Milliyet Sanat

Tonoz

Tonoz05 Ekim 2012 - 07:10
İngiltere’nin Dorset bölgesinde bulunan Sherborne Manastırı’nın 1490’da inşa edilen, başarılı mimarisinin yanı sıra işlemeleriyle de dikkat çeken yelpaze tonozu.


Tonoz: Tavan örtüsü olarak açıklanabilecek, bir kemerden ya da birçok kemerin bir araya gelmesiyle oluşan mimari öğe. Taş, tuğla ya da beton kalıpla oluşturulan tonoz, tek bir döneme ait olmayıp her dönemde, camiler, kiliseler, medreseler, manastırlar, hamamlar ve benzeri pek çok mimari yapıda kullanılmıştır.


Sivas Divriği Ulu Camii’den bir üst örtü görünüşü, 13.yüzyıl


Çok sayıda olan tonoz çeşitlerine beşik, çapraz, kaburgalı, kubbeli, yelpazeli vb. tonozları örnek verebiliriz.

Beşik tonoz: Tonozun en basit biçimidir. Varolduğu iddia edilen en eski beşik tonozlar Sümerliler tarafından, Nippur’daki bir zigguratın (Sümer tapınağı) altında yapılmıştır. Daha sonra varlıkları kanıtlanan ilk beşik tonozlar Eski Mısır'da, firavun II. Ramses’in (M.Ö. 14. yüzyıl) inşa ettirdiği, kalıntıları Teb şehrinde görülebilen ambarlardır. Daha sonra Ege ve Akdeniz uygarlıklarında da kullanılan beşik tonoz, tek eksenli bir yapıya sahiptir. İslam mimarisinde en çok kullanılan tonoz şeklidir.


Sasani İmparatorluğu’na başkentlik yapmış, Irak’ta bulunan Tizpon (Ctesiphon) şehrinde, 6. yüzyılda İmparator I. Hüsrev tarafından inşa ettirilen sarayın 37 metre yüksekliğindeki taht salonu, beşik tonozun en görkemli örneklerinden biridir.


Çapraz tonoz: İki beşik tonozun dik açıyla kesişmesinden oluşur. İlk olarak Romalılar’ın milattan sonraki ilk yıllarda deneyimlemeye başladığı çapraz tonoz, daha sonra birkaç yüzyıl gündemden düştükten sonra Avrupa’da 11. yüzyılın ortalarında, çapraz tonozları olanaklı kılan daha sağlam taş bina inşasını getiren Karolenj ve Romanesk üslup ile yeniden gözde olmuştur. Gotik üslupla birlikte çapraz tonozlar, ara eklemelerle daha karmaşık ve zarif bir yapıya sahip olan kaburgalı tonozlara dönüşmüştür.


Barselona’da bulunan birçok katedralden, kısaca şehrin adıyla anılan Kutsal Haç ve Aziz Eulalia (Barselona) Katedrali (13.-15. yüzyıl), çapraz tonozun çok net bir örneğine sahiptir.



























Fransa’nın Normandiya bölgesindeki Manche şehrinde bulunan Notre-Dame de Coutances katedrali (13. yüzyıl), hem çapraz (ön taraf) hem de kaburgalı (arka taraf) tonoz örnekleri taşımaktadır.


Kaburgalı tonoz: Genellikle beşik tonozlarda ve diğerlerinde destek kaburga sisteminin görülebildiği tonoz biçimidir. Daha karmaşık düzenli bu çeşitte, tonoz yüzeyi taş ya da tuğladan örülen kaburgalarla sağlamlaştırılır. Erken Gotik üslubun en önemli öğelerinden olan kaburgalı tonoz, çapraz tonoza göre daha fazla orantısal değişim sağlayan bir biçimdir.


Paris’in ünlü Notre-Dame katedrali (12.-14. yüzyıl), kaburgalı tonozun nispeten basit ama önemli bir kullanımını içerir.



İngiltere’nin Canterbury bölgesinde bulunan Salisbury Katedrali (13. yüzyıl), işlemeli kaburgalı tonozuyla Erken İngiliz Mimarisi’nin en önemli örneklerindendir.


Yelpaze tonoz: Kaburgalı tonozun kaburgalarının aynı yay üzerinde bulunduğu ve birbirinden eşit bir mesafede bulunarak yelpaze görüntüsü yarattığı bir biçimdir. Özellikle İngiltere ile özdeşleşen bu tonoz şeklinin en eski örneği 1351’de, Gloucester Katedrali’nde inşa edilmiştir.























Cambridge Üniversitesi’nin King’s College bölümünde yer alan şapel, 1512-1515 arasında inşa edilen, dünyanın en büyük yelpazeli tonozuna sahiptir.


Kubbeli tonoz: Kısaca “kubbe” de denilen kubbeli tonoz, kemerlerin bir araya gelmesiyle oluşturulur. En ilkel tonoz şekli olan kubbeli tonozun ilk kullanımına Cilalı Taş Devri’nde rastlanır. Bu devirden sonrasına gelişimin nasıl olduğu tam olarak belgelenememekle beraber, kubbe Roma ve Bizans döneminin en popüler tonoz şekli olmuştur. Kubbeli tonozun ilkel ve gelişmiş örneklerine rastlanabilmektedir.


Camiye dönüştürülen Ayasofya Kilisesi’nin (6.yüzyıl), ilk yapıldığı tarihten itibaren Bizans Dönemi’nde 3 kez restorasyondan geçen ünlü kubbesi.



Makedonya’nın Nerezi şehrinde bulunan Aziz Panteleimon Kilisesi (12. yüzyıl), 5 köşeli kubbe örneğine sahiptir.



Moskova’da bulunan Müjde Katedrali (15. yüzyıl), Slav Ortodoks kiliselerine özgü soğan şeklinde 9 kubbesiyle ünlüdür.


Tonozun geçmişten günümüze gelişim sürecine bakacak olursak, önce Mezopotamya ve Mısır’da sonra Romalılar’da ve Ortaçağ’da ise Roman mimarlığında önemli bir mimari öğe olarak kullanıldığını görürüz. Başlarda tek üniteli olan mimari mekân düzeni, zamanla birkaç üniteli hale gelmiştir. Bunun örneklerine İran’da Sasani mimarlığında rastlanır. Doğu’da bunlar olurken, Batı aynı aşamaya Roma çağında ulaşmıştır. Beşik tonoz hariç diğer tonozlar Hıristiyan mimarisinin buluşlarıdır. İslam mimarisinde daha çok yuvarlak ve yarım kubbeler ile beşik tonoz kullanılmıştır.
18. yüzyıl ortalarına kadar mimaride önemini koruyan tonoz, Sanayi Devrimi ile birlikte eski ününü kaybetmiştir. Yeni inşaat gereçleri ve tekniklerinin ortaya çıkmasıyla birlikte yapılarda çelik iskelet kullanılmaya başlanması, tonozun yerini düz, betonarme tavan örtüsünün almasına neden olmuştur.