Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Sahne Sanatları » Bir devir şimdi gerçekten kapandı

Bir devir şimdi gerçekten kapandı

Bir devir şimdi gerçekten kapandı12 Mayıs 2015 - 12:05 | Birçok koleksiyona sahip Zeki Alasya, Buda heykelleri koleksiyonundan bir parça ile. Fotoğraf: Ercan Arslan
1960 yılında “Mum Söndü” oyununda tanışan Zeki Alasya ile Metin Akpınar, Türk tiyatro ve sinema tarihinin en unutulmaz ikililerinden biri oldular. “Bir devir kapandı” sık kullanılan bir cümle ya, bu sefer bir devir gerçekten kapandı
ASU MARO
 
Bir elmanın iki yarısı gibiydi; Zeki Alasya ile Metin Akpınar. İki iyi oyuncu, iki komedi ustası, iki ortak, iki dost... Sahnede, perdede hep beraber. İsimleri ayrı anılmazdı hiç, kendilerinin ‘Zeki Alaskapınar’ diye espri üretecekleri kadar bütünleşmiş durumdaydılar.
 
Metin Akpınar’a göre adeta olağanüstü bir güç tarafından kaderleri bir yazılmıştı. Zeki Alasya Şehzadebaşılı, Metin Akpınar Aksaraylı, aile yapıları benzer, beslendikleri kaynaklar aynı... İkisinin babası da İbrahim Eten Ulagay Kimya Evi’nde çalışmış...
 
Zeki Alasya 18 Nisan 1943’te İstanbul’da, aslen Kıbrıslı bir ailede dünyaya gelmişti. Altı kardeştiler; üç abisi, iki kız kardeşi vardı. Oyunculuk yoktu, çocukluk hayallerinde. Çizimi çok iyiydi hep. Robert Kolej’de okurken tabelacılık yapıyordu bir yandan.
 
Biraz tesadüfler, biraz da babasını kaybettikten sonra girdikleri ekonomik çıkmaz belirledi yolunu. 1960 ihtilalinden sonra Milli Türk Talebe Birliği’nde (MTTB) amatör tiyatro yapmaya başladı. 1964’te de en kolay para kazanacağı işin tiyatro oyunculuğu olduğuna karar verip Arena Tiyatrosu’nda Yıldırım Önal’ın yanında profesyonel oldu.
 
Suzan Ustan, Ahmet Gülhan, Metin Akpınar, Zeki Alasya ve Ercan Yazgan, Ulvi Uraz Tiyatrosu'nun 1965 yılında sahnelediği 'Hababam Sınıfı'nda.
 
Ulvi Uraz'da buluşma
 
Bu arada, 1960’ta MTTB’de Müsahipzade Celal’in “Mum Söndü”sünü oynarken Metin Akpınar’la tanışmıştı. 1965’te iki arkadaş bu kez Ulvi Uraz Tiyatrosu çatısı altında bir araya geldiler, geliş o geliş. Türk tiyatro ve sinema tarihinin en unutulmaz ikililerinden biri doğuyordu.
 
Ulvi Uraz’dan sonra GenAr Tiyatrosu’nda çalışıp müthiş zarar ettiler. Eksi 15 derecelerde çileli bir Anadolu turnesinin ardından tövbe ettiler, kendi tiyatrolarını kurana kadar başka yerde çalışmaya... Bir süre Zeki Alasya’nın oyup boyadığı tahta kaşıkları satarak geçindiler.
 
Bir gün Tünel’de yürürken Haldun Taner’le karşılaştılar. Kabare Tiyatrosu yapmak istediğinden söz etti iki kafadara. 1967’nin 1 Eylül’ünde Türk tiyatrosunun en renkli sayfalarından biri açılmış; politik ve toplumsal taşlamada çığır açan Devekuşu Kabare doğmuştu. Oyunlar seyirci rekorları kırıyordu, şan şöhret alıp yürümüştü, Zeki Alasya’nın aklı ise Boğaziçi Mithat Alam Film Merkezi’nde katıldığı söyleşide itiraf ettiği gibi sinemadaydı.
 
Sene 1972, Halit Akçatepe aldı Ertem Eğilmez’e götürdü onu. Ve “Sev Kardeşim” ile açıldı beyaz perde... 72 yıllık hayatının sonuna kadar kapanmamak üzere. Bu başta Metin Akpınar olmak üzere, arkadaşlarını kızdırsa da söylemeye devam etti; sinemayı daha çok sevmişti.
 
Arzu Film yapımlarının en sevilenlerinden 'Köyden İndim Şehire'de Metin Akpınar, Kemal Sunal ve Halit Akçatepe ile birlikte rol alıyordu.
 
Akpınar da ikna oldu
 
Bir süre Metin Akpınar’sız oynadı, ‘deneme’ diye adlandırdığı filmlerde. Kardeşleriyle Fatih Sultan Mehmetçilik oynadığı günlerin özlemiyle tarihi filmlerde oynamak istedi, Ertem Eğilmez de son Tarkan ve Karaoğlan filmlerinde oynattı onu.  Sonunda Metin Akpınar da ikna oldu ve tiyatrodan sonra sinemada da birleşti yolları. “Salak Milyoner”, “Köyden İndim Şehire”, “Mavi Boncuk”, “Nereye Bakıyor Bu Adamlar”… Sinema seyircisi de bayılmıştı bu ikiliye.
 
Bu arada tamamı alaylı bir ekip olarak Ertem Eğilmez’in evinde buluşup kendi kendilerinin okulu olmaya, yönetmenlerden ders alıp kitaplar tercüme edip senaryo çalışmaya başladılar. Birçok fimin senaryosunda da Zeki Alasya ismini görecektik artık. 1977’den sonra da kamera arkasına geçti, o günden sonra oynadıkları filmlerin çoğunu kendisi yönetti. Zaten gözünün ve gönlünün hiçbir zaman oyunculukta olmadığını söyleyecekti yılllar sonra. Tam da bu sebepten, tiyatroda rol dağıtımını yaparken bütün büyük ve parlak rolleri bile isteye Metin Akpınar’a veriyordu. Yazmak, yönetmek, dekor yapmak daha çok sevdiği işlerdi.
 
Bu sırada, Devekuşu Kabare’den Haldun Taner ayrılmış, yeni bir dönem başlamıştı. “Beyoğlu Beyoğlu”ların, “Yasaklar”ın, “Aşkolsun”ların çıkacağı ikinci yarı. O da bir on yıl sürdü, sinema filmleriyle beraber ve ‘90’ların başında televizyonda yayınlanan “Zeki Metince” dizisinden sonra iki ortağın yolları ayrıldı.
 
Alasya, 2008 tarihli 'Hayattan Korkma' filminde.
 
Barışma filmi 'Güle Güle'
 
Zeki Alasya bazılarını kendi yönettiği televizyon dizilerinde oynamaya, senaryolar yazmaya, öğrenciler yetiştirmeye devam etti. “Yabancı Damat”, “Hastane”, “Dedem Gofret ve Ben”, en son “Küçük Ağa” sevilen dizilerinden bazılarıydı. Sinemaya ise uzun bir ara verdikten sonra “Güle Güle” ile döndü. Bu Metin Akpınar’la da 13 yıl aradan sonra ‘barışma’ filmleriydi. Akpınar’a göre hiç ayrılmamışlardı ama birbirlerine yönelik eleştirilerini okuyorduk basından.
 
Metin Akpınar en çok parasını iyi idare edemediği için kızıyordu ortağına. Kendisinin de kabul ettiği gibi bu arı gibi çalışkan ve çok alanda yetenekli sanatçının hayatı hep borçla geçti. Paraya kıymet vermedi çünkü. Ölüm haberiyle birlikte bir cümlesi düştü bütün internet sitelerine: “İyi oyuncu olmak değil, iyi insan olmak önemli.” Öğrencilerine öğüdüydü bu. İlk eşi Oya Alasya’dan olan müzisyen kızı Zeynep Alasya da en çok insanlığı öğrendiğini söylüyordu babasından.
 
'Balım'la son
 
Oya Hanım’dan ayrıldıktan sonra Devekuşu Kabare’de de birlikte oynadığı Sema Yunak ile uzun bir beraberliği olmuş, 2008’de de kızının arkadaşı olan Jülide Atak ile evlenmişti. Evinin bir odasına oyuncak trenlerden, maket evlerden, ağaçlıklı yollardan, yemyeşil bir hayal ülkesi kurmuş, yazacağı kitapları planlıyordu. Mart ayında perde açan “Balım” müzikaliyle son kez buluştu seyircisiyle. Çekilmeyi bekleyen senaryoları vardı daha... Hepsi yarım kaldı.
 
Geriye koca bir miras kaldı ama. Ve oyunlarıyla büyüyen kuşaklar...
 
“Bu ülkede böyle müzikaller, böyle hiciv mi yapılıyormuş bir zamanlar?” diye hayretle izlenen oyunlardı Devekuşu Kabare’ninkiler. Neyse ki kayıtları var da, bir nesil kopup kopup yapıştırılan kasetlerden ezberledi “Beyoğlu Beyoğlu”nu, “Yasaklar”ı, “Aşkolsun”u, ardından gelenler vcd’lerden, şimdikiler internetten... Zeki Alasya ile Metin Akpınar’ın bir gün yeniden birleşip sahneye çıkmasını, onları bir de dünya gözüyle izlemeyi hayal ederek...
 
Bu hayal artık asla gerçekleşemeyecek...
 
Metin Akpınar “Canım gitti, yarım gitti” diye gözyaşı döküyor şimdi yaşam ortağının ardından. “Bir devir kapandı” sık kullanılan bir cümle ya, bu sefer bir devir gerçekten kapandı.