Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Başkomiser Galip hikayeleri
Aralık 2017

Başkomiser Galip hikayeleri

Sevin Okyay
Yaşmut, uzun bir aradan sonra yedi cinayet hikayesiylekarşımızda. Hikayeler ayrı, kahramanları aynı. Esrarı geneBaşkomiser Galip çözüyor. Mekan ise, malum: Kadıköy.
Çağatay Yaşmut 2008 yılından beri polisiye romanlar yazıyor ama yazarının ‘devamsızlık’ı yüzünden okurları bazen yeni bir kitabını okumak
için yıllarca beklemek zorunda kalıyor. Bu kez bekleme süresi beş yılı buldu ve Yaşmut, dört romanın ardından yedi hikayeden oluşan ilk öykü kitabıyla, kolunun altına bir de felsefe yüksek lisansı sıkıştırmış olarak karşımıza çıktı: “Doktor Ceyda’yı Kim Öldürdü?“ Kahramanı Başkomiser Galip, gene Kadıköy coğrafyası dahilindeki çeşitli mekanlarda işlenmiş cinayetleri çözmeye çalışıyor.
 
Galip bunca uzun aralarla okurundan uzak kalsa da unutulmamayı, yazarına borçlu. Çağatay Yaşmut, Galip’te diğerlerinden farklı, basit ama akılda kalan (belki de bu kadar boş olduğu için akılda kalan) bir karakter yaratmış. Galip kitap okumaz, sinemaya gitmez, onu böyle şeylere teşvik eden olursa da ağzının payını verir. Kendi düzenini, işi hariç, hiçbir şey için bozmaz. Semtini sever, sayesinde Yoğurtçu Parkı civarını sokak
sokak öğrendik. İçmeyi sever, kadınları da. İşine bağlıdır, ancak yöntemleri rahatsız edici olabilir. Çünkü Başkomiser Galip, sorguda şiddete başvurmaktan kaçınmaz.
 
Kadıköy âşığı 
 
Ancak “Doktor Ceyda’yı Kim Öldürdü?” nün şiddetten yana nasibini almış bir kitap diye tanımlanması için Galip’in sorgulamada sinirine hakim olamamasına gerek yok. Yaşmut’un beşinci kitabında kan revan içinde cesetlerle, manyak katillerle başbaşayız. Zaten hikayelerin isimleri de bizi uyarıyor: “Editör Cinayetleri”, “Karanlık Arzular”, “Dr. Ceyda’yı Kim Öldürdü”, “Fotoğraftaki Katil”, “Tek Kollu Örümcek Adam”, “Rahip Cinayeti” ve “Karanlık Kadıköy”. Son hikayenin adı, semti Kadıköy’ü seven yazarın artık bu semte biraz farklı gözlerle baktığına da işaret ediyor. Öte yandan,
hikayeleri gerçekten heyecanlı, hatta soluk kesici.
 
Bunca zamandan ve dört romandan (“Beyoğlu Çıkmazı”, “Şarkılar Susunca”, “Beni Yavaş Öldür”, “Kadıköy Cinayetleri”) sonra hikaye nereden çıktı diyecek olursanız, yazar Kadıköy Gazetesi’ndeki söyleşisinde 221B dergisinin editörleri sayesinde hikaye yazmaya başladığını söylüyor. Ondan her sayı için hikaye istemişler. Hikayeye evvel eski ilgi duymuş olan Yaşmut da yazmış. “Kitaptakilerin bir kısmı kısa halleriyle o dergide
yayımlandı,” diyor. Biriktiklerini görünce üstlerinde çalışıp genişletmiş.
 
Bildiğimiz Galip
 
Galip’e gelince, bildiğimiz Galip. Gece vakti cinayete çağrılmak bünyesine uymuyor. Cinayetler de genelde gece vaktine rastlıyor nedense. Esneye
esneye kalkıp gittiğinde, olay yeri amiriNecati’yi işbaşında buluyor. Galip’i genellikle genç yardımcısı Serdar karşılıyor. Diğer yardımcısı Melike ise, Serdar’la karşılaşırsa işi soğuk bir selamla geçiştiriyor. Aşk n’oldu diyecek olursanız, Melike onun kendisini aldatmasını affetmedi. Affedeceğe de benzemiyor. Gazeteci bir kıza tutulup ona teşkilattan haberler verdiği için Galip’in bugün bile bağışlayamadığı Mustafa da halen ekiple çalışıyor.
 
Çağatay Yaşmut, polisiye yazarı arkadaşlarımızın kurduğu Türkiye Polisiye Yazarlar Birliği’nin üyesi. Üst üste kitaplarını yayımlayan arkadaşlarıma
bakıyorum da, kısa sürede Türkiye’de polisiyenin ne kadar geliştiğini anlıyorum. Birlik, yazarların profesyonel çıkarlarını korumayı, onlara destek olmayı, yurt dışında da tanıtmayı amaçlıyor. Güçlerini birleştirirlerse, çok sevdiğimiz polisiyenin de bundan kazançlı çıkacağına eminim. Yolları açık olsun