Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Sahne Sanatları » “Erdal’da inanılmaz bir dünya yaratma gücü var”

“Erdal’da inanılmaz bir dünya yaratma gücü var”

“Erdal’da inanılmaz bir dünya yaratma gücü var”05 Mayıs 2014 - 10:05 | Erdal Beşikçioğlu, Sartre'ın oyununu kısalttığı ve yönettiği "Mezarsız Ölüler"de.
Yeni tiyatrosu Tatbikat Sahnesi’nin açılışını Sartre’ın “Mezarsız Ölüler” oyunuyla yapan Erdal Beşikçioğlu, “1 Mayıs’ta başlama nedenimiz, buradaki şiddetin aynısının dışarıda yaşandığını göstermek” dedi
ASU MARO
 
1 Mayıs, sokakta yer yerinden oynuyor, bir yerden bir yere gitmek neredeyse imkansız ve biz kalkmış İstanbul’dan Ankara’ya gidiyoruz. Neden? Yeni bir tiyatronun açılışına tanıklık etmek için... Bir yandan da söyleniyoruz, “Başka gün yok muydu?” diye... Ama söz konusu olan Erdal Beşikçioğlu, bunu hesaplamamış olamaz ya...
 
Daha önce Ankara’da Stüdyo Cer’de yapmaya başladığını yeni kurduğu Tatbikat Sahnesi’nde sürdürüyor, Beşikçioğlu. Neden bu isim? Zamanında Ankara Devlet Konservatuvarı’na bağlı olarak kurulup 1949’da Devlet Tiyatroları kurulunca kapanan tiyatroyu yaşatmak için... Amaçlarının başında konservatuvardan mezun olup koşarak ekrana gitmek yerine sahneye çıkmak isteyen gençlere olanak sağlamak geliyor. “Artist olacak çocukların içinden sanatçı olacakları seçmek”, Beşikçioğlu’nun tabiriyle.
 
İlk oyunları Sartre’ın “Mezarsız Ölüler”i ve Beşikçioğlu kendi yönettiği oyunda daha önce Stüdyo Cer’de yetiştirdikleri öğrencilerle çalışıyor. Yanı başında da karısı Elvin Beşikçioğlu var, bu oyunda hem yönetmen yardımcılığını üstleniyor, hem de ayrılmak zorunda kalan oyuncunun yerine on beş günde hazırlandığı rolü oynuyor.
 
Sartre’ın 2. Dünya Savaşı’ndaki Nazi zulmüne dair yazdığı oyunu Erdal Beşikçioğlu, iki buçuk saatten bir saat on beş dakikaya indirmiş, zamansız bir şiddet öyküsüne dönüştürmüş. “Erdal’da inanılmaz bir dünya yaratma gücü var” diyor, Elvin Beşikçioğlu tam burada: “Metni alıyor, hap haline getirip sadece insanların alması gereken kadarını veriyor ağızlarına ve orada patlatıyor. Ben onu deha olarak görüyorum, bir dehayla yaşamanın zorluğunun da altını çiziyorum, o ayrı”.
 
Erdal Beşikçioğlu sahiden o dehasını, seyirciyi alıp bir grup direnişçinin ölüme giderken yaşadığı, giderek “Bu noktadan sonra bu utançla yaşamak mı, ölmek mi?” noktasına varan hesaplaşmaya tanık etmekte kullanmış.
 
Ayça Eren ve Fatih Artman, "Mezarsız Ölüler"de.
 
Sinir bozucu olduğu su götürmez. Daha salona girer girmez karşınızda bir morg var zaten. Seyircinin “Aman ne çok güldük” diyeceği oyun cezbetmiyor Beşikçioğlu’nu... “Seyirci oraya geliyorsa onu yaralamak zorundasın ya da kendisine itiraf etmediği bir duygusunu otaya çıkartmak zorundasın. Seyirci geldiğinde morgu gördüğü zaman kendi ölümüyle yüzleşiyor aslında. Biliyor ki bir gün ölecek ve onun içerisine koyacaklar. O yüzden bakışı bambaşka oluyor.” diye anlatıyor. 
İzlemesi yürek ve mide de istiyor, orası da kesin... Tiyatroda bu derece gerçekçi işkence sahnesi gördüğümü hatırlamıyorum. Muhtemelen yarısında çıkanlar olacaktır. Buna da hazır Beşikçioğlu: “Kötü oynadığımız için değil, dayanamadıkları için çıksınlar” diyor.
 
Kötü oynadıkları için çıkmak mümkün değil, kadro zımba gibi; Erdal ve Elvin Beşikçioğlu, Ateş Bars, Fatih Artman, Berkan Şal, Ali Yoğurtçuoğlu, Elvin Beşikçioğlu, Ayça Eren, Adem Aydil, Aytek Sayan, Ahmet Yılmaz, Baran Eraslan... Evet, “Behzat Ç.”nin Harun’u, Akbaba’sı, Şule’si bir arada, özetle... İsterseniz cinayet büroyu morgda görmek niyetiyle gidin, ama izleyin bu oyunu. Bir şeyler değişecektir içinizde. 
 
Finalde oyuncularda hal, seyircide sağlam sinir kalmamışken alkışları susturup tek bir cümle kuruyor Erdal Beşikçioğlu: “Bu oyunu 1 Mayıs’ta yapmamızın nedeni, dışarıdaki şiddetin aynısının burada olduğunu göstermekti”. Bir alkış tufanı daha, sonra olaysız dağılıyoruz...