Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Plastik Sanatlar » Hipster'ların ağababası bu müzede

Hipster'ların ağababası bu müzede

Hipster'ların ağababası bu müzede20 Mart 2017 - 12:03
Londra'daki Florence Nightingale Müzesi'nin ev sahipliği yaptığı 'The Age of the Beard' (Sakal Çağı) sergisi, 19. yüzyıldan günümüze sakalın geçirdiği inişli çıkışlı evrimi takip ediyor
Londra’daki Florence Nightingale Muzesi, 'The Age of the Beard' (Sakal Çağı) adlı sergiye ev sahipliği yapıyor. Serginin özelliği ise Viktorya dönemindeki sakal ve bıyık saplantısını sorguluyor.
Günümüzde hipsterların sakal boyları tüm dünyanın gündemini kaplarken, sergide de 20. yüzyıl boyunca sakalın mutlaka kesilmesi ya da düzeltilmesi gereken yüzdeki gereksiz tüyler olarak görüldüğüne yer veriliyor ve "19’uncu yüzyılın dikkat çeken sakallarına ne oldu da kesildi?" sorusu soruluyor.
 
 
Amerika'da ve özellikle Britanya'da Viktorya döneminin öne çıkan isimlerinin neredeyse büyük bir çoğunluğunun bıyık ve sakalları vardı. Bunlar arasında sayılabilecek isimler ise şöyle sıralanıyordu: Charles Darwin (büyük beyaz bir sakalı vardı), Charles Dickens, Dante Gabriel Rossetti (fazlaca uzun bir keçi sakala sahiplerdi), Prens Albert (bıyık bırakıyordu). Sergiye göre, bunun en büyük sebeplerinden biri 1853-1856 yılları arasında gerçekleşen Kırım Savaşı.
 
Savaşıp geri dönen ve kahraman haline gelen gazilerin büyük çoğunluğu sakallı olduğu için devrin politikacıları ve sanatçıları başta olmak üzere, onların görselliğinden etkilenmiş. Birbirinden garip sakallar da bu dönemde ortaya çıkmaya başlamış. Sergide sakallar odak olsa da, bu dönemde sakallar için kullanılan yılan yağları ve tonikleri, sakal gürleştirici ve renklendirici iksirler, hatta takma sakallar da yer alıyor.
 
Sakalların kesilmeye başlaması ise yine bir savaş yüzünden. Kullan at tıraş bıçaklarının üretilip yaygınlaştığı I. Dünya Savaşı döneminde askerler gaz maskesi takabilmek için sakal ve bıyıklarını tamamen kesmek zorunda kalmış.
 
 
Sakal bugün neden tekrar trend oldu?
 
Serginin küratörüne göre sakalın 2010’larda tekrar yükselişi ise ilk defa kendiliğinden gelişen bir süreç. University of Exeter tarihçilerinden olan ve serginin küratörü Dr. Alun Withey, Hyperallergic’e verdiği röportajda sakalın ilk defa herhangi bir şeye reaksiyon olarak değil, erkek yüzünün doğal bir parçası olduğunu ve ikinci bir saç gibi kabul edilmeye başlandığını söylüyor. Hatta genel kanının aksine bu durumun hipsterlıkla bir alakası olmadığının da altını çiziyor.