Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | Herkes mi vicdanını yitirdi?

Herkes mi vicdanını yitirdi?

20 Eylül 2013 - 03:09
Dünyanın başka hangi ülkesinde gencecik bir ölümle dalga geçen bir karikatür çizebilir insan da yer yerinden oynamaz? Herkes mi vicdanını yitirdi?Gerçekten iyice ürkütücü bir ülke olma yolunda hızla ilerliyoruz. 19 yaşında güzelim bir çocuk, dövüle dövüle öldürülebiliyor ve bundan mizah konusu çıkarılabiliyor. Adına mizahçı demenin bütün mizahçılara hakaret olacağı biri, tutup bununla ilgili ‘karikatür’ çiziktirebiliyor. Bir gazetenin vicdanını tümden yitirdiği anlaşılan yöneticileri onu yayınlayabiliyor. Halimizin ne harap olduğunun kanıtı, Twitter’da kendilerine taraftar bulabiliyorlar üstelik.

Uzun süre bakmamaya çalıştım, nasıl olsa sinir bozacak bir şeydi, ölüm oruçlarıyla ‘eğlenmeye çalışan’ karikatüründen beri Salih Memecan’la ilgili herhangi bir haberle ilgilenmemeye çalışıyorum ruh sağlığımı korumak açısıdan. Ama kendini aşabiliyormuş, hâlâ daha fenası varmış. Ali İsmail Korkmaz’ın o gözlerinin içi gülen fotoğrafını, üzerinde barış işareti olan tişörtüyle çektirdiği o insanın içi ezilmeden bakamayacağı hayat dolu fotoğrafı alıp “Eylemcilerin iş bölümü” başlığıyla ‘şaka’ konusu yapabiliyormuş, “Sen molotof kokteyli yapacaksın, sen de öleceksin!” diyerek.

Yok artık! Bunun hiçbir bedeli olmamasını kabul edemiyorum. Fazıl Say, Twitter’da yazdığı Ömer Hayyam dizeleri için hesap verirken birilerinin elinde oğulları dövülerek öldürülmüş ana babalarla dalga geçme özgürlüğünün olmasını hazmedemiyorum.

Dün millet birbirini sakinleştirmeye çalışıyordu, “Salih Memecan’ın ne olduğu belli, ciddiye almayalım” diye. Evet almayalım da, ona bırakılan bu sonsuz, sınırsız, sorumsuz alanı ne yapacağız? Dünyanın başka hangi ülkesinde gencecik bir ölümle dalga geçen bir karikatür çizebilir bir insan da yer yerinden oynamaz? Herkes mi vicdanını yitirdi?

Halimiz Darmaduman

Duman’ın albümü tüm zamanların en güzel armağanlarından. Yıllar geçtikçe, yaş aldıkça daha da güzel sözler, melodiler yazıyorlar, daha demli, daha olgun işler çıkarıyorlar, şahane bir şey bu. Tabii şahane olan iyi müzik, yoksa bu adamlar ülkenin, dünyanın ahvalinden kopuk yaşayamadığı için halimizin nasıl ‘darmaduman’ olduğunun kanıtları sinmiş albümün her köşesine.

“Eyvallah” ile Gezi olaylarının sesi olmuş, gelecek albümün de müjdesini vermişlerdi zaten. Kalan 12 şarkı da hiç ondan aşağı kalır durumda değil. Hani ‘boş yok’ denecek türden bir albüm, “Darmaduman”. Ülke bu halde olunca dediğim gibi aşktan meşkten çok daha az dem vurup, “Adalet yolunda saptık / Yürüyene sopayı bastık” gibi sözler yazmış; Kaan Tangöze, Ari Barokas, Batuhan Mutlugil ve Cengiz Baysal. Ama bir “Köpekler” var ki, sanıyorum bu albümün favorisi olacak. “Adamı başından vurmalılar ki/Senin için ölsün yarınlar/Silahı elinden almalılar ki/Faili meçhuldür desinler/Oteli kökünden yakmalılar ki/ Senin için ölsün yarınlar/Kitabın içinde kalmalılar ki/
Faili meçhuldür desinler... Adını saklar, yüzünü gizler, yolunu bekler yine köpekler...”

Şarkılar, böyle şarkılar, toplumun aynasıdır. İnsanların nasıl bir dönemden geçtiğini yansıtırlar ve ölümsüzdürler. Aradan yıllar geçer, dönüp dinleyenler o sıralar ülkenin iklimi nasıldır, anlarlar.

Bu dönem de böyle anılacak ileride... Yangınlarla, faili meçhullerle, adalet yolundan sapmalarla...