Milliyet Sanat
Ekim 2016

Kalemkâr

Aşkın kitap haliSelahattin Nehir yeni romanı "Kalemkâr"da kurgu içinde kurgu anlatırken kitabını iki ayrı bölüme ayırıyor ve iki bölümde de karakterleri bir aşkın etrafında topluyor.
Selahattin Nehir
Editura Yayınları
Fiyatı: 12 TL
Roman
 
Buket Öktülmüş
 
Selahattin Çıplak, "İstanbul Yalnızları" ismini taşıyan bir önceki kitabında Nehir soyadını kullanmış ve bunu, kızının adını eserlerine taşımak için yaptığını anlatmıştı. "İstanbul Yalnızları" yazarın üçüncü kitabı olmasına rağmen, bir ilk eser muamelesi görmüş, fakat bunun pek de üstünde durulmamıştı. Yazar yeni romanı "Kalemkar"da, “Her kelimenin içimizde bir sahibi vardır” diyen anlatıcıyı öne çıkaran yazar, anlam yüklediği ve “Bu iki harfli sonsuzluk senin kelimen, içimdeki sahibi sensin,” diyerek bir “Ah!” çekiyor. Bu "Ah!", kitabın ilk bölümünün adını oluşturuyor aynı zamanda.  
 
Aslında bir ünlem olan “Ah”, kullanıldığı yere ve sesin tonuna göre manevi bir acı, ağrı, pişmanlık, esef, acıma özlem, yanıp yakılma, ümitsizlik, beğenme ve hayranlık gibi duyguları ifade ediyor. İlk Bölüm, “Ah”a atfedilen bütün bu duyguları ve daha fazlasını içeriyor. İkinci bölüm "Renkler" başlığını taşıyor. "Kalemkâr", kitap içinde iki kitap barındırıyor: İlk kitabın anlatıcısı Akın, ikincisi de Eda isimli karakterler. İlk kitap kaleme dair, ikincisi renklere… 
 
Farklı bölümlerin karakterleri
Eski Yunancada kalamos, hem kamış hem kamıştan yapılma kalem demekmiş. Latince’ye calamus adıyla geçmiş, Arapça’da ise qalem adıyla benimsenmiş. Bize Arapça’dan geçmiş... Bir de kalemkâr var: Arapça kalem ile Farsça kâr (yapan, eden) ekinin birleşmesiyle oluşturulan. Tülbent gibi ince kumaşlar üzerine desen veya resim yapan kişi (yazmacı); duvar, tonoz, kubbe gibi düz veya eğri yüzeyler üzerine desen veya motifler çizen nakkaş ve metal nesnelerin üzerini çelik kalemle çizerek kazıyan sanatçıyı ifade eden iki sıfatın birleşmesinden doğmuş… 
 
Yazı yazmak, okumak, seslenmek… Hepsi farklı anlamları işaret etse de tümü Akın’ın anlatısında, yani ilk bölümde birleşiyor. Bu da tek bir ırmağa dökülen akarsuların, ırmağın suyunu gürleştirmesi misali anlatıyı güçlü kılıyor. Yazmak, okumak, seslenmek birlikte akıyor. Şiddetli bir akışla hem de.  Farklı bölümlerin karakterleri olsa da Akın ve Eda imkânsız bir aşkı yaşıyorlar önce… Ona tutunuyorlar  ve bırakmıyorlar. Bu aşkın yanı sıra işleyen yakıcı tutku, zaman içinde kopmaz bir bağ oluşturuyor aralarında. İmkansızı imkana çeviren bir bağ… Akın’ın anlatısında bu öne çıkıyor. Daha tutkulu, daha şiirsel ve daha umutsuz bir tarzı var. Eda’nın anlatısı ise renkli, ışıklı, umut yüklü… Roman tadında.
 
Kısa isimler
 
Kitapta neredeyse hiç isim kullanılmamış. İlk kitabın son sayfasında telaffuz ediliyor Eda ve Akın isimleri. İkinci bölümde Eda ve Akın’ın yanı sıra Cem, İdil ve İris var. Adlar tek ya da iki heceli ve kısa. Kitap aşk, tutku, özlem, melankoli, aile bağları gibi ana temaların yanı sıra kısa kısa anlatılarla ana metinlere yedirilen mitoloji, sanat (edebiyat, şiir, müzik, resim) ve belleğin işleyişi gibi yan temalara da sahip. Günümüz toplumunda belirleyici öneme sahip sosyal medyanın yanı sıra iletişimin yeni biçimlerinin tekrardan tanımlanır kıldığı ikili ilişkilerin anlamı da sorgulanıyor kitapta. Eserin kapsama alanına uzaklık ve yakınlık kavramlarının da dahil edildiğini eklemeden geçmeyelim.