Milliyet Sanat

Fovizm

Fovizm13 Mart 2014 - 11:03 | "Le Pont de Chatou", Maurice de Vlaminck. Tuval üzerine yağlıboya, 1906-1907, Orsay Müzesi.

Fovizm;  tüpten çıkmış gibi çiğ ve sert renklerin doğrudan kullanımı tekniği.


1905 yılından Henri Matisse tarafından Fransa'da geliştirilen bir sanat akımı olan fovizm, Matisse, André Derain ve Maurice de Vlaminck'in Paris'te açtıkları Sonbahar Sergisi’nde ilk kez duyuldu. Sergiye gelenler daha önce hiç karşılaşmadıkları bir anlatımla karşılaştılar. Tuval üzerine sürülmüş doğrudan renkler ve bozuk perspektif gelenleri şaşırtmıştı. 


Sergiye gelenlerin en çok yadırgadıkları tablolardan biri de Matisse’in "Şapkalı Kadın"ıydı. Resim oldukça zarif bir biçimde oturmuş bir kadını (bir manken gibi poz veren Matisse’in kendi karısını) gösteriyordu. Kadının başında resmi bir toplantı için belki fazla gösterişli olmakla birlikte, Bois de Boulogne’da hiç de aykırı sayılmayacak bir şapka vardı. Yüzünde mavi -yeşil çizgiler vardı. Gölgeler ya da konturlar sertti. Ayrıca fırça darbelerinde de aldırışsız bir savrukluk görülüyordu. Sergiye gelen izleyiciler tarafından yeni sanat akımı biraz şaşkınlık ve biraz da eleştiriyle karşılanarak temellendi.

 

"Luxe, Calme et Volupté", Henri Matisse. Tuval üzerine yağlıboya, 1904, Orsay Müzesi.
 
Akımın adı, eleştirmen Louis Vauxcelles’in yazdığı bir makaleden kaynaklanıyordu. Vauxcelles, Gil Blase gazetesinde sergiyle ilgili olarak, “Bu büstün saflığı, yalın tonların cümbüşü arasında insana şaşkınlık veriyor. Kısaca söylemek gerekirse, 'fovlar (aslan, kaplan gibi yırtıcı hayvanlar) arasında bir Donatello'” diye yazmıştı. İşte bu sözler üstüne, söz konusu tuvallerden taşan şiddet, sertlik, insanlık dışı bir vahşiliği belirtmek için  "Les fauves" (vahşi hayvan) kelimesinden gelen "fovizm" terimi kullanılmaya başladı.
 

Akımı oluşturanların güçlü kişiliklerinden dolayı fovizm bir tek formülle tanımlanamadı, her sanatçı bu harekete özel bir nitelik daha kazandırarak geliştirdi. Fovlar iki veya üç kişilik gruplar halinde, bir yaz boyunca veya bir yolculukta, resim konusundaki bakış açılarını değiş tokuş ederek çalışırlardı. Bu çalışma süreleri fovizmin güçlü anlarını oluşturuyordu. Vahşi bir resim tarzını savunmalarına rağmen fovlar, salt içgüdüleriyle hareket eden ressamlar değildiler, pek çoğu akademik bir eğitimden geçmişti. Henri Matisse ve Albert Marquet birbirlerini Güzel Sanatlar Yüksekokulu’nda tanımış, aynı okulda Charles Camoin ve Henri Manguin de öğrenim görmüştü. Jean Puy ise Julian Akademisi’nde ustalık kazanmıştı. Bu sanatçılar Gustave Moreau’nun o sıralarda gerçek bir başkaldırı merkezi haline gelmiş olan atölyesinde toplanıyorlardı. 

"Paysage aux environs de Chatou", André Derain. Tuval üzerine yağlıboya, 1904-1905, Orsay Müzesi.


Fovizm, geleneksel resim ve heykel kuramlarını reddetti ve modern kavramlara, özellikle de makinelere ve harekete odaklandı. Eserlerinde parlak renkler kullanan Paul Gauguin ve Vincent Van Gogh gibi ressamların son dönem empresyonist çalışmalarından etkilenen Fovistler, bu etkilenmeyi bir adım ileriye taşıyarak çalışmalarında basitleştirilmiş desenlere de yer verdiler. Fovist hareketin odak noktası ,doğalcılıkla ilgisiz canlı renklerdi. Amaçları, renk seçimlerinin ışığında duyguların ifadesiydi. Fovizm akımında hafiflik ve sevinç öne çıkıyordu. Akımın sanatçıları boyaları palet yerine tuvale sıkarak kullanıyordu. Fovizmin en önemli özellikleri yüzeysel anlatım,renk ve konturların resmin asıl ögeleri olması, derinliğe yer verilmemesi ve renk kullanımının parlak ve vurucu renklerle sınırlandırılmasıydı. Noktalarla boyama stili yerini düz motifler halinde özgürce uygulanan çarpıcı renklere, geniş ve kesik fırça darbelerine bırakmış olsa da renk uyumu merkezli bir akım oluşmuştu.


Fovizmin önde gelen isimlerinden Fransız ressam Maurice de Vlaminck, fovist tabloları hakkında "Bir çılgınlık içindeyim, yeni bir dünya yaratmak istiyordum. Gözlerimin dünyasını, sadece kendim için bir dünya… Tonları abartıyor, algılanabilecek her duyguyu bir renk cümbüşüne dönüştürüyorum. Kendimi delicesine aşık, dizginlenemeyen bir vahşi gibi duyuyordum. Bana resim yaptıran iç güdüm" diyordu. Fovizm akımını Raoul Dufy, Georges Braque, Kees van Dongen de takip etti. Akımın sanatçıları ağırlıklı olarak peyzaj, natürmort ve insan figürlerini işliyorlardı. Uygulamalarda izlenimcilik ve noktacılık etkileri görülüyordu.  Gerek ışık, gerek uzaklık resimde yalnızca renkle gösterilmiş, derinlik, ışık, gölge, kabartma ve kontur resimden atılmıştı. İzlenimcilerde pastel ve yumuşak olan renk tonları, fovistlerde parlaklaşmış, izlenimcilikteki küçük fırça darbelerine ağırlık veren teknik ise, geniş ve tek defada oluşmuş renk lekeleri oluşturma anlayışına dönüşmüştü. 

 
 
Günümüzün resmine “renkçi” sıfatı, fovizmin yadigarıdır. Birçok “Fauve” ressam, sonradan kübizm gibi başka görüşlere saptılarsa da akımın getirdiği esaslar yerinde kaldı.