Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Sanat Terimi » Philistinism

Philistinism

Philistinism03 Kasım 2014 - 03:11 | Gogol'ün "Ölü Canlar" romanının baş karakteri Çiçikov (solda), Vladimir Nabokov'un 'philistine' kavramına verdiği örneklerden biri.
*Philistine ve Philistinism kavramları, Türkçe’de yerleşik bir karşılığı olmadığından bu yazıda İngilizce halleriyle kullanılacaktır.
 
Philistinism: Felsefe ve estetik alanlarında, sanatı, güzelliği, maneviyatı ve zekayı küçümseyen ve hor gören anti-entelektüel sosyal tavır. Materyalist bir görüşü ve zevkleri benimseyen, kültürel ve estetik değerlere ilgisiz duran “philistine” kişi kendini başkalarından üstün görür, bağnaz davranışlar sergiler ve geleneksel bir ahlak anlayışıyla hareket eder.
 
Kelimenin kökeni ve Türkçe’de kullanımı
 
Eski Ahit’te “Philistine”ler İsrailoğullarına vadedilmiş Kenan diyarının güneybatı şehirlerinde yaşayan Ege kökenli olduğu düşünülen pagan halk olarak geçmektedir. Philistine’ler İbranilerin komşusu ve düşmanıdır. Bu insanların günümüz Filistin halkıyla alakası yoktur. Fakat kelimenin sanat karşıtı, dar kafalı anlamlarındaki kullanımı sorunlu bir tabir olarak görülür ve Türkçe’ye “filistinizm” olarak geçmiş olsa da kullanımı pek tercih edilmez. Murat Belge 2007’de Radikal’e yazdığı “Sanat ve ‘Filistinizm’” başlıklı yazıda philistine’in karşılığı olarak “filisten”in kullanılabileceğini, fakat Filistin kökünden geldiği için sakıncaları olduğunu söylemiştir. Ülkemizde tarihçi İlber Ortaylı tarafından bu kavram “hödükleşme-hödük”, yazar Alev Alatlı tarafından ise “paçozlaşma-paçoz” olarak Türkçeleştirilip kullanılmıştır.
 
Bugünkü anlamı
 
Philistinism kelimesi, 19. yy’da Matthew Arnold’ın Almanca “philister” tabirini “philistine” olarak uyarlamasıyla İngilizce’ye kazandırılıyor. Almanca’daki “philister”ın ise 17. yy’da Almanya’nın Jena kentinde, üniversite öğrencilerinin aralarında argo olarak kullandığı bir sözcük olarak ortaya çıktığı söylenmektedir. Jena Üniversitesi öğrencileri bu kelimeyi üniversitede eğitim görmeyen, sosyal çevrelerine ait olmayan şehir insanlarını tanımlamak için kullanmışlardır. İngiliz şair ve kültür eleştirmeni Matthew Arnold “Essays in Criticism” adlı eserinde Alman şair Heinrich Heine üzerine yazdığı yazıda Heine’ın hayatı boyunca philistinism’e karşı bir savaş verdiğini anlatır. “Philistine lakabını icat edenler  ‘ışığın çocukları’nın güçlü, inatçı ve kültürsüz düşmanlarını kastetmiş olmalı” diye yazan Arnold, philistine’lerin karakteristik özelliklerinden biri olarak “fikirlere kronik bir şekilde aklının kapılarını kapatma”yı göstermiştir.
 
Philistine’in “anti-entelektüel tavır” anlamı üzerinde bir uzlaşma olsa da, çeşitli düşünürler ve yazarlar bu tavrı farklı olarak detaylandırıp, kendi philistinism/philistine tanımlarını yapmışlardır: 
 
George Santayana.
Santayana: "Gelenekselci, yeni ve yabancı olanı küçümseyen"
 
 
1863-1952 yılları arasında yaşamış, aslında İspanyol vatandaşı olan ama ABD’de yetiştiği için kendini Amerikan olarak tanımlayan filozof, şair, roman ve deneme yazarı George Santayana, “What is a Philistine?” adlı denemesinde philistine kişinin özelliklerini sıralar. Santayana’ya göre bunların arasında “gelenekselcilik, yeni ve yabancı olanı devamlı küçümseme, içeriği olmayan bir katılık, otoriteye ve basit olana değişmez bir bağlılık” vardır. Fakat Santayana, duyuları ve duygularıyla hareket ederek basit bir yaşam sürmeyi tercih etmiş kişilerin philistine olarak tanımlanamayacağını söyler. 
 
 
 
 
 
Vladimir Nabokov.
Nabokov: "Sözde merhametli, sözde bilge"
 
 
Rus asıllı ABD’li yazar Nabokov’un “Rus Edebiyatı Dersleri” kitabında “Filistinizm ve Filistiler” adlı bir bölüm bulunmaktadır.  Burada Nabokov,  Philistine’in tanımını, “maddi ve basmakalıp şeylere ilgi duyan, düşünce yapısı beylik fikirlerle ve dönemiyle çevresinin geleneksel idealleriyle şekillenmiş yetişkin bireye denir” diyerek yapmıştır. Yine aynı metinde bu kişilerin “konformist, sözde idealist, sözde merhametli ve sözde bilge” olduğunu, gerçek bir philistine’in en yakın dostunun sahtekarlık olduğunu belirtmiştir. Nabokov’a göre bu kişiler, sanatla ilgili, edebiyat da dahil olmak üzere hiçbir şey bilmez ve sanata ilgi duymaz. Nabokov edebiyatta philistine’e örnek olarak “Ölü Canlar”dan Çiçikov, “Kasvetli Ev”den Skimpole ve “Madam Bovary”den Homais karakterlerini göstermiştir.
 
 
Oscar Wilde.
Oscar Wilde: "Sanatı anlamamak değil, dinamizme karşı çıkmak"
 
 
19.yy’ın en önemli estetlerinden Oscar Wilde ise philistine’i şöyle tanımlar: “Hayatta philistine olmak, sanatı anlamada başarısız olmak ile eş anlamlı değildir. Balıkçılar, çobanlar, çiftçiler, köylüler gibi büyüleyici insanlar sanat hakkında hiçbir şey bilmezler ve çok saygıdeğer kişilerdir. Toplumun ağır, hantal, körelmiş, mekanik güçlerini savunan ve besleyen ve bir insanda ya da bir harekette dinamik bir güçle karşılaştığında bunu tanımayan kişiye philistine denir.”