Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Egemen Limoncuoğlu | Çeyrek asırlık tatlı bir karanlık

Çeyrek asırlık tatlı bir karanlık

29 Kasım 2017 - 10:11 | 25 yıl önce, bir deniz kenarı, "Automatic for the People" kadrosu: Michael Stipe, Peter Buck, Bill Berry ve Mike Mills.
R.E.M.’in 1992’de piyasaya çıkardığı “Automatic For The People” albümü 25 yaşında. Popüler müzik tarihinin başyapıt mertebesinde görülen bu yapıtını, piyasaya çıkacak yeni versiyonunu da bahane ederek hatırlayalım
Trafikte takılan, Ay’a insan gönderen, denize gece giren, acı çeken, nefesini tutan, ölüm ve yaşamı sorgulayan, Elvis taklidi yapan, kendini kalabalığın üzerine bırakıp denizdeymişçesine yüzen şarkılar. Bir saatten kısa sürede siyah beyaz bir dünya kuran, dinleyenin önce o dünyada kaybolmasına izin verip sonra da bir güzel ona uzanıp elinden tutarak o dünyadan çıkaran koskoca bir albüm. Artık çeyrek asırlık bir asri zaman klasiği “Automatic For The People”.
 
Ama önce o çeyrek asırdan bir tutam daha evveline gidelim, 1987’ye. “Document” adlı bir albüme, ve o albümle, o vakte kadar bizzat kendi eliyle çizdiği çemberin dışına taşan bir gruba, R.E.M.’e. ABD’nin adını Atina’dan alan şehri Athens’te 1980’de kurulmalarının ardından Bill Berry, Peter Buck, Mike Mills ve Michael Stipe kadrosunu hiç bozmadan albümler kaydeden, konserler veren o grup için ilk dönüm noktası “Document” adlı albümleriydi.
 
Country ve folk’u elektrik gitarla, Kuzey Amerika'nın geleneksel şarkı formlarını modern bir form ve normda buluşturan, '80’lerin ana akım müziğinin ciddi bir alternatifini yakalamayı başaran şarkıları başroldeydi. Ve tabii Michael Stipe’ın dikkat çekici karakteriyle şekillenen kimlikleri. Tıpkı Pixies, The Smiths, The Replacements ya da Hüsker Dü gibi grupların da yakaladığı, o bir parçası olmaktan gurur ve mutluluk duyacağınız, kendinizi özel hissedeceğiniz tipte dinleyici gruplarından birine sahip oldular. Tipik bir Amerikalının kulağına hiç batmayacak bir müzik, ama altında okuyan, düşünen, yazan-çizen bireylerin ihtiyaçlarına, derdine derman olacak sözler: R.E.M.’in en güzel numarası buydu. Ta ki vites yükseltme mecburiyeti “Document” albümlerinden “The One I Love” ve “It’s the End of the World As We Know It (And I Feel Fine)” gibi iki ciddi manada hit şarkıyla kaçınılmaz hale gelene dek.
 
“Green” albümleriyle daha ticari sulara yol alan R.E.M. için zirve 1991’de her şeyi değiştiren albüm “Out of Time” ve malum şarkı “Losing My Religion”la geldi. Hem bu kadar kolay sevilebilecek hem de her iyi sanat eserinde olduğu gibi farklı okumalara açık manasıyla “Losing My Religion”, müzik dinlemekten keyif alan herkesi yakalayacak güçte bir ‘canavar’dı. Ve böylesi canavarlar bir müzisyenin, grubun sonunu da getirebilirdi. Lakin R.E.M. bu uçurum kenarı keskin virajı, dillere destan bir yetkinlikle aldı.
 
Klibiyle vurdu, sözleriyle acıttı
 
“Automatic For The People”dan kulaklara çalınan ilk şarkı “Drive” oldu. Hem videosunun Seattle semalarından üstümüze esen ‘yeni’ rock kültürüne uygunluğu (crowdsurfing yapan Stipe, karanlık tonlar), hem de şarkının hipnotize etmek istercesine kulağımıza tane tane telkin ettiği sözler “Losing My Religion” mitini ters köşeye yatıracak cinstendi. Şarkı vesilesiyle kazandıkları dinleyici kitlesi afallasa da, R.E.M. ruhuna önceki işlerini de dinleyerek, grubu daha yakından takip ederek aşina olanlar “Drive” liderliğinde hayatlarına giren bu yeni şarkıların ağına düşmekte hiç kalmadı.
 
