konsept yaratmaya çalıştık. Albümümüzdeki şarkılar farklı ritimlerde, dediğin gibi son şarkımız alaturka ritimli ama “Masal” diye bir şarkımız da var ve o tamamen batı soundlu. Aslında günümüzde müzik de iç içe girmiş durumda, sadece budur demek zor. Artık mesela pop müziğin içinde rock da arabesk de olabiliyor. İlla bir yere oturtacaksak pop-rock diyip işin içinden sıyrılabiliriz. Ama sahnede grup elemanlarından dolayı mesela davulcumuz Ozan Demir sert müziklerin davulcusu ya da Timuçin Aksüer gitar da o da çok sert. Albümdeki naiflik sahnede daha sert, bunu net olarak söyleyebiliriz.

Seçkin- Bu arada etkilendiğimiz gruplara Depeche Modu eklemeden geçmeyelim.

Az kaldı konserlerine 17 Mayısta gidecek misiniz?

Abdullah- Çok istiyorum tabii. İki-üç yıl önceydi galiba iptal olmuştu konser, bu kez kaçırmamak gerek. Aslında biz Rammstein’la Depeche Mode arasında bir müzik yapmak istedik, ne o kadar sert ne de yumuşak, ortasında bir şey.
Seçkin- Ama şarkılar yönlendiriyor daha çok, şarkı kendi soundunu buluyor.

Bu arada geçtiğimiz haziran ayında tiyatro yönetmeliklerinde yapılan değişikliklere karşı eylem niteliğindeki sanat maratonuna katıldınız, tiyatrocuların yanında oldunuz.

Abdullah- Evet, Göztepe Özgürlük Parkı’nda yapılan 7 gün 24 saat sanat etkinliğiydi o. Kesintisiz sanat yapıldı, tiyatro oyunları, şiir dinletileri, söyleşiler, konserler yapıldı. Biz de seve seve orada yer aldık. Ben şuna inanmıyorum sanatçı örnek olmalı, sanatçı da her şeyden önce bir insan, ama sanatçı kesinlikle duyarlı olmalı. Orada tiyatroculara yapılan bir yanlış vardı ve bu yanlışa en çok da rock müzik karşı çıkmalı, bu müziğin doğasında var bu.

Albüm satışınızla ilgili bir rakam söyleyebilir misiniz?

Seçkin- Açıkçası bir rakam almadık ama dağıtılanların hepsi bitti diye biliyoruz.

Peki memnun musunuz gidişattan? Beklentilerinizi karşıladı mı?

Abdullah- Biliyorsunuz artık internet hayatımızda, biz rock tarzında biraz dezavantajlı bir durumdayız. Çünkü bizim kitlemiz daha çok gençler ve üniversite öğrencileri, onlar da internetle çok fazla haşır neşir. Bu nedenle albüm almak yerine bir tıkla indirmeyi tercih ediyorlar. Mesela benim bir dinleyici olarak evimde kaset arşivim vardır, her çıkan rock albümünü alırdım, destek verme amacıyla. Artık böyle bir albüm satışı durumu yok. Çok muhteşem sattık dersek yalan söylemiş oluruz. Zaten çok kısa bir süre sonra albüm de kalmayacak tamamen dijital ortamda yapılacak her şey. Ama rock grubu olarak bir artımız da var tabii. Albümden çok konserlerle destekleyebiliriz yaptığımız işi. Bu sayede daha çok insana ulaşabiliriz. Albüm bedava yapılmıyor, bunun bir geri dönüşünün olması gerek. Satış çok olmasa da konserler buna yarayabilir, biz de verebildiğimiz kadar çok konser vermek istiyoruz.

Konsere geçmeden önce “Ardından” isimli şarkınıza çektiğiniz son klipten de bahsedelim biraz.

Abdullah- “Ardından” albümdeki şarkılardan biri. Geçen yaz Göksun Çavdar’la tanıştık. Kendisi çok ünlü bir klarnet virtüözü. Bizim de aklımıza “Ardından” için değişik bir şeyler yapma fikri vardı, ya keman ya da üflemeli bir şeyler. Sonra da Göksun’la paylaştık fikrimizi o da şarkıya eşlik etti. O yeni düzenlemeyle de klibimizi çektik.

Yani “Hayatın Yolları” ve “Ardından”la iki klibiniz var şu an.

Abdullah- Evet, ama aslında dürüst olmak gerekirse grup olarak müziğimizi tam yansıtan bir klip çekemedik henüz. Şimdi çok net değil ama aklımızda Jolly Joker konseriyle ilgili bir düşünce var.

Tam da ona gelecektim, biraz da 30 nisandaki konserinizden bahsedelim ve sonraki planlarınızdan.

Seçkin- Konser 30 nisanda Jolly Joker’da salı günü ama ertesi gün 1 mayıs olduğu için tatil. Güzel sürprizlerimiz de var. Konserden sonra yeni bir üçüncü klip düşünüyoruz. Sonrasında eğer çok iyi bir şarkı çıkarsa onu single yapabiliriz.

Abdullah- Ben grubumu çok seviyorum, açıkçası sahnede çok iyiyiz. Hepsi çok yetenekli müzisyenler. Kent grubundan kendimi çıkarıp dışarıdan bir dinleyici olarak baktığımda da bu grup dinlenir diyebiliyorum.

“Kent” 30 Nisan’daki konserlerine dinleyicilerini ve yeni tanışacakları müzik severleri bekliyor. Ayrıca Twitter ve Facebooktan da “Kent” e ulaşabilirsiniz.

www.twitter.com/kentofficialtr
www.facebook.com/kentofficialtr