Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Sinema » Altın Ayı Ödüllü ilk Türk filmi “Susuz Yaz”

Altın Ayı Ödüllü ilk Türk filmi “Susuz Yaz”

Altın Ayı Ödüllü ilk Türk filmi “Susuz Yaz” 10 Kasım 2012 - 07:11 | Hülya Koçyiğit, Ulvi Doğan ve Erol Taş, "Susuz Yaz" filminde. Yön. Metin Erksan, 1963.
Necati Cumalı'nın 1962'de yazdığı aynı adlı hikayesinden Metin Erksan'ın uyarladığı film, su ve kadın üzerinde mülkiyet kurma çabalarını anlatıyorduNİL KURAL

"Susuz Yaz" Metin Erksan’ın başyapıtlarından biri olmasının yanı sıra gelmiş geçmiş en önemli Türk filmlerinden biri olarak kabul edilir. 1963 yapımı film bir sonraki yıl Berlin Film Festivali’nden büyük ödül Altın Ayı kazanır ve Türk sinemasına ilk büyük uluslararası ödülünü kazandırır. Ancak Erksan ve yapımcı Ulvi Doğan arasındaki sorunlar nedeniyle Erksan ödülünü almaya Berlin’e gitmez, hatta ödülün Türkiye’ye hiç gelmediği rivayet edilir.

Bahar (Hülya Koçyiğit), kayınbiraderi
Osman'ın (Erol Taş) baskısına maruz kalıyor.
"Susuz Yaz", yön. Metin Erksan, 1963.
Erksan filmin senaryosunu Necati Cumalı'nın 1962'de yazdığı aynı adlı hikayesinden uyarlar. Hikaye, su mülkiyeti üzerinedir. Buradan kadın üzerinde mülkiyet iddia etmeye uzanır. Erol Taş’ın canlandırdığı Osman, arazisinden çıkan suyu köyün kalanıyla paylaşmak istemez ve köylülerin tepkisini çeker. Bu arada Bahar’la (Hülya Koçyiğit) mutlu bir evlilik yapan erkek kardeşi Hasan (Ulvi Doğan) suyla ilgili bir kavganın sonucunda hapse girer. Osman, Bahar’a göz koyar.

Filmin diğer bir önemi Hülya Koçyiğit'in ilk sinema filmi olmasıdır. Filmin çekimleri Necati Cumalı'nın hikayesinin geçtiği yerde, İzmir'in Bademler köyünde 9 ayda yapılır. Ama film dönemin büyük belasına, sansür kuruluna takılır. Filmin başrol oyuncusu Ulvi Doğan ve Metin Erksan arasında da sürekli sorun çıkar. Doğan, filme başka bir oyuncuyla çekilen erotik sahneler ekleyerek, bu filmi yurtdışında gösterime sokar.

1964’de Berlin’deki Anthony Mann başkanlığındaki jüri, Altın Ayı ödülünü verme gerekçelerini, “Dünyanın en eski konularından birini, çok çarpıcı ve modern bir şekilde anlatması” diye açıklar. Bu yargının filmin üzerinden geçen 48 yıla rağmen geçerli olması, Erksan sinemasının gücünü kanıtlar.