Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Deştikçe çıkan hakikat
Aralık 2017

Deştikçe çıkan hakikat

Pala’nın kitabı yalnızca Roma, Kudüs ve İstanbul ekseninde bir casusluk romanı değil; Mezopotamya’nın tarihini de irdeleyen bir roman.

DEFNE ÇAVUŞOĞLU

 

İskender Pala’nın Hz. İbrahim ve onun evrensel mesajının aslına ulaşmak teması üzerinde kaleme aldığı yeni kitabı “Abum Rabum”; bir yandan cinayetler, uluslararası istih­barat örgütleri, Roma, Kudüs, İstan­bul gibi dini merkezler; New York, Tokyo benzeri şehirleri birbirinin içi­ne geçiyor. Tokyo’da bir üniversite iş­lenen cinayetle başlayan roman, adım adım neredeyse dünyanın bütün güç ve iktidar alanlarına yayılıyor.

Zara adındaki ajan, bir parçası İs­tanbul Arkeoloji Müze­si’nde bulunan Sümer tabletini ele geçirip ora­dan Nemrut’a ulaşma­ya, Hz. İbrahim’in temiz kalpliliği, dosdoğru ol­mayı, sabretmeyi, diline sahip olmayı, hoşgörünün yanında merhametli dav­ranmayı emreden evren­sel mesajının bulunduğu asıl metne ulaşmak isti­yor. Bu sırada kendisinin de Vatikan adına çalıştığını öğrendiği­miz Harput Ağa isminde bir müze gö­revlisi tarafından takip ediliyor. Türk polisinin Zara’nın kaçırmaya çalıştığı suretten haberdar olup onu tutuklama­sı üzerine CIA, MOSSAD ve MİT dev­reye giriyor ve böylelikle de işin rengi beklenmeyen bir boyut kazanıyor.

Arkeolojik bilgiler

İskender Pala’nın romanında, Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i kurban et­mesinden Nemrut tarafından ateşe atılmasına değin pek çok dinî ve ta­rihî hadise de devreye giriyor. Burada önemli olan, İslam’ın bugünkü dün­yada algılanış şekli karşısında, daha derinde yatan ilahiyat ayrışmaları ve tartışmalarının hangi sebeplerden yeşerip geldiğinin irdeleniyor olması. İskender Pala derin ilahiyat ve dinler tarihi bilgisinin yanında arkeoloji bil­gisi de gerektiren konularda, karak­terlerini devreye sokmuş. Hira Dağı çocuklarının Olimpos karşısına hangi oyunlar ve komplolarla dahil edildiği­ni de romanında mercek altına alıyor.

Hem tarih hem teknoloji

Kültürel mekanlara, eski şehirle­re dalışlar yapmak, İskender Pala ro­mancılığının karakteristik yönlerin­den biri. “Abum Rabum”da da yazar Bağdat, Urfa, Şam, Kudüs, Adıyaman ve İstanbul gibi mekanlar­da kahramanlarını dolaş­tırıyor ve onlara giydirdiği gerçek rollerle bir bakıma bu şehirlerin hafızasının ve geçmiş birikiminin tanın­masını amaçlıyor. “Abum Rabum”da dünyanın önde gelen turizm merkezlerin­den birisi sayılan Nemrut Dağı’nın dibine inerken, daha derin geçmişine ro­mancı muhayyilesini de ka­tarak okurlarına sürprizler hazırlıyor.

İskender Pala, aktüel olandan hare­ket ederek sebeplere, kutsal kitaplara, yıldız ilmine, arkeolojiye yaslanıyor ve kitap için özel çizilmiş desenlerle de okuru takip edilebilir yolculuklara çıkarıyor. Bütün kahramanların kenet­lendikleri hedefe sonuna kadar inandı­ğı, hemen hepsinin casusluk eğitimine kadar her tür bilgiyle donandığı bir dünyada geçiyor “Abum Rabum”. Yeri geldiğinde işkence, ölümüne çatışma, hile, yalan, kimlik değiştirme devreye giriyor ve teknolojinin kullanımı ihmal edilmiyor.

“Abum Rabum”un bir roman ola­rak çarpıcı yanlarından biri de tıpkı mekanlar gibi insanın içinden de asıl saklı olanın ne olduğunun ancak deşil­dikçe çıkarılabileceğinin ustaca sergi­lemesi.