Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Herkesi hayallere daldıracak bir rehber
Aralık 2017

Herkesi hayallere daldıracak bir rehber

“Benim İstanbul’um”da çocukların kentin doğa, tarih, mimari yapı, efsane, sanat, spor, damak tadı, müze ve çarşıları ile tanışması; dikkat becerilerini arttırmaya yönelik etkinliklerle problem çözme, görsel algı ve düşünme becerilerini geliştirmesi amaçlanıyor.

ASUDE YAĞMUR

 

Bundan birkaç yıl önce, ilk gençlik kitapları yazarlarının en büyük şikayeti Türkçe yazında gençleri okumaya hazırlayacak çocuk kitaplığı­nın olmamasıydı. Kitapçılarda çocuk kitapları bölümü bir rafı aşmaz, olanlar da içerik bakımından zayıflığı bir yana, bugün çok eleştirdiğimiz olgularla do­luydu. Son yıllarda çocuk kitaplıkları giderek zenginleşiyor ve çocukluğumda doyamadığımdan olsa gerek, kendimi mutlaka kitapçıların bu bölümlerini de yoklarken buluyorum. Şimdi de size bu kitaplığa yeni eklenen “Benim İstan­bul’um” dan söz etmek istiyorum.

Yasemin Gülcü ve Yurdanur Ay Pa­şa’nın yazıp Betül Ünlü’nün resimledi­ği “Benim İstanbul”um Hayykitap’tan çıkan bir İstanbul rehber ve etkinlik kitabı. İstanbul hakkında bir çocuğun bilmesi gereken belki de her şey dü­şünülmüş ve renkli resimlerle, yer yer oyunlarla oldukça eğlenceli bir şekilde sunulmuş. Kitabı okurken çocuğunuzla birlikte İstanbul labirentlerinde kaybol­mak istemeniz işten bile değil. Zaten her iyi çocuk kitabı biraz da büyüklere hitap edebiliyor olmalı, değil mi?

İstanbul ile bağ kurmak

Farkında değiliz ama İstanbul’da ya­şadığımız, İstanbul’un yaşayan tanıkları olduğumuz için çok şanslıyız. Kıymetini ne kadar bildiğimiz şüpheli ama biz İs­tanbul’u ne kadar iyi bilirsek, ne kadar bilinçli gezersek o kadar bağ kuracak ve onu korumak isteyeceğiz. Ağacı yaşken eğsek, bu bağı kurdurmaya çocuklardan başlasak akıllıca olur değil mi?

Kitap “İstanbul’a nasıl ulaşılır?” bö­lümüyle başlıyor ve eğlenceli resimlerle şehir dışından İstanbul’a gelme yöntem­leri sıralanıyor. Devamında şehrin ba­sitçe yüzyıllar süren tarihi özetleniyor; İstanbul’da hüküm süren, İstanbul’un başkentlik yaptığı imparatorluklar sı­ralanıyor. “Bir şehrin kaç ismi olur?” başlığı özellikle gülümsetiyor. Dünya­nın aynı anda iki farklı kıtada parçası olan tek şehri İstanbul’da kıta arası geçiş yöntemleri de sıralanıyor. Her gün işi/ okulu sebebiyle kıta değiştirenlerden, hâlâ bunu heyecanla yapanlardanım. Umarım tüm ebeveynler her kıta değiş­tirdiğinde çocuklarına bunun ne kadar özel bir durum olduğunu hissettirir ya da daha da iyisi bu kitabı okuyan tüm çocuklar bunu kendiliğinden fark eder. İstanbul Boğazı hakkında verilen bilgi­lerden sonra kitap adalar, İstanbul’a at­fedilen ‘yeditepe’ adı hakkında bilgilerle devam ediyor. Sonrasında ise karşımıza birkaç oyundan oluşan sayfalar çıkıyor. Labirentten geçerek İstanbul’a ulaşma­ca, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden geçen araçları boyama, İstanbul şehir manzarası yapbozunu tamamlama gibi sizin de kendinizi çözmekten alıkoya­mayacağınız çeşitli bilmeceler var bu sayfalarda.

Belki biz yetişkinler İstanbul’un sa­yıca az parklarından şikayetçiyiz ve ço­cuklarımıza yeşil bir İstanbul bırakma konusunda başarısız olduk, ama İstan­bul’un mevcut yeşil alanlarını ne kadar biliyoruz, doğasına ne kadar hakimiz? Yetişkinleri bilmem ama “Benim İstan­bul’um” yeşil İstanbul hakkında birçok şey anlatıyor. İstanbul’un ağaçları, doğal yaşam sakinleri, İstanbul’la özdeşleşmiş çiçekleri bir bir sıralanıyor. Ve tabii ki tüm bunlarla ilgili birkaç oyun oynama­dan da bölüm bitmiyor.

Kentin tarih katmanları

Okuması gerçekten çok zevkli bir diğer bölüm de “İstanbul’un Tarih Kat­manları”. Bu bölümde arkeolojinin ta­nımından tutun Osman Hamdi Bey’e, İstanbul’un katman katman geçmişi, yine birçok bilgiyle, çok eğlenceli bir bi­çimde aktarılmış. Tarih öncesi dönem­den başlayarak Bizans, Roma İmprator­luğu, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin şehir üzerindeki yerle­şimleri, bıraktıkları izler, tarihî kalıntı­lar ve binalar basitçe aktarılarak çocuk­lara genel bir fikir vermek hedeflenmiş.

Son olarak tabii ki günümüz İstan­bul’u anlatılmış, metropolde yaşamanın zorluklarına, kalabalık şehirlerde kar­şılaşılan problemlere değinilmiş. Tüm bunlarla ilgili oyunlar, bulmacalar ekle­meyi de ihmal etmemiş kitabın yazarla­rı. Kitabın önemli bir başka bölümü de tabii ki tarihî yarımada ve bulundurduğu eserler. Konuya oldukça geniş yer ay­rılmış “Benim İstanbul’um”da. Zama­nında sıfır noktası kabul edilen Milyon Taşı’nın anlatıldığı sayfalar ve oyunları ise kitabın gerçekten dikkat çeken kı­sımları. Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, bu sarayın saat kulesi, Sultanah­met Camii, Ayasofya Müzesi, Yerebatan Sarnıcı, Kapalı Çarşı ve diğer çarşılar da detaylı olarak ilginç noktalarıyla çocuk­ların anlayabileceği şekilde sıralanmış ve oyunlaştırılmış.

Gezerken yaşamak

İstanbul’un sokak lezzetlerinin de at­lanmamış olması kitabın bir diğer önem­li detayı. Bir şehri yemek kültüründen bağımsız olarak anlamaya çalışmak ne kadar da nafile bir çaba olurdu... Bir ço­cuğu Osmanlı macunu yedirmeden Sul­tanahmet Meydanı’nda gezdirmenin ne eğlencesi olabilirdi ki?

İstanbul hakkında yazmış yazarlara, şairlere ve kaleme aldıklarına değinme­den de bir İstanbul rehberi hazırlamak olanaksız olsa gerek. Yahya Kemal’in muazzam şiiri “Aziz İstanbul”u şöyle bir dillendirmeden İstanbul gezilebilir mi hiç?

Bir çocuk kitabının başarısı genelde şu kıstaslar üzerinden değerlendirilir:

1. Çocuğu hayallere daldırabilmesi.

2. Ebeveynde de okuma isteği uyan­dırması.

Bu yazıyı yazmak üzere kitabı okuyan bir yetişkin olarak ben hayallere daldım, ilk fırsatta genç bir arkadaşım üzerinde de denemeyi planlıyorum.