Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | 'Rock star' vampir
24 Aralık 2013 - 10:12
Bizim de maceralarını bir solukta okuyacağımız, yenilerini dört gözle bekleyeceğimiz nurtopu gibi bir roman kahramanımız oluyor: Mehmet Bilal’in Bela’sı... “Osmanlı’da Bir Vampir"
Köstence’de doğmuş Bela. Romence’de akıllı kişi demek adı. Bizim Bela’nın ise akılla filan işi yok pek, kendisi daha ziyade adının Türkçe’deki anlamına çekmiş... Bela olmakta da başına bela açmakta da üstüne yok. Babasını hiç tanımamış, annesi dokuz yaşında terk etmiş onu... O günden sonra ne düzenli bir işi olmuş, ne bir evi... 27 yaşında da ‘aşırı doz’dan ölüp gitmiş zaten. 1800’lerde ‘aşırı doz’dan söz edilebilirse...
 
Ama bir ölümlü olarak Jimi Hendrix, Jim Morrison, Janis Joplin, Kurt Cobain ve Amy Winehouse gibi 27’sinde noktaladığı yaşamına, vampir olarak devam ediyor. Onlarla kıyaslamıyor kendini, haşa... Kendini bilen bir vampir Bela: “Ben neydim ki? Bir sözüm, bir cümlem, bir ağacım; yeşerecek dalım, kumdan kalem, hatta toplayıp biriktirdiğim çakıllarım bile olmamıştı bugüne kadar. Serçe kadar ses, bir çimen sapı kadar oksijen bile katabilmiş değildim bu evrene”.
 
Osmanlı’da bir vampir
 
Ama işte insanken bilmediği ne varsa, vampir olarak düşüyor peşine. İnsanların arasında olmanın da, arkadaşlığın da ve aşkın da... İsminin de hakkını vermeye başlıyor çünkü acemi bir vampir olarak hayatı algılamaya çalışırken zehir gibi bir zekası, şahane de bir espri anlayışı olduğu çıkıyor ortaya. Bizim de maceralarını bir solukta okuyacağımız, yenilerini dört gözle bekleyeceğimiz nurtopu gibi bir roman kahramanımız oluyor: Mehmet Bilal’in Bela’sı... “Osmanlı’da Bir Vampir”.
Murathan Mungan’ın dediği gibi “19. yüzyılda doğup günümüze kadar yaşıyor olmanın zengin hatıra ve tecrübelerine sahip bir vampir bu.” Bir de köçekliğe başlıyor mu cüce arkadaşı Paşa’nın yardımıyla... Ondan sonra gör sen renkli hatıraları...
 
Mehmet Bilal, Gülenay Börekçi’yle yaptığı röportajda “Daha ilk kitabının adı ‘Üçüncü Tekil Şahıs’ olan, hayattaki yalnızlığa, tek başınalığa, üveyliğe, öteki olmaya kafayı takmış biriyim” diyor, “Vampir de benim için tam anlamıyla bir öteki...”
 
Ve o kadar sevdiriyor ki kendini bu vampir, dediğim gibi sıradaki macera için sabırsızlanıyorsunuz. Mehmet Bilal elini çabuk tutsa iyi olur, aksi halde Stephen King’in “Misery”sindeki gibi kendisini rehin alıp yeni Bela romanını yazdırmaya niyetli fanatik okurları olduğunu biliyorum!
 
Selma Ergeç ve Timuçin Esen, Tolga Örnek'in yönettiği romantik komedi "Senin Hikayen"de.
 
Müthiş bir komedi ikilisi
 
“Romantik komedi denen türün hakkını neden veremiyoruz biz?” hayıflanmalarım, Tolga Örnek’in “Senin Hikayen” filmini izlerken son buldu. Film, hafta sonu gösterime giriyor ama şimdiden söylemek istiyorum ki ben epeydir Türk sinemasında Selma Ergeç ile Timuçin Esen kadar matrak, uyumlu, tatlı bir çift görmedim. Ayrıca Tolga Örnek gibi bir yönetmen Türk sineması için ne büyük nimettir ki, aksiyon çekse oluyor, tarihi film çekse oluyor, romantik film çekse oluyor, hepsinin hakkını veriyor...
 
Şimdi de ne iyi etmiş bu iki oyuncuyu daha önce hiç görmediğimiz bir türde oynatmayı düşünmüş. Selma Ergeç’i, evet “Muhteşem Yüzyıl”ın o zarif, naif Hatice Sultan’ını bu kadar kanlı canlı ve de komik bir rolde oynatmayı daha önce düşünen olmamıştı. Daha ziyade ‘cool’ duruşuna alıştığımız Timuçin Esen’i de öyle... Aralarına bir de Nevra Serezli katılmış, daha ne olsun?