Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Philip Kerr’e ne oluyor?
Eylül 2016

Philip Kerr’e ne oluyor?

Sevin Okyay
Philip Kerr "Devre Arası"nda bu kez Premier Lig dünyasını ve London City Futbol Kulübü'nün antrenörünü anlatıyor.
"Devre Arası"
Philip Kerr
Çev: Cem Demirkıran
Alfa Yayıncılık
Fiyatı: 19 TL
POLİSİYE
 
Bernie Gunther romanlarıyla tanıdığımız Philip Kerr, bu kez futbol dünyasında geçen bir kitapla karşımızda. “Devre Arası" (January Window), Premier Lig futbol dünyasında geçiyor ve yazarın Scott Manson dizisinin de ilk kitabı. Baş karakteri, London City Futbol Kulübü'nün antrenörü Manson. Kerr aynı dönemde, ilk genç - yetişkin romanı “The Winter Horses”ı da yazmıştı. Peki, Kerr’e ne oluyor? Çalışma odasının rafları basılmamış kitaplarla mı dolu? Pek sanmıyoruz. Bizce Kerr sadece çok hızlı yazıyor.
 
Eğitimli antrenör
 
Yeni dizisinin kahramanı Scott Manson 40 yaşında, siyahi, yarı İskoç bir futbol insanı. Eskiden Arsenal’ın orta sahasında oynuyormuş. Şimdi ise Londra’nın Doğu Yakası’ndaki Silvertown Rıhtımı’nda bulunan modern stadyumu merkez edinmiş olan London City futbol Kulübü’nün antrenörü. Ortalama futbol antrenörlerinden daha zeki (Birmingham Üniversitesi’nde dil eğitimi görmüş), üstelik de kendine yetecek bir serveti var. Antrenör olarak haftada 100 bin sterlin alan aklı havada oyuncuları çalıştırmanın yanı sıra hizaya getirmek, karıları ya da sevgilileri ile araya mesafe koymak ve basını da idare etmekten sorumlu.
 
Takımın, Vitor Sokolnikov adında esrarengiz bir Rus milyarder sahibi var. Menejeri ise Portekiz milli takımının eski oyuncusu, karizmatik, ama ağzından çıkanı kulağı duymayan Joao Zarco. Menejer, stadyumda acımasızca dayak yiyerek ölmüş bulununca, Sokolnikov hemen Scott’tan, polisten önce katili bulmasını istiyor. Eğer Scott bu işi Londra polisinden önce becerirse, patron ona menejerin işini ve maaşını verecek. Aslında Scott’ın da polise bayıldığı yok. Yıllar önce düzmece bir tecavüz suçlamasıyla onu içeri tıkıp, masumiyeti kanıtlanana kadar bir buçuk yıl hapis yatmasına sebep olmuşlar. Soruşturması sırasında hem Premier Lig’in şüphe çekici mali dünyasını daha yakından tanıyor, hem de 'January window' denen devre arası transfer mekanizmasını...
 
Bernie Gunther'in maceraları
 
Sinemada olduğu gibi edebiyatta da sporun yansımalarına rastlıyoruz. Bir tanesi, David Storey’nin yazdığı ve beyazperdeye de uyarlanan “This Sporting Life”. Görmüş olanlar, Frank Machin rolünde Richard Harris’in performansını unutamaz. Sonra Don DeLillo’nun en komik kitabı olan “End Zone” var. Kahramanları da Teksaslı bir üniversite futbol takımı. Bond serisinin yedinci kitabı, "Goldfinger"da yer alan ve filmin muhteşem golf maçıyla aklımızda kalmış uyarlamasını da unutmayalım. Kendisi de tutkulu bir golfçu olan Ian Fleming bu kitabı ne keyifle yazmıştır kimbilir? Benim en çok sevdiklerimden biri de Nick Hornby’nin “Fever Pitch”i. Bir Arsenal taraftarının gözünden, 1968-1992 arasındaki maçları da içeren bu özyaşam öyküsü, futbol sevmenin ne demek olduğunu anlatıyor. Ancak filminin, Colin Firth’ün parlak varlığına rağmen böyle olmadığını söylemek zorundayım.
 
Philip Kerr’ün Scott Manson’dan çok daha meşhur kahramanı Bernie Gunther’e gelince, aslında Edirnburgh’lu olan yazar Gunther serisiyle adını duyurdu. Bernie Gunther’in maceraları 1930’larda başlar ve Hitler Almanya’sında, Berlin’de geçer.
 
Kendisi gerçek bir Berlinli’dir. Hitler gibi o da Büyük Savaş’ta İkinci sınıf bir Demir Haç nişanı almıştı. Öte yandan, birinci sınıf madalyaların çoğu de mezarlıklarda gömülü adamlara verilmiş. Karısını 1918’deki İspanyol gribi salgınında kaybetmiş. Bir daha da uzun ömürlü bir ilişki kuramamış. Ne de olsa Nazi Almanyasında insanlar kaybolup duruyordu.
 
Gunther’i sevdiyseniz, Scott Manson’a da bir şans verin. Umarım Kerr ondan da uzun ömürlü bir seri yapar.