Milliyet Sanat

İkinci El Zaman

<< Önceki | Sonraki >>
İkinci El Zaman Kitap Adı : İkinci El Zaman
Yazar : Svetlana Aleksiyeviç
Çevirmen : Sabri Gürses
Yayınevi : Kafka Yayınları
Tür : Politika
Fiyat : 28 TL
"Size ne başkasının felaketinden?"Geçen yıl Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan Svetlana Aleksiyevç "İkinci El Zaman"da komünizmin çöküşünün kroniğini çıkartıyor.
Kitap Hakkında
Nergis Fırtına
 
Geçen yıl Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen Stevlana Aleksiyeviç, SSCB tarihini tekil insan hikayeleriyle ele aldığı beş kitaplık serisinin sonuncu kitabında, Büyük Ütopya’nın çöküş dönemini etkileyici tanıklıklarla okurunun gözleri önüne seriyor.
 
Başlıktaki serzeniş, "Size ne başkasının felaketinden?", 63 yaşında bostanının bir köşesine çöküp kendini en ufak bir ses çıkarmadan, usul usul yakan Saşka’nın komşusu Marina Tihonovna’ya ait. Saşka, Lenin’den hemen sonra doğan, belli bir dünya tasavvuruyla yetişen ve hayatının son demlerinde, kimliği, hayatı bildiği her şeyin SSCB’yle birlikte çöküşe geçmesine tanık olan fakir bir emekli. 
 
"İkinci El Zaman - Kızıl İnsanın Sonu" da tam olarak bu insanların hikayesi işte: Kızıl doğup kızıl ölemeyenlerin, bu yüzden de ya kendini kızıl alevlere verenlerin ya da kitaptaki bölüm başlıklarından birini alıntılayacak olursak “Komünizmden Sonra Bir Anda Başkalaşan İnsanlar”ın hikayesi...
 
"Herkes kandırdı"
 
Komşusu yaşlı Saşka’nın intiharını anlatan Marina Tihonovna’nın serzenişi, aslında, ayaklarını bastıkları, güvendikleri tüm zeminin çatırdadığını gören ve tanımadıkları, bilmedikleri ikinci el bir zamana mahkûm olarak tarihin en büyük toplumsal travmalarından birini yaşayan Sovyet İmparatorluğu bakiyesinin haklı hayal kırıklığının acılı bir dışavurumu: “(...) Peki nerede bu mutlu insanlar? Radyoda bir ara birisi savaştan sonra hep mutlu olacağımızı söylemişti, Kruşçev de hatırlıyorum, söz vermişti... Yakında komünizmin geleceğini söylemişti. Gorbaçov yemin ediyordu, öyle güzel konuşuyordu ki... Ustaca. Şimdi Yeltsin yemin ediyor, rayların üstüne yatacağını söylüyor… İyi bir hayatı bekleyip durdum ben. Çocukken bekledim... Ve büyüyünce... Şimdi yaşlandım... Kısacası, herkes kandırdı, hayat daha kötü oldu. Bekle sabret, bekle sabret. Bekle sabret...”
 
"İkinci El Zaman" işte bu tür insan hikayeleriyle dolu. Ve hemen hepsinin ortak noktası da bilinçli ya da bilinçsiz, ama mutlaka derin ve dehşetli bir hüsran. Aleksiyeviç ise şefkatli bir terapist gibi bölmeden, müdahale etmeden, yol göstermeden, sadece ve sadece dinlemenin, insanın gerçeğine, insanın meşum hatıratına yansızca tanık olmanın büyüsünü kullanıyor. Kimin içinde hangi duygu, hangi kin, hangi nefret, hangi hicap, hangi heyecan varsa Aleksiyeviç hepsine akacakları bir mecra oluyor; bağrı yananların, küskün partililerin, müntehirlerin, madunların, âşıkların, Gulag kurbanlarının, zincirlerinden boşananların, türedi zenginlerin, velhasıl Sovyet coğrafyasının tüm mağlup ya da muzafferlerinin seslerini, çoğunlukla da yorgun seslerini, bir radyo tiyatrosunun usta rejisörü gibi kaydediyor, birbirine bağlıyor ve edebi bir toplam olarak ortaya koyuyor. 
 
Aleksiyeviç'in sayesinde
 
Bir zamanlar bu dünyanın üzerinde yaşamış, sonra da kalbi kırık, göçüp gitmiş küçük insanların bu kubbede bıraktıkları sadayı Aleksiyeviç sayesinde duyuyor, yaşamaklığından bezen Marina Tihonovna’nın ihtiyar Saşka’ya nasıl özendiğini de bu sayede öğrenme imkânı buluyoruz işte: “Nasıl yaşarsak, öyle ölürüz... Kiliseye de gidiyorum, haç taşıyorum, mutluluk öyle de yoktu, böyle de. Mutluluk toplayamadım hayattan. Artık talep etmem de. Yakında ölebilsem... Yakında göksel krallık var, sabrettiğim yeter. Saşka’ya da böyle oldu... Şimdi mezarlıkta yatıyor... Dinleniyor...”
 
Tümü