Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Sahne Sanatları » Dört müezzinin öyküsü iDans’ta

Dört müezzinin öyküsü iDans’ta

Dört müezzinin öyküsü iDans’ta04 Ekim 2012 - 10:10
Hüsnü Mübarek döneminde ‘sesleri kısılan’ müezzinlerin öykülerinden yola çıkan ‘Radio Müezzin’ bu akşam İstanbul’da seyirciyle buluşuyor...MİRAÇ ZEYNEP ÖZKARTAL


İstanbul’da yaşayanların dikkatini çekmiştir, son günlerde billboardlarda koca koca afişler var. Afişin üzerinde İDANS Festivali logosu, altında bir müezzin fotoğrafı, oyunun adı: Radio Müezzin. Merak etmemek elde değil.

Hepimiz alışığız. Ezan vakti geldiğinde hiçbir müezzin aynı anda başlamaz, birkaç caminin bir arada olduğu bir yerdeyseniz sesler birbirine karışır.

Bundan birkaç yıl önce, Hüsnü Mübarek henüz iktidardayken bu ahenkten hoşlanmaz oldu ve bir karar aldı: Artık ezanlar tek bir merkezden okunacak ve radyo aracılığıyla bütün camilerde aynı anda yayınlanacak!

Bir Alman tiyatrocunun ilgisini çekti bu durum. “Seslerini kaybedecek bu insanlara ne olacak?” diye sordu. Belgesel tiyatro yapan Rimini Protokoll topluluğunun ortaklarından Stefan Kaegi atlayıp gitti Kahire’ye, cami cami dolaştı. Otuz müezzinle sohbet etti, hikayelerini dinledi.

İlk gösterimini Berlin’de yaptı

Aralarından hikayeleri birbirine hiç benzemeyen dördünü seçtiğinde provalara başladılar. Bu dört kişiden biri görme engelli bir Kuran hocasıydı. Biri eskiden tank kullanırken şimdi caminin halılarını süpüren, Mısırlı bir çiftçinin oğlu. Bir diğeri Suudi Arabistan’da göçmen işçi olarak çalışırken kaza geçirip Kuranı ezberleyen bir elektrik teknisyeni. Sonuncusu ise bir Kuran okuma dünya şampiyonu ve vücut geliştiricisi.

“Radio Müezzin” ilk gösterimini 2009’da, ezan sesinin hiç duyulmadığı Berlin’de yaptı. Kahire’de yoğun baskılar sonucunda yalnızca iki kez sahnelenebildi.

“Radio Müezzin”de bu dört müezzin kendi hikayelerini anlatıyorlar seyirciye; arada Kuran’dan sureler okuyorlar, namaz kılıyorlar, nasıl abdest alındığını gösteriyorlar.

Ortadoğu’dan farklı bir imaj

İslamofobinin git gide yükseldiği Batı coğrafyasında defalarca sahnelendi bu oyun. İstanbul gösterimi öncesi görüştüğümüz yönetmen Kaegi, Almanya’da ödül aldıklarını, dünyanın en önemli tiyatro festivali Avignon Festivali’nde büyük ilgi gördüklerini hatırlatıyor. “Bu oyun Avrupalılara televizyonda Ortadoğu’ya dair görmeye alıştıkları terörist imajından farklı bir imaj sunuyor” diyor. Onun iddiası, oyunun “İslama karşı önyargılı olanların oturup bir daha düşünmelerini sağladığı”.

İstanbul seyircisi açısından da heyecanlı, “Aynı merkezi sistemi gündeme getirmiş, hatta ezanı Türkçe okumuş bir ülkede oyuna nasıl yaklaşılacağını merak ediyorum” diyor.
Stefan Kaegi’ye soruyorum: “Siz bu çalışmaya başladığınızda ortada Arap Baharı yoktu. Ortadoğu karıştıktan sonra işler nasıl devam etti?” “Projedekilerin çoğu gösterilere katıldı” diyor Kaegi, “Hatta biri polis tarafından ayağından vuruldu ve artık sahnede bunu da anlatıyor. Şimdi çok daha özgürler, eskiden söyleyemediklerini söyleyebiliyorlar”.

“Radio Müezzin”, bu akşam ve yarın akşam saat 20.00’de Haliç Kongre Merkezi’nde izlenebilir.