Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | Bir nefesçik söylüyor

Bir nefesçik söylüyor

17 Kasım 2015 - 02:11
Aktör, reçelcibaşı ve müzisyen Teoman Kumbaracıbaşı 'Zamanın Gözü' adlı albümünde Pir Sultan'dan Paul Celan'a, Kaygusuz'dan Georg Trakl'a dünya şairlerine selam duruyor
Teoman Kumbaracıbaşı bir ‘acaip adem’ sahiden müzik grubunun adı gibi. Sene başında evine röportaja gitmiştim, kazan kazan süt reçeli kaynatıyordu. Götürüp pazarda satmak için. “Dizi piyasasını protesto etmek için reçel yapıyor” diye bir haber çıkmıştı. Onu konuşmuştuk... “Bu kadar saçma bir şey duymadım,” demişti, “Ben canım istediği için reçel yapıyorum. Süt reçelimin tadını evrensel bir yere ulaştırmaya çalışıyorum, bunun için de gece gündüz çalışıyorum. Ve bu bana şu anda çok zevk veriyor.”
 
Ortada kalbinden geçeni yapmak için saatlerce çalışan bir adam vardı. Kendi deyişiyle önce oyuncuydu sonra müzisyen, sonra reçelcibaşı. 38 yaşında müziğe başlamış, şairleri okuya okuya, onların şiirlerini besteleye besteleye hayatında başka bir pencere açılmıştı. Aslında yaşamak, üretmek ve mutlu olmak için çok şeye ihtiyacı olmadığını fark etmiş, hayatını küçültmeye başlamıştı.
 
İşte şu anda 22 metre karelik evinde oturuyor sohbet ediyor, müzik dinliyorduk... Sesinden ve gitarından kendi bestelerini... Keyfimiz gayet yerindeydi, yerimiz de hiç dar değildi...
 
Çekinme, samimi ol, çok çalış
 
Sonra ‘Güneşin Kızları’ dizisinin Ahmet’i olarak ekrana döndü Teoman. Oyuncu olarak da özlemişiz kendisini.
 
“Herhalde müziği bir süre nadasa bıraktı” dedim, o akşam dinlediğim Pir Sultan’ların, Kaygusuz’ların tadı hâlâ damağımdaydı ki, yeni albümü ‘Zamanın Gözü’nü kaydettiğini haber verdi.
 
Albüm kaydetti deyince ne geliyor aklınıza? Haftalarca kapanılan stüdyolar? Her kanaldan kaydedilen farklı enstrümanlar? Fotoğraf çekimleri? İmaj çalışmaları? Lansman partileri?
 
Şimdi yavaşça hepsini bir kenara bırakın ve açın Youtube’u. Yemyeşil bir orman çıkacak karşınıza, sakin, dingin, huzurlu... Tam da o doğanın bir parçası gibi görünen bir adam, elinde gitarıyla usul usul çalıp söylüyor.
 
 
Pir Sultan’dan ‘Bir Nefesçik Söyleyeyim’le giriyor, Kaygusuz’un ‘Ademi Balçıktan Yoğurdun Yaptın’ıyla devam ediyor... Dünya şairleri arasında, çağlar boyu dolaşıyor sonra... İsveççe yazan Finli şair Edith Irene Södergran’a selam durmayı da ihmal etmiyor, Japon haiku ustası Matsuo Basho’dan Fuji dağının rüzgarını devralmayı da... Bir dünya ozanları geçidi... Georg Trakl, Jacques Prevert, Paul Celan, Kalender Eren, Karacaoğlan... Sazı olan, sözü olan, hepsinden önce ruhu olan şarkılar...
 
Bu toprakların müziğiyle blues bu kadar güzel harmanlanır...
 
Istranca dağlarındaki Longoz ormanlarında kaydettiği, o doğanın bütün derinliğini de içine çekmiş bir albüm ‘Zamanın Gözü’... Özellikle ‘Baktıkça dünyanın kalleşliğine gülesim gelir’ ve ‘Bir Nefesçik Söyleyeyim’ benim favorilerim...
 
Nasıl yaşamak için fazla şeye ihtiyacı yoksa insanın, müzik yapmak ve bunu insanlarla paylaşmak için de çok az şey yetiyor. Yüreğini ortaya koymaktan çekinme, samimi ol, bir de çok çalış, Teoman Kumbaracıbaşı’nın yaptığı gibi; başka bir şeye gerek yok. Ondan sonra o bir nefesçik söylesin, sen dinle, nefesin açılsın.