Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Benim de Yahudi arkadaşlarım var
Temmuz 2018

Benim de Yahudi arkadaşlarım var

Kısık sesle anılan Yahudiler’in günlük hikayelerini Margulies’in son kitabında buluyoruz. Aslında aynı havayı soluduğumuzu bir kez daha hatırlıyoruz...
BURAK KILIÇ 
 
Azınlıklar meselesini çözülmez bir kördüğüme dönüştüren belki de birbirimizi tanımayışlarımızdı. Birbirimizin alt kültürleri için yerleştirilen kanaatlere ve mitlere öyle sorgusuzca ikna oluyoruz ki ne bir başkasının acısına ortak olabiliyoruz ne de
kendimizi anlatabiliyoruz. Çoğumuz memleket konularına getirdiğimiz büyük yorumlarda kendi fanusumuza hapsettiğimiz hayatları referans alırız. Alevi, Alevi’yi; Sünni, Sünni’yi tanır. Uzaktan yorum getirir.
 
Şanslı olanların ise Ermeni ve Yahudi arkadaşları da olur. Artık klişeleşen “Benim de ... arkadaşlarım var” kalıbınaiçerden bir gözle bakan Roni Margulies, ailesinin yaşantısını kaleme aldığı kitabı “Ailem ve Diğer Yahudiler”de satır aralarına, “Siz bizi bilmezsiniz” öğretisini iliştiriyor. Doğru da söylüyor. Biz azınlıkları ne bilmek ne öğrenmek istiyoruz. Çünkü her şey bizim dünyamızdaki kadar!
 
Her savaşın başrolü
 
Fotoğraflarla ve aile bireyleriyle tanışarak başlıyoruz kitaba. Bir Yahudi’nin evine konuk oluyoruz. Margulies, ailesinin ve cemaatinin hikayelerinden bahsederken duvarda asılı siyah-beyaz resimlerin arkalarına bakıp nasıl yaşadıklarına ve zorluklara karşın nasıl böylesi güzel fotoğraflar çektirebildiklerine hayret ediyoruz. Anlatmaya devam ediyor Margulies.
 
İki dünürün bin kilometreler sonra buluştukları İstanbul’u, güzel İzmir’i, korkunç Auschwitz günlerini anlatıyor. Hemen her Musevi ailede bir yakınının yolundan geçtiği, Polonya ve Almanya kamplarının filmlerden ibaret olmadığını; etkisinin, atom bombası gibi yıllarca sürdüğünü aktarıyor kitap ve ekliyor: Bahsettiklerimiz rakam değil insan.
 
Musevilerin ciğerini daraltan 20. YY.’a dair notlar düşerek ilerleyen kitapta Margulies, insan hikayeleriyle dönemin koşul ve ortamını resmediyor. Özellikle çocukluğunun geçtiği ‘60’lar İstanbul’una ait yemyeşil anekdotlar barındıran “Ailem ve Diğer Yahudiler” de cemiyete dair kuvvetli özeleştirilere de rastlıyoruz. Sayısal anlamda hemen her coğrafyada azınlık statüsünde olan ve güvercin tedirginliğini varlığına hapseden Yahudilerin kendi içlerinde de sınıflar oluşturmasına dair hikayeler paylaşıyor
yazar. Ayrılığa itilen çiftleri, ayrımcılığa uğrayan eş dostu hasretle yazmış Margulies.
 
Sen, ben, başkaları “Ailem ve Diğer Yahudiler” için Margulies’in sakinlik eseri diyebiliriz. Yılların getirdiği olgunluk ve sakinlikle, olayların ele alınışındaki yıllanmışlığı sezebiliyoruz. Uzaktan ve öyküleştirilerek yaratılan atmosferde, anlatıcının sükûneti sayfaların geçişini samyeline çeviriyor. “Kardeş ya da et tırnak olmasak da olur” diyor aslında Margulies ve “Birbirimizin içini bilsek, aynılığımızı görsek kâfi” derken anlatımının temeline ailesini alması empatiyi kuvvetlendiriyor.
 
Hısım akraba aynı. Zengin fakir aynı. Düğün bayram, cenaze aynı. İnsan aynı. Ölü aynı. Haslet sandıklarımızın aslında bize
verilmiş roller olduğunu vurgulayan Margulies’in kitabında isimler hariç sen, ben, başkaları hep aynı...
 
 
Etiketler: Margulies