 
‘93 Nisan ayında yayınlanarak albümden birkaç adım öne çıkıveren, R.E.M. denince akla gelen şarkıların da başında gelmeyi garantileyen “Everybody Hurts”, “Automatic For The People”ın ticari başarısına da bir çeki düzen verdi. Yoksa zamanla kıymeti daha iyi anlaşılan kült bir albüme, büyük başarı sonrası ‘çakılan’ albümlerden biri olmaya da gidebilirdi. Şarkı klibiyle vurdu, sözleriyle acıttı, hissiyatıyla kalıcı izler bıraktı. Andy Kaufman için yazılmış “Man on the Moon”, daha sonra Jim Carrey’in Kaufman'ı canlandırdığı aynı adlı filmle bir başka derinden etkiledi.
 
 
Albümün ruh hali hem grubun kendi gidişatına hem de o günün popüler seslerine tersti. Bir önceki albümdeki “Shiny Happy People” gibi şarkıların sonrasında silkeleyip (ama sakince) bizi kendimize getirir cinsteydi. “The Sidewinder Sleeps Tonite”ın görece yüksek temposu, “Ignoreland”in net politik sözleri araya parça giren filmler gibi o karanlık ruh haline çeşit katsa da genel havası içine düşmekten keyif alacağınız dipsiz bir kuyu gibiydi. “Try Not To Breathe”de, “Dolu dolu bir hayat yaşadım, karar benim, nefes almamaya çalışacağım,” gibi dizelerle ayyuka çıkan bir kuyu. Ve bu özelliği albümü piyasaya çıkışının üzerinden çeyrek asır geçtiği bu günlerde dahi unutulmaz kılacak bir şahesere dönüştürdü. R.E.M. yıllar içinde çok iyi şarkılar yazdı, güzel albümler yaptı, içimizi burkarak hazin bir veda ile kariyerini noktaladı. Ama albüm bütünlüğü olarak, iyi bir kitap, iyi bir film gibi, baştan sona tek saniyesinde başınızı kaldıramayacağınız, gözünüzü ayıramayacağınız belki de tek bir albüm yaptı. O da “Automatic For The People” idi.
 
 
Tabloydu, artık bir heykel
 
Geçtiğimiz ay yeni yaşını kutlayan “Automatic For The People”, bu ay da çeyrek asırlık varlığını yeni bir versiyonunun piyasaya çıkışıyla kutluyor. İyi haber öyle herhangi biri değil, bizzat albümün prodüktörü Scott Litt yapmış bu yenileme ve elden geçirme işlemini. "Önceden bir tablo gibiydi albüm, şimdi bir heykele dönüştü," deniyor bu ses zenginleştirmesi hakkında. Bize kalsa orijinal hali de fazlasıyla yeterli. Anton Corbjin ve Melodie McDaniel objektifinden daha önce görmediğimiz fotoğraflar da ihtiva eden 60 sayfalık bir kitap(çık) da bu yeni versiyonun hediyesi olacak. Grubun o yıl verdiği tek konserin kaydı ve daha önce işitmediğimiz demo kayıtlar da çeyrek asır kutlamaları sayesinde dinleme şansına erişeceklerimiz arasında. Albümün kayıt seanslarından yadigar Michael Stipe’ın Natalie Merchant’la düeti “Photograph” da güzel detaylarından biri bu yeni versiyonun. İster yeni versiyonu, ister evde bir kutuda, dolapta tıkılı duran yılların eskittiği ama anısını silemediği kasediniz ya da CD’inizden, hatta edinilmişse plak formatındaki baskısından, ya da internet üzerinde mevcut hâliyle bu ay bu albümü dinlemek şart. Bu zarif hüzne, tatlı karanlığa kapılmak için ‘çeyrek asırlık albüm’ titri bahanemiz olsun.