Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Müzik » "Kendi Bach’ınızı ortaya çıkarmalısınız"

"Kendi Bach’ınızı ortaya çıkarmalısınız"

"Kendi Bach’ınızı ortaya çıkarmalısınız"27 Eylül 2019 - 08:09
Geçtiğimiz yıl yayımladığı Bach albümüyle BBC'den yılın albümü ödülünü kazanan İzlandalı piyanist Vikingur Olafsson, Neue! Step kapsamında İstanbullu müzikseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Olafsson konser öncesi İhsan Dindar'ın sorularını yanıtladı.

İhsan Dindar - Milliyet

 

Bach ve Philip Glass yorumlarıyla adından söz ettiren Vikingur Olafsson, Neue! Step Festivalinin en iddialı konserlerinden birine imza atmaya hazırlanıyor. Bu akşam Zorlu PSM Turkcell Sahnesi'nde gerçekelecek olan konserde Bach ve Philip Glass'tan oluşan bir repertuvarla müzikseverlerin karşısına çıkmaya hazırlanan Vikingur Olafsson, müzikla yolculuğunu ve anlayışını anlattı. Kendisini maksimalist olarak tanımlayan Vikingur Olafsson yakında yayımlayacağı yeni albümü hakkında tüyoları da paylaştı.

 

Bir yanda Bach bir yanda da Philip Glass. Tutkuyla bestelerini icra ediyorsunuz. Bu birliktelik nasıl işliyor?

Bu aslında ben ve onların arasındaki bağ ile ilgili. Bu iki ismin besteleri ve benim aramda güçlü bir yapı söz konusu.

 

Geçtiğimiz yıl BBC’den bir ödül kazandınız. Bach üzerine yaptığınız bir albümdü bu. Böylesine önemli bir ödülü kazanmak size ne hissettirdi.

Kendimi çok şanslı hissettim. Bence Bach’ı gerçekten çalabilmek için kendinize ait bir yorumunuzun olması gerekiyor. Ne yapmak istediğinizi kesin olarak bilmeniz gerekiyor. Bach bestelerini yaparken nasıl çalmanız gerektiğine dair bir şey söylemiyor. Dolayısıyla kendi yorumunuzu ortaya koymanız gerekiyor. Kendi Bach’ınızı ortaya çıkarmanız gerekiyor.  Bu albümümü yayımladıktan sonra çok sayıda insanın beğeniyle dinlediğini gördüm. Benim de içime sinen bir çalışma oldu. Ancak elbette yayımlarken herkes tarafından da kabul görmeyeceğini biliyordum.

 

Peki bu sizde bir baskı yaratıyor mu?

Evet baskı hissediyorum. Ama bu baskının kaynağı dinleyiciler ya da eleştirmenler değil, kendim. Kendi yaptığımdan hoşnut kalmıyorsam bu beni gerçekten çok mutsuz kılar ve bu tüm hayatımı sorgulamama neden olur. Ben her daim kendimin en büyük eleştirmeniyim. Bach’ın müziklerini Shakespeare’in oyunları gibi düşünebiliriz. Bence tarihin en büyük bestecisi. O yüzden Bach bestesini çalarken yapabileceğinizin en iyisini ortaya koymanız gerekiyor. Ama en nihayetinde elbette ki onun gibi olamayız. Neticede o, Bach.

 

Bundan sonraki albüm kayıtlarınızda Bach’a ait besteler çalmaya devam edecek misiniz?

Elbette. Kesinlikle olacak. Bu çok sevdiğim bir şey. Yaşam