Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Plastik Sanatlar » Beyoğlu’nun 20 yıllık tanığı

Beyoğlu’nun 20 yıllık tanığı

Beyoğlu’nun 20 yıllık tanığı 24 Kasım 2017 - 11:11
20. yaşını 'Nostospektif' adlı sergisiyle kutlayan Galeri Apel’in kurucusu Nuran Terzioğlu geçen yılları ve sergiyi anlattı. Röportajın tamamını Milliyet Sanat dergisi kasım sayısında okuyabilirsiniz
ASLI İZMİRLİ
 
1998 yılında, bundan 20 yıl önce, Beyoğlu’nda açılan ve bugüne kadar hep aynı yerde, kesintisiz hizmet veren Galeri Apel, 20. yılına girerken, kendi geçmişiyle bugününü bir araya getiren farklı bir sergiye imza atıyor: 'Nostospektif'. Kelime anlamını da Galeri Apel’in kurucusu, sahibi, küratörü, kısacası her şeyi olan Nuran Terzioğlu’ndan dinlerken, bu Beyoğlu’nda uzun yıllardır tutunmayı başarabilmiş emektar galeriye saygı duymadan edemiyoruz. Öteden beri Apel’de kişisel ya da karma sergilerde yer almış eserlerden bazılarını tekrardan sergilemeyi düşleyen Terzioğlu, 20. yılında bu hayalini gerçekleştirdi. Tüm sezona yayılacak bu sergi tıpkı hatırlama eyleminde olduğu gibi bir hareketlilik içeriyor. Bu süreç sırasında, eserler yerlerini başkalarına bırakacak ve sergi yer yer değişerek ilerleyecek. Bu sebeple serginin bir açılış tarihi olsa da bir bitiş tarihi yok. Beyoğlu’nda bulunduğu yıllar boyunca semtin bin bir türlü haline tanıklık etmiş Galeri Apel’i, 'Nostospektif'i ve Beyoğlu’nun 20 yılını Nuran Terzioğlu’ndan dinledik.
 
Nuran Terzioğlu.
 
'Nostospektif' sergisinin fikri ve ismi nereden geldi? Sizin için anlamı nedir?
 
'Nostalji' kelimesinin 'nostos' kısmı 'eve dönüş' anlamına geliyor. 'Algia' kısmı ise acdemek. Bizde acı yok çok şükür. Acıyla bakmıyoruz sanata. Tam tersi, iyileştiren bir şey olarak gördüğümüz için 'pektif' kelimesini koyup 'nostospektif' kelimesini yaptık. Her dilde herkesin anlayabileceği bir kelime... Buna baya bir kafa yordum. O yüzden böyle bir başlangıç oldu. Hatırlamanın hareketliliği gibi sergi de hareketli olacak. Sanatçıları da konuşmalar aracılığıyla aktif tutacağız. 4 Kasım’da serginin ilk etabı açılmış olacak.
 
20 senedir buradasınız. 20 senedir nelere şahit oldunuz burada?
 
Anlatsam kitap olur... Ben burada galeri açacağımı söylediğimde herkes güldü, sadece Nevzat Sayın gülmedi. Burayı 1994’te aldım. Nevzat’la güle oynaya, çok eğlenerek mimarisiyle ilgilendik. Burası dökülüyordu o zamanlar. Alt katı iki sene sonra alabildik. Oradaki marangoz bize ucuza sattı. 1998’de açtık galeriyi. Bu binanın 170 senelik olduğu tahmin ediliyor. Binanın ismi Apelyan Apartmanı. Ben de ‘çağrı’ anlamına gelen ‘apel’ kısmını aldım. Bu kelimeyi çok yakıştırdım galeri anlayışıma. Fakat tarihçi olan kızım birkaç yıl önce kapıda eski Türkçe Santa-Maria apartmanı yazdığını fark etti. Bu hikayeyi kataloğa yazdım. Galeri ilk açıldığında herkes bize gülüyordu. Ama çok kuvvetli bir katılım oldu açılışına. İlk açıldığında özel misafir dışında kimse uğramıyordu. Sokaktan kimse geçmiyordu. Ama ben küçüklüğümden biliyorum ki Beyoğlu eski hüviyetine döner. Nitekim öyle de oldu. Burada bir sürü galeriler açıldı.
 
 
Her serginin davetiyesi de adeta bir sanat eseri gibi. Kim, nasıl hazırlıyor bu davetiyeleri?
 
Ben hazırlıyorum. Davetiyeye koyacağımız şeye çok önem veriyorum. Her davetiye için neredeyse bir ay uğraşıyorum. Mesela “Kupa” sergisinin broşürünü hazırlarken “Türk sinemasında kesin kupa kızıyla ilgili bir şey çekilmiştir” dedim. Bir tanesi 71 yılına ait, Ayşecik filminden. Kupa kızı ve kupa arabasıyla ilgili... Hemen onu düzenledim davetiye için. Ama davetiyelerimiz 20 sene içinde resmen bir eser haline geldi. Çok uğraşıyoruz onlar için.