Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Egemen Limoncuoğlu | İlk yardım akustik bir müessesedir

İlk yardım akustik bir müessesedir

01 Şubat 2018 - 09:02
İsveçli iki kız kardeşten oluşan First Aid Kit, “My Silver Lining” adlı şarkılarıyla yakaladıkları dillere destan başarının ardından, uyum timsali vokalleri ve akustik seslerin başrolde olduğu müzikleriyle geçmişle günümüzü buluşturmaya bu ay çıkacak dördüncü albümleri “Ruins” ile devam ediyor.

İçinde Youtube geçen başarı hikayeleriyle aranız nasıl? İlk kez Youtube ortamında keşfedilen ‘video blogger’lar, ne giydimciler, bak nasıl oyun oynuyorumcular... Sadece Youtube ortamında şanı şöhreti alıp yürüyen, o ünün bir türlü pratiğe dökülememesiyle internette hoşça bir seda olarak kalan müzisyenler, icracılar... Ve tabii diğerleri, Youtube’u diğer sayısız günümüz iletişim aracına katıp adını gerçekten duyurabilen yetenekli insanlar. First Aid Kit adıyla faaliyet gösteren İsveçli Söderberg kardeşler, Klara ve Johanna, ‘ve tabii diğerleri’ kategorisinden katılıyor bu ay dergimize.

 

Yıllardan 2008. Yemyeşil ağaçların altında oturmuş 14-15 yaşlarında iki kız kardeş, o dönem almış başını gitmiş indie-folk grubu Fleet Foxes’in bir şarkısını söyleyeceklerini beyan ediyor. Bir tanesi gitar çalıyor. Şarkıyı söylemeye de ilk o başlıyor. Diğeri biraz da çocukça bir naiflikle sırasını bekliyor. Sonra o da katılıyor. Klara ve Johanna Söderberg kardeşler olduğu öğreniliyor sonra. Oduncu gömleklerini giyip amatörce, ama bu seslerde var bir numara dedirtir halleriyle şarkıyı söylüyorlar. Renault’un reklamlarında birinde kullanmasıyla interneti ve televizyonu olan (otomobili olup olmadığı mühim değil konumuz itibarıyla) neredeyse her eve giren şarkıları “My Silver Lining”e uzanan yol önce bugün artık tarihten bir yaprak mertebesine ulaşan Myspace’e yükledikleri şarkılar ve mevzubahis Youtube videosuyla başlıyor.

 

Baba mesleği müzik

 

Stockholm’ün hemen dışındaki dağ köyü gibi görünen bir yerleşke olan Enskede’de doğup büyümüşKlara ve Johanna. Öğretmenlik yapan anne ve babaları gözetiminde, sakin ve müzikle iç içe bir çocukluk geçirmiş iki kardeş. Tabii bunda babalarının da bir müzisyen olmasının, 80’li yıllarda İsveç’in adını duyurmuş gruplarından Lolita Pop’un önemli bir parçası olarak bestleri ve gitaristliğiyle gayet aktif bir müzik hayatı sürmesinin payı büyük. Baba Söderberg, ya da o vakitler kullandığı ismiyle Benkt Svensson, kızları doğduktan sonra ‘rock & roll hayat’ı bırakıyor, öğretmenliğe başlıyor. Ama tahmin edeceğiniz üzere müzikten kopmuyor, bir ev stüdyosu kuruyor. Kızları da bu müzik okulu gibi ortamda büyüyor.

 

İki kardeş müziğe iyice merak saldıklarında, Klara okul korosunun seçmelerine katılıyor. Ve tahmin edin ne oluyor? Seçilemiyor koroya. Johanna ise televizyonda yayınlanan yetenek yarışmalarından birinin elemelerine katılıyor. Peki tahmin edin ne oluyor? Evet, o da muvaffak olamıyor. Onunki biraz daha teknik sebeplerden (söylediği şarkının telif hakkı alınamıyor) ama sonuç değişmiyor. İki kardeş iş başa düştü misali, yerleşik sistemin dışında, ama birlikte hareket etmeye başlıyor. İlgi alanları Amerikan kökenli müzikler.  Folk ve country, 50’li yılların sonu ve 60’lı yılların başında altın çağlarından birini yaşayan bize Bob Dylan’ı kazandıran dönem. Coen biraderlerin Inside Llewyn Davis filmini anımsayanların gözün önünde hemen canlanacak bir New York’taki Greenwich Village mıntıkası ortamı vardır. Gencecik, eli gitar tutan, vokal armonilerinde hem Amerikan kırsalının hem de 50’lerin salon şarkıcılarının yapabildiklerini yapan uyum timsali ikililer, üçlüler ve onların gayet izbe, basit kafe ve barlarda sahne aldıkları günler. Beat kuşağıyla çiçek çocuklar arası dönem. Bazıları aşka dair bazıları sosyal mevzularda yazılmış şarkılar. İşte Klara ve Johanna’nın örnek aldığı dönem bu olur kendi adlarına müziğe adım atarken.

 

Rüyaların gerçek olması

 

The Everly Brothers’ı, Joni Mitchell’in ilk yıllarını, Simon & Garfunkel ikilisinin izindedirler. Ama bir yandan da 2000’lerin ilk yarısında ergenliğini yaşayan gençler olarak, indie camiasında tam da o aralar yükselişe geçmiş indie-folk adı verilen, yani işte kısaca modern zamanların müziklerine kulakları aşine 2000’ler gençlerinin de arkaik bulmadan dinleyebileceği country / folk tabanlı müziklerin peşindedirler. Youtube’a şarkısını yüklediklerinden bahsettiğimiz Fleet Foxes gibi isimlerin. Myspace’in dillere destan popülerlikte olduğu yıllardı hatırlarsanız 2000’lerin ortaları. Myspace’in müzik bazlı sosyal medya kültürünü de katın bu karışıma, alın size First Aid Kit.

 

2010’da çıkan “The Big Black & The Blue” adlı ilk stüdyo albümleriyle hem halihazırda adlarını duyurdukları çevrelerde, hem de okyanus ötesinde, ABD’de dikkat çekti iki kardeş. Öyle ki bir sonraki albümleri “Lion’s Roar” 2012’de piyasaya çıktığında, artık referansları arasında Bright Eyes’ten Conor Oberst ile şarkı söylemek, Jack White ile White’ın plak şirketi Third Man Records için kayıt yapmak gibi henüz daha 20’lerinin başındaki iki müzisyen için ‘rüyalar gerçek oldu’ maddeler vardır.

 

Tıplı kendilerine isim olarak ‘ilk yardım çantası’nı seçerken düşündükleri gibi söyledikleri akustik ve huşu ihtiva eden şarkılar gerçekten dinleyicisine ulaşmış, ve gerçekten ilk yardımlarına koşmuş gibidir artık. Sonrasında da üçüncü albümlerinden “My Silver Lining” ile gelen katbekat artmış ünleri. İyimserlik, geleceğe dair kararlar alma, artık hareket etme vakti geldi minvalindeki şarkı sözleriyle “My Silver Lining”, basbayağı bir kuşağın marşlarından biri olabilecek nitelikte bir şarkıdır. Hem tını hem de sözleriyle bundan yarım asır evvel yayımlansa yine büyük bir hit olur, bir dönemi tanımlamakta kullanacağımız şarkılar arasına girerdi.

 

Yeni albüm “Ruins”

 

2018’in ilk ayına yeni bir albüm, yepyeni akustik sesler ve ikisinin artık iyice yetkinleşmiş vokalleri (ses uyumları) üzerine kurulu şarkılarla giriyor bu İsveçli iki kardeş. Geçtiğimiz seneyi, yeni albüme dair ipucu veren birkaç şarkı ve 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününe ithafen kaydettikleri, onlardan hiç beklenmeyecek sertlikte sözlere sahip “You Are the Problem Here” (eğer tecavüz ediyorsan buradaki problem sensin – gibi sözler) ile geçirmişlerdi. Bu ay çıkacak dördüncü stüdyo albümleri “Ruins” için, My Morning Jacket, The Decemberists, Spoon gibi isimlerle de kayıtlar yapmış Tucker Martine’in ‘Amerikalı’ prodükiyon yeteneklerine teslim etmişler şarkılarını. Albümün konukları arasında R.E.M.’in telli çalgılar insanı Peter Buck, indie-folk’un, Americana’nın has grubu Wilco’nun davulcusu Glenn Kotche ve Midlake’ten McKenzie Smith bulunuyor.

 

İsveç’te adlarına pul basılan, Royal Albert Hall gibi prestij timsali yerlerde konser veren, “My Silver Lining”le 75 milyon dinlenme sayısına ulaşan Klara ve Johanna kardeşler, geçmişi bugüne, nostaljinin tehlikeli sularına neredeyse hiç batmadan taşıyabilen müzisyenlerden. Küçük plak şirketlerinden şarkıları yayımlanan bağımzsız müzik sahnesinin gözde ikilisinden büyük plak şirketleri, büyük konserler, büyük şöhretlere uzanan müzik yolculuklarında onları takip etmek belki de en çok bu yüzden keyif veriyor.

 

--------------------------------

 

İlk Yardım notları:

-Baba Benkt, kızlarının albümlerinde bas gitar çalmak, prodüksiyonla ilgilenmek gibi şeyler dışında First Aid Kit konserlerinde ışık teknisyenliği dahi yapabiliyor.

-Klara, diyabet hastası. O yüzden turne hayatları çılgın partilerden çok sağlıklarına dikkat ettikleri kulis istekleri vb. ile geçiyor.

-Şarkılarını bestelerken bir iş bölümü yapmıyorlar. Yani Klara sözleri yazıyor, Johanna besteliyor benzeri bir görev dağılımı yok. Birlikte yazıp, besteliyorlar ekseriyetle.

-İngilizce aksanları ortalama bir Avrupalıya kıyasla fazlasıyla ‘aksansız’ tınlıyor. Onları rahatlıkla Kuzey Amerika’daki herhangi bir eyaletten çıkmış bir ikili sanmak mümkün. Bunu İngilizce eğitim veren bir okula çok küçük yaşta gitmelerine ve yine çok küçüklüklerinden beri dinledikleri Amerikan kökenli müziklere borçlular.

-Babalarının grubu Lolita Pop’tan en sevdikleri şarkı "Tarzan on a Big Red Scooter”.

-İsveçli müzisyen Karin Dreijer Andersson (The Knife, Fever Ray) ile tanışmaları ve Karin’in onları  kariyerlerinin başında himayesine alması iki kardeşin annesinin Karin’le internet üzerinden yazışmasıyla başlamış. Tam da tahmin edeceğiniz gibi, ‘kızlarımın şöyle şarkıları var’ misali bizim de çok aşina olduğumuz bir annecan yazışma ile.