Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » 120 yıl sonra sansürsüz
Ekim 2014
120 yıl sonra sansürsüz
Oscar Wilde'ın "Dorian Gray'in Portresi", yayımlandıktan 120 yıl sonra ilk kez, Nicholas Frankel’in editörlüğünde 'sansürsüz metin' olarak açıklamalarıyla birlikte Türkçede.
ESİN KURAL
“Ölümünden beş yıl önce Wilde, Britanya’nın en renkli ve ünlü kişilerinden biriyken, neredeyse bir gecede rezil bir suçluya dönüşmüştü. 1900 yılında, Paris’te köhne bir otel odasında kırk altı yaşında menenjitten öldüğü zaman, üç yıldır Fransa’da sürgünde yaşamaktaydı; ruhça ve bedence çökmüş, iflas bayrağını çekmiş bir insandı, saygın İngiliz sosyetesinden dışlanmıştı.
Oysa 1895’te tutuklandığı zaman, Britanya’nın önemli bir oyun yazarı, önemli zekâlarından biriydi, Londra’nın Batı Yakası’nda, aydın çevrelerde, İngiltere’nin yönetici sınıf üyelerinin kır ve şehir evlerinde ağırlanıyordu(...) Ünlü bir oyun yazarı ve romancı olarak tanınmadan önce, 'estetikçilik'in ya da 'sanat için sanat' tutkusunun en başta gelen sözcüsüydü. (...) İngiltere’nin Reading Cezaevi’nden çıktıktan üç yıl sonra ölümü, bir onyılın sonuna denk gelmişti. ‘Sarı Renkli Doksanlar’, ‘Dorian Çağı’ olarak adlandırılan bu onyıl, bir yazar ve düşünür olarak önemli başarılarının yanı sıra, irikıyım kişiliği ve hayatı dolayısıyla da daha çok Wilde’la ilişkilendirilmişti, daha başka biriyle değil.”
Everest Yayınları'nın Ülker İnce çevirisiyle yayımladığı "Dorian Gray’in Portresi", kitabın sansürsüz baskısını, açıklamalı notlar eşliğinde, kılı kırk yararak yayına hazırlayan editörü Nicholas Frankel’in önsözünden bu sözlerle başlıyor. Ve "Dorian Gray’in Portresi"nin yayımlanma öyküsünü, sonrasında olanları şu sözlerle anlatıyor:
“Dorian Gray’in Portresi 1890 yılında İngiltere ve Birleşik Amerika’da eşzamanlı olarak, Lippincott’s Monthly dergisinin temmuz sayısında yayımlandı, yani Wilde’ın hapse girmesiyle sonuçlanan ve büyük heyecan yaratan duruşmalardan beş yıl önce (...) Wilde hemen kolları sıvayıp kitap halindeki baskısı için romanı gözden geçirdi, genişletti, roman Ward, Lock&Co. tarafından 1891’de yayımlandı."
Baskıcı çağın değişimi
"Dorian Gray'in Portesi" Lippincott’s Monthly Magazine’de yayımlandığında Wilde'ın zaten ünlü olduğunu yazan Frankel şöyle devam ediyor satırlarına: "(...), geniş kitlelerce iyi tanınan biriydi. Ama Dorian Gray’in Portresi, hem beğenenlerin hem de eleştirenlerin gözünde onun putlaşmasına yol açtı; ne var ki daha sonra, mahkemede aleyhinde bir kanıt olarak kullanıldığı zaman da gözden düşmesinde etkili olacaktı. Roman, Victoria Çağı insanlarının, içinde yaşadıkları dünyayı, özellikle cinsellik ve erkeklikle ilgili olarak, algılama ve anlama biçimlerinin değişmesine yol açtı. Baskıcı ‘Victoria Çağı’nın sona erdiğini müjdelerken (...), yayımlanışından sonra 'Victoria Çağı edebiyatının yüzü de değişti’”.
Roman yayımlanır yayımlanmaz tartışmalara yol açmıştı. Elbette Amerika ve İngiltere’de değerini ortaya koyan duyarlı tanıtma yazıları çıkmamış değildi ama İngiliz basınında çıkan yazıların büyük bir bölümünde apaçık düşmanca bir tavır göze çarpıyor, roman 'bayağı', 'pis', 'zehirli', 'utanmazca' ve 'düzmece' olmakla suçlanıyordu. 1890 Ağustos’unda Wilde, romanının Lippincott’s’ta yayımlanışının üzerinden geçen iki ay içinde, böyle 216 saldırıya uğradığını iddia etmişti.
Gelgelelim birkaç akademisyen dışında artık kimselerin bilmediği romanın ilk versiyonu yayımlanan metinden de gözüpekti... İşte elimizdeki kitap bu metinden oluşuyor. Yayımlanışından 120 yıl sonra.
Yoldan çıkan Dorian
Yüksek tabaka mensubu, olağanüstü güzellikteki bir genç adamın, güzelliğinin ona verdiği güçle yoldan çıkıp zaman içinde yozlaşmasını anlatan "Dorian Gray’in Portresi", gotik romandan, "Narcissus" gibi mitlerden "Tılsımlı Deri" (Balzac), "Tersine" (Huysmans), "Faust" gibi kimi başyapıtlardan izler taşır. Dorian’ın yoldan çıkmasında etkili olan figür, zeki, dilbaz, sinik Lord Henry; bir yerde Dorian için Mefistofeles rolünü oynar (sansürsüz metni boyunca bu etkilenme ve kaynakları editör yan notlarla açıklar.) Romanın bir diğer önemli kişisi Ressam Hallward, ilk görüşte âşık olduğu Dorian’ın portresini yapmaya yeltenir. Dorian’a duyduğu aşkla olağanüstü bir portreye dönüşen bu tabloya sonunda Dorian sahip olur. Ne ki, portre zaman içinde Dorian’ın ruhunun aynası olacak, onun ahlaki çöküşünü yansıtacak, belki de bir yerde, onu yok edecektir.
Gelgelelim hem yazarı ile yarattığı ölümsüz karakteri, hem de ikisinin kaderleri arasındaki benzerlikler kaçınılmaz olarak ilgi çekicidir. “'Dorian Gray’in Portresi' ile Wilde’ın kendi hayatındaki ilişkiler arasındaki devamlılıkları saptamak, romanın Wilde’ın hayatının bir alegorisi olarak görülmesi gerektiğini söylemek anlamına gelmez,” diye yazıyor Frankel ve şöyle devam ediyor: “Ayrıca romancıların kendi kişisel hayatlarında yaşadıkları deneyim ve ilişkilere dayanarak romanlarını yazdıklarının söylenmesi, eleştiri yazılarında çok rastlanan bir klişedir. “
Yine de romanda Wilde’ın özyaşam öyküsüne ait öğelerin bulunmadığı söylenemez, bir keresinde Wilde o romanda "Benden çok şey var," demişti: "Ben kendimin Basil Hallward olduğumu sanıyorum, herkes Lord Henry’yi ben sanıyor, Dorian benim olmak istediğim kişidir - belki başka çağlarda."
Wilde’ın bu sözlerine bakılırsa Hallward, genç modeline karşı duyduğu yasak aşkı nasıl "Dorian Gray Portresi"nde şifrelemişse, Wilde’ın yazdığı roman da onun kendi 'sır'rını somutlaştıran bir sanat yapıtıdır. Wilde’ın o 'başka çağlarda' sözü -ve Dorian’ın adı- bize erkekler arası aşkın Eski Yunan Dönemi’nde hoş görüldüğünü, açıkça bilindiğini ama Wilde’ın kendisinin yaşadığı dönemde, tam tersine, 'sert ve çirkin bir Püritanizmin... tuhaf bir şekilde... yeniden dirildi'ğini hatırlatıyor.
Bu hoşgörüsüzlük 1895 ilkbaharında son sınırına vardı, Wilde ününün doruğuna eriştiği bir zamanda tutuklanacak, 'uygunsuz ilişki' suçu işlemekten iki yıl hapis ve ağır hapis cezasına çarptırılacaktı.
Viktorya döneminin sonunu ilan eden, sonrasında meydana gelen olaylar, skandallar ve davalar nedeniyle edebiyata bambaşka bir gözle bakılmasına neden olan, çığır açıcı cüretkâr roman "Dorian Gray’in Portresi"nin, -bugünün deyişiyle- hem 'perde arkasını' okumak hem de edebi ve yaşamöyküsel referanslarına vakıf olmak edebiyatseverler için bir şölen tadında. Dahası, Wilde’ın sigara kutusundan dönemin ilk arabalarına, başyapıt tablolardan birbirinden güzel fotoğraflara, renkli ve siyah-beyaz görsellerle bezeli olması da cabası.