Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Prelüdler ve Noktürnler
Ekim 2016

Prelüdler ve Noktürnler

Düşlerinden düşmeÇocuk masallarında sıklıkla yer bulan Sandman karakteri daha sonra çizgi romanlara kadar uzandı ve “Prelüdler ve Noktürnler”de Neil Gaiman'ın kaleminden daha önce kimsenin görmediği bir hâle büründü.
Neil Gaiman
Çev: Elif Ersavcı
İthaki Yayınları
Fiyatı: 32 TL
Çizgi roman
 
Burcu Arman 
 
Gördüğünüz rüyaları hatırlar mısınız? Hayal bile edemeyeceğiniz düşlerle dolu gecelerinizin sabahında nasıl uyanırsınız? Bazen çoğumuz hayal gücümüzün sınırlarını zorlayan rüyalarla uyanırız. Tüm gün aklımızda döner dururlar. Bazen yarım yarım hatırlanır, bazense belki yalnızca hafızamızın bize oynadığı oyunlarla zihnimiz tarafından tamamlanırlar. Çoğu insan rüyaların yorucu olduğunu düşünür. Ben keyif alanlar tarafındayım. Ve yıllar önce "Sandman" serisinin ilk kitabını okuduğumda Neil Gaiman’a neden 'edebiyatın rock yıldızı' yakıştırması yapıldığını anlamıştım. Hepimizin rüyalarının içinden hiçbirimizin aklına, hayaline bile gelmeyecek bir rüya şarkısı yazmayı başardığı için. 
 
“Prelüdler ve Noktürnler” 11 ciltlik serinin ilk kitabı; kardeşi düşdünyasının lordu Morpheus’un çağrılıp tutsak edilmesiyle başlar.  Ölümsüz olmayı kafasına takan bir okultist, Moprheus’u yani (diğer adıyla Sandman’i ) 70 yıl boyunca koruyucu çemberin içinde camdan bir fanusta yaşatır. Düş Lordu tutsak ve güçlerinden mahrum kalırsa, dünyaya ne olur? Tuhaflaşacağı kesin. Rüyaları başıboş kalanlar ya da rüyalarında kalanlar ya da rüyasız kalanlar... 
Lord olarak gittiği dünyadan çırılçıplak döner Sandman. Gücünün elinden alınmasıyla neredeyse tükenmiş, ama bunu ona yapanlara da fena halde bilenmiş bir şekilde... Yakut, kese ve miğfer, Sandman’in kitap boyunca elde etmeye çalıştığı üç aletidir. Gücünü muhafaza etmek, onu istediğinde kullanmak ve daha fazlasına sahip olmak için kendi parçalarından yarattığı aletlerdir bunlar. Bunları almak için cehenneme girmek zorunda kalsa bile peşine düşecektir.
 
'Umut dünyayı yener'
 
Bir düş lordunun cehennemden çıkabilmek için en büyük silahı ne olabilir? Umut elbette. “Cehennemde bir umut” adlı öyküsünde Sandman, miğferini almak için söz düellosuna girdiği cehennem zebanisini böyle yener. “Yaşamın zıttıyım ben, kıyamet canavarıyım her şeyin sonundaki karanlığım, kâinatların tanrıların dünyaların... her şeyin sonu” diyen zebaniye, “Umudum ben” cevabı veren Sandman'in üzerine söz söylemek mümkün mü? Ve miğferi kazansa da onu cehennemden çıkmak için gücü olmadığına ikna etmeye çalışan Lucifer’e ve zebanilere efsane bir soru sorar: “Ne gücü kalırdı cehennemin buraya hapsolanlar cenneti düşleyemese.”
Sandman, zaafları olan ve bunları zaman zaman okurunun gözü önünde çözümleyen bir karakterdir. Neil Gaiman’ın sonradan yaratacağı yüzlerce kahraman ve antikahraman gibi iyi hissettiren; her şeye rağmen umudun dünyayı yenebileceği fikrini taşımasıdır. 
Gaiman tanrılarla oynamayı sever. Sandman’in hemen arkasından 1990 yılında Terry Pratchett ile birlikte yazdığı "Kıyamet Gösterisi"nde de cennet ve cehennemin meleklerini ete kemiğe büründürüp dünyaya düşürmüştü. Ve hatta yıllar sonra 2001’de "Amerikan Tanrıları"nda mitolojilerden yola çıkıp günümüz şartlarının başındaki tanrılar, yine onun kaleminin eseriydi. Çünkü tanrılara insana mahsus zaaflar verip bunun sonucunda olacaklardan müthiş bir dünya yaratmak tam Gaiman tarzı. 
 
Bol ödüllü
 
"Sandman" edebiyat dünyasının en çok ödül almış çizgi romanı olma özelliğinden daha fazlasını taşıyor. Özellikle konumuz olan serinin ilk cildi “Prelüdler ve Noktürnler”in başrolünü üstlenen Morpheus ile birlikte Neil Gaiman’ın kaleminin de geçirdiği evrimi sayfa sayfa takip etmemizi sağlıyor. Ve sanırım bu kısım benim gibi Gaiman düşkünleri için son hikaye “Kanatlarının Sesi” tam bir zafer. Mükemmel bir son vuruş. Muhtemelen Neil Gaiman’ın yazdığı son sözde de haklılığınızı fark edip kendinizi tebrik edeceksiniz. Zira Gaiman “Kanatlarının Sesi”ni ; “Seride sahiden bana ait olduğunu hissettiğim ilk hikaye” diye tanımlayarak ekliyor: “Kendi sesimi bu hikayeyle birlikte bulmaya başladığımı yazarken de biliyordum.” İşte bahsetmeye çalıştığım şey bu. Fantazya dünyasının aşkını kazanmış bir yazarın kendini bulduğu ilk satırları fark ettiği ana tanık olmak gibi bir his... İlk serinin 1988’de basıldığını düşünürsek bir nevi zaman makinesi mutluluğu! 
 
Dünyaya pabucunu ters giydirir
 
Sandman, İskandinav kökenli bir inanışı temsil eder. Çocuk kitaplarında ve masallarında sıklıkla yer bulan kahraman, geceleri çocuklar uyuduktan sonra gözlerine serptiği sihirli sarı tozla onların rüyaya dalmasını sağlar. Çocuk kitaplarından çizgi romanlara uzanan Sandman, çizgi roman yayıncısı DC’nin de karakterlerinden biri haline gelir. Bu hikayedeyse editörü Karen Berger’in de ondan istediği gibi bir Sandman yaratmış Gaiman: Daha önce kimsenin ama kimsenin görmediği bir karakter.  
O hikaye anlatmayı seven ve her zaman dünyaya hepimizden farklı bir noktadaymışçasına baktığını hissettiren bir yazar. Kurduğu dünyanın iliği kemiği öylesine gerçektir ki gerçek dünyaya pabucunu ters giydirir. O kadar rüyadır ki kendi gördüklerinizin rüya olduğundan şüphe edersiniz. İyi bir anlatıcının ne kadar iyi anlattığını açıklamak kadar zor bir şey daha yok gibi geliyor bazen.  O yüzden ben susuyorum, sizi Neil Gaiman’ın rüyalarına ve gündüz düşlerine davet ederek...