Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Sahne Sanatları » "Tiyatronun cadısı" Macide Tanır'a veda

"Tiyatronun cadısı" Macide Tanır'a veda

"Tiyatronun cadısı" Macide Tanır'a veda07 Şubat 2013 - 11:02
Türk sinema ve tiyatro dünyasının önemli ismi Macide Tanır hayatını kaybetti. Sanatçı bir süredir akciğer rahatsızlığı nedeniyle yoğun bakımda tedavi görüyorduYASEMİN BAY

Erenköy Kız Lisesi'ni birincilikle bitirdiğinde felsefe okumayı düşünüyordu. Fakat babasının "Bu memleketin mektepli sanatçıya ihtiyacı var, olabiliyorsanız olunuz," sözü üzerine tiyatroya adım attı. Hiç hazırlık yapmadan girdiği sınavda, Carl Ebert'in de aralarında olduğu hocalar tarafından konservatuvara kabul edildi... Yıl 1943'tü... Ve o günden sonra tiyatrodan bir an olsun bile kopmadı Macide Tanır... Onu dün kaybettik.

1920 doğumlu sanatçı bir süredir akciğer rahatsızlığı nedeniyle tedavi görüyordu. 1991 yılında Devlet Sanatçısı unvanını alan Tanır için cuma sabahı saat 11.00'de Ortaoyuncular'da tören düzenlenecek; ardından Teşvikiye Camii'nde ikindi namazı sonrasında cenaze namazı kılınacak.

Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro ve Opera Bölümü'nden sınıf atlayarak 3 yılda mezun olan ve sanat hayatı boyunca birbirinden dev karakterlere sahne üzerinde hayat veren Tanır'ın rol aldığı pek çok oyun kapalı gişe sahnelendi. Devlet Tiyatrosu'nda "Dünyanın Düzeni", "Öteye Doğru", "Nora", "Kanlı Düğün", "Kibarlık Budalası"nın da aralarında bulunduğu pek çok oyunda tiyatro seyircisiyle buluştu. Devlet Tiyatroları'ndan emekli olduktan sonra 1992'de Nedim Saban'ın kurduğu Tiyatrokare'nin teklifi üzerine İstanbul'a geldi ve uzun aradan sonra burada "Müziksiz Evin Konukları" adlı oyunla sahneye çıktı.

Sanat hayatı boyunca 65 ödüle değer görülen Tanır, tiyatronun yanı sıra "Yer Demir Gök Bakır", "Yengeç Sepeti", "Cumhuriyet"in de aralarında bulunduğu sinema filmlerinde yer aldı. Öte yandan sanatçı "Baharın Bittiği Yer" ve "Şehnaz Tango" dizileriyle televizyon dünyasında da başarısını kanıtladı. Yaptığı seslendirmelerle de hafızamıza kazınan bir isim olan Tanır, tüm mal varlığını Türk Eğitim Vakfı'na bağışlamıştı. "Tiyatronun Cadısı" adlı bir kitabı da bulunan yılların usta ismi Tanır, Milliyet Sanat dergisine verdiği bir röportajda tiyatroya dair şunları söylemişti: "Macide'nin hiçbir gece 'ne iyi oynadım' dediği olmadı. Eve iki araba çiçeği zor götürdüğüm günler oldu ama ben oturup iyi oynamadım diye ağladığımı hatırlıyorum. Kendimi hep eleştirdim, hiçbir gün ben oldum demedim. Tiyatro imandır. Tiyatro çok kıskançtır, kendinden başka kimseyi istemiyor."

"Gitseydim Ülkü yerine kızı ben olacaktım"

Macide Tanır'ın unutamadığı anısı Atatürk ile karşılaşmasıydı. Henüz beş yaşındayken, 6 Ağustos 1929'da Macide Tanır Atatürk'ün ziyareti nedeniyle düzenlenen kortejde ona çiçek sunar: "Karşılama için beni bulmuşlar. Ezberletmişler bana bir şeyler... Atatürk gelmiş, çiçeği vermişim, gözlerine bakınca şar şar altıma yapmışım. Özür dileme ifadesiyle Atatürk’ün göğsüne başını yaslamışım. Atatürk 'Benim kızım olur musun?' demiş. Ben de 'Olurum efendim' demişim. 'Babasına iletsinler, Macide’yi döndüğümde Ankara’ya götürmek istiyorum' demiş. Kırmızı bir pijamam vardı; onu ve diş fırçamı çantaya koymuş, beklemişim. Ama babam 'Bizi bırakıp gidiyor musun' demiş, çantayı atmışım 'Hayır gitmiyorum, kalıyorum' demişim. Gitseydim Ülkü yerine kızı ben olacaktım."