Deştikçe çıkan hakikat
DEFNE ÇAVUŞOĞLU
İskender Pala’nın Hz. İbrahim ve onun evrensel mesajının aslına ulaşmak teması üzerinde kaleme aldığı yeni kitabı “Abum Rabum”; bir yandan cinayetler, uluslararası istihbarat örgütleri, Roma, Kudüs, İstanbul gibi dini merkezler; New York, Tokyo benzeri şehirleri birbirinin içine geçiyor. Tokyo’da bir üniversite işlenen cinayetle başlayan roman, adım adım neredeyse dünyanın bütün güç ve iktidar alanlarına yayılıyor.
Zara adındaki ajan, bir parçası İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde bulunan Sümer tabletini ele geçirip oradan Nemrut’a ulaşmaya, Hz. İbrahim’in temiz kalpliliği, dosdoğru olmayı, sabretmeyi, diline sahip olmayı, hoşgörünün yanında merhametli davranmayı emreden evrensel mesajının bulunduğu asıl metne ulaşmak istiyor. Bu sırada kendisinin de Vatikan adına çalıştığını öğrendiğimiz Harput Ağa isminde bir müze görevlisi tarafından takip ediliyor. Türk polisinin Zara’nın kaçırmaya çalıştığı suretten haberdar olup onu tutuklaması üzerine CIA, MOSSAD ve MİT devreye giriyor ve böylelikle de işin rengi beklenmeyen bir boyut kazanıyor.
Arkeolojik bilgiler
İskender Pala’nın romanında, Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i kurban etmesinden Nemrut tarafından ateşe atılmasına değin pek çok dinî ve tarihî hadise de devreye giriyor. Burada önemli olan, İslam’ın bugünkü dünyada algılanış şekli karşısında, daha derinde yatan ilahiyat ayrışmaları ve tartışmalarının hangi sebeplerden yeşerip geldiğinin irdeleniyor olması. İskender Pala derin ilahiyat ve dinler tarihi bilgisinin yanında arkeoloji bilgisi de gerektiren konularda, karakterlerini devreye sokmuş. Hira Dağı çocuklarının Olimpos karşısına hangi oyunlar ve komplolarla dahil edildiğini de romanında mercek altına alıyor.
Hem tarih hem teknoloji
Kültürel mekanlara, eski şehirlere dalışlar yapmak, İskender Pala romancılığının karakteristik yönlerinden biri. “Abum Rabum”da da yazar Bağdat, Urfa, Şam, Kudüs, Adıyaman ve İstanbul gibi mekanlarda kahramanlarını dolaştırıyor ve onlara giydirdiği gerçek rollerle bir bakıma bu şehirlerin hafızasının ve geçmiş birikiminin tanınmasını amaçlıyor. “Abum Rabum”da dünyanın önde gelen turizm merkezlerinden birisi sayılan Nemrut Dağı’nın dibine inerken, daha derin geçmişine romancı muhayyilesini de katarak okurlarına sürprizler hazırlıyor.
İskender Pala, aktüel olandan hareket ederek sebeplere, kutsal kitaplara, yıldız ilmine, arkeolojiye yaslanıyor ve kitap için özel çizilmiş desenlerle de okuru takip edilebilir yolculuklara çıkarıyor. Bütün kahramanların kenetlendikleri hedefe sonuna kadar inandığı, hemen hepsinin casusluk eğitimine kadar her tür bilgiyle donandığı bir dünyada geçiyor “Abum Rabum”. Yeri geldiğinde işkence, ölümüne çatışma, hile, yalan, kimlik değiştirme devreye giriyor ve teknolojinin kullanımı ihmal edilmiyor.
“Abum Rabum”un bir roman olarak çarpıcı yanlarından biri de tıpkı mekanlar gibi insanın içinden de asıl saklı olanın ne olduğunun ancak deşildikçe çıkarılabileceğinin ustaca sergilemesi.