Milliyet Sanat

Repoussoir

Repoussoir21 Haziran 2013 - 01:06 | "Rue de Paris, temps de pluie" (Paris sokağı, yağmurlu bir gün, 1877) , Gustave Caillebotte, Chicago Sanat Enstitüsü.
Repoussoir (Fr. geri iten): resim, baskı, fotoğraf, kabartma gibi iki boyutlu sanatsal çalışmalarda görülebilen, izleyicinin gözlerini kompozisyona dikmesini sağlayan sol ya da sağ tarafta ön plana çıkan bir nesne.

"Repoussoir" sözcüğü, resimlerde dikkati belirli bir noktaya çekmek için kullanılan tekniğin adıdır. Peter Paul Rubens gibi barok tarzı benimseyen ve Paolo Veronese gibi maniyerist ressamlarla birlikte popüler olan bu resim özelliği, Gustave Caillebotte gibi kimi izlenimci ressamlar tarafından da kullanıldı. Özellikle 17. yüzyıl Hollanda temalı manzara resimlerinde sıklıkla rastlanan "yan odak objeler", Jacob Isaakszoon van Ruisdael'in manzara resimlerinde de sağda ya da solda geniş bir ağaç olarak sıklıkla yer buldu.

Bu tekniği resim sanatında kullanabilmek için 4 temel biçim mevcuttur. Bu biçimlerden ilki, insan psikolojisine ve içgüdülerine en çok hitap edeni olan "işaret etme" yöntemidir. Resmin içindeki insan, hayvan ya da nesne figürlerinin belirli bir yöne bakması, dönük olması ya da ilerliyor olması resme bakan kişinin de dönülen tarafta ne olduğunu merak etmesine sebep olur ve seyirci ister istemez o noktaya döner. Gotik dönemin fresko ustalarından Giotto di Bondone'nin 14. yüzyılın başlarında yapmış olduğu "Lamentatione" resminde havariler, melekler ve ağlayan kadınları Hazreti İsa'nın cansız bedenine dönük şekilde resmetmiştir. Bu sayede, Hazreti İsa'nın cansız bedeni otomatik bir biçimde odak noktası haline gelir.

Giotto di Bondone'nin "Lamentatione" isimli Hazreti İsa'nın ölümünü tasvir eden tablosu. Arena Şapeli, Padua, 1305-6.


Repoussoir tekniğini tabloya yansıtmanın bir diğer yolu ise gölgeleri kullanmaktı. Rembrandt, Claude Lorraine, Clyde Aspevig gibi pek çok ressam gölgeleri kullanarak odak noktası aldıkları objeyi ortaya çıkartmış, odak dışında kalanları ise gölgede bırakarak önemsizleştirmiştir. Rembrandt'ın en ünlü tablolarından 1642 tarihli "Gece Nöbeti / Night Watch"da bunun örneği açıkça görülür. Silahlı bir topluluğun telaşlı göründüğü bu tabloda, arka plandaki sarı elbiseli kadın ve öndeki iki erkek figürleri aydınlık görünürken tablonun geri kalan kısmı gölgede kalır. Resme bakanlara bu üç karakterin daha önemli olduğu izlenimi aşılanır.

Rembrandt'ın ünlü "Gece Nöbeti / Night Watch" (1642) tablosunda repoussoir tekniğinin 2. biçimi görülüyor.


Repoussoir tekniğini uygulamak için kullanılan 3. yöntem ise odak noktasını bir şeylerin arkasına gizlemektir. Resmin önüne bir engel koyarak atın oran kuralını yıkar ve göz sürekli olarak görüşü kapatan nesneye kayar. Bir ağaç, perde, sütun ya da duvar resme bakanın bakış açısını kısıtladığı zaman odak noktasına ulaşmak için dikkat yoğunluğu artar. En ön plandaki obje odak noktası halini alır. Bir objenin arkasından resimdeki figürleri seyrediyormuş hissi yaratan bu teknik, Hollandalı ressam Johannes Vermeer'in 17. yüzyılda yaptığı "The Art of Painting" resminde açıkça görülebilir. Atölye manzarasının önüne sıcak renkli bir perde yerleştiren ressam, resme bakanlarda "perdenin arkadasından gözetliyormuş" gibi bir his yaratmayı hedefler. Böylece perde, gerçek odak noktasına dönüşür.

Johannes Vermeer'in 17. yüzyılda yaptığı "The Art of Painting" resminde perde odak noktası haline getiriliyor.


Bu tekniğin son biçimi ise neredeyse üçüncü teknikle aynıdır. Aradaki fark, bu sefer resme bakanı gerçekten resme dahil etmektir. Bir duvarın arkasından, ağaç dallarının arasından, kapı aralığından bakmaya çalışmak, resme bakan kişinin atmosfere uyum sağlamasına, deyim yerindeyse "resmin içine girmesine" sebep olur. Figürlerin resmin kenarlarında ya da kompozisyonun her an dışına çıkabilirmiş gibi görünmeleri, resme bakanın figürleri daha canlı algılamasını sağlar. Resmin geri kalanındaki objelerle arasındaki mesafe de bu duyguyu güçlendirir. Kompozisyondaki en yakındaki obje odak noktasına dönüşür ve resme bakan kişi resimle ilgili olarak en çok o figüre dikkar eder. Gustave Caillebotte'un 1877 tarihli "Rue de Paris, temps de pluie / Paris sokağı, yağmurlu bir gün" isimli tablosu dördüncü repoussoir tekniğinin örneğini sunar. Tablonun sağ köşesinde yer alan şemsiyeli çift figürü her an resmin dışına çıkabilecekmiş gibi durur ve resme bakanın ona odaklanmasını sağlar.