Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | ‘Günaydın’la başladı her şey

‘Günaydın’la başladı her şey

26 Mayıs 2022 - 09:05

Uzun zamandır bir albüm için yapmadığım şeyi yaptım, onu dinlemeyi erteledim. Tadını çıkarabileceğim rahat bir ana. Öyle bir yerden bir yere koştururken, kulaklıkla olsun istemedim “Elli Buçuk” ile tanışmam. On iki yıl aradan sonra gelen yepyeni Ortaçgil şarkıları daha özel bir buluşmayı hak ediyordu. Çok da haklıymışım. “Günaydın’la başladık yeni bir güne” diyen o çok tanıdık ve ısrarla hep genç ses (50. sanat yılında hem de) odayı doldurduğundan beri ayrılamıyoruz. Hatta sevgili dostum Naim Dilmener’in Twitter hesabından taşan coşkulu cümlesini ‘çalarak’ söylersem; “Bülent Ortaçgil’in son albümü Elli Buçuk’u dinliyorum, öyleyse VARIM.” Bu coşku abartılı gelmesin; güzel ve nadir bulunan bir şey, müziğini, sözünü severek, inanarak dinlediğin birinin 50 yılda seni hayal kırıklığına uğratmaması.

Ada Müzik etiketli “Elli Buçuk”, iki bölümden oluşuyor. İlkinde, yani “Elli”de, hayatının 50 yılını müzikle paylaşan Bülent Ortaçgil’in yeni yazdığı şarkılar var. Açılışı yapan “Elli” ile başlamış bu bölümün yolculuğu, sözleri her biriyle bir ömür geçirdiğimiz Ortaçgil şarkılarının isimlerinden oluşan bir şarkı bu. “Bir gün gel bana / Tam elli yıl sonra / Kim oynuyor benimle / Kim hiç istemiyor hâlâ?” diye soruyor. Bu şarkıyı tamamlamak diğerlerini de yazma şevki ve enerjisi vermiş, ortaya “Hangisi Hayat”, “Göründüğü Gibi” ve “Olmuyor Blues” çıkmış. 1986 yılında Çekirdek Sanatevi’nde kaydedilen “Ak Kuşlar Kara Kuşlar” da bu albüm için yeniden çalınıp söylenmiş (Erkan Oğur’un çaldığı kısım portatif kayıt cihazı ile Gümüşlük’teki evinde kaydedilmek üzere). Ortaçgil’in Hayyam Stüdyosu’nda kaydedilen tüm albümü kimlerle çaldığını da belirtelim tabii; Baki Duyarlar (piyano, klavyeler), Cem Aksel (davul), Erdal Aksoy (kontrabas), Barlas Tan Özemek (elektrik gitar), Erkan Oğur (elektrik gitar-Oğur sazı: Ak Kuşlar Kara Kuşlar), Akın Eldes (elektrik gitar: Olmuyor Blues). Fotoğraflar ise Muhsin Akgün imzalı.

“Elli”de durumlar böyle. Peki “Buçuk” nedir? Onda da 50’den de fazla, 53 yıl öncenin kayıtları var. 1969 yılında TRT İzmir Radyosu’nda Ümit Tunçağ tarafından kaydedilmiş Ortaçgil şarkıları. Kendisi “Arşivciler, sıkı takipçiler ve meraklılar için bir belge bırakmak istedim” diyor, “Elinizdeki kayıt bir 19. yaş anısıdır, öyle dinlenmesini ve çok da ciddiye alınmamasını isterim doğrusu”. Fakat üzgünüm, “Yüzünü Dökme Küçük Kız” gibi bir sözü, hâlâ ilk dinlediğimiz andaki gibi hissettiren bir “Anlamsız”ı ya da “Şık Latife”yi yaşı 19 bile değilken yazmış ve pırıl pırıl çalıp söylemiş olmasını ciddiye almamak mümkün değil. “50 yılda nereden nereye geldik” diye bakılacaksa, başlangıç noktasının da pek azımsanacak bir yer olmadığını hatırlatmaya yarayan ve dinlemesi de gayet keyifli bir bölüm “Buçuk”.

Sonuç, Bülent Ortaçgil müzikte bir yaşını daha doldururken kendisini dinleyenlere, bu yolculukta “yoldaşlık edenlere” kıymetli bir hediye vermiş. Üstelik 50. yıl sürprizleri yıl boyunca da devam edecek. Küratörlüğü grafik sanatçısı Emre Senan tarafından yapılan sergi ve etkinlikler duyurulmayı bekliyor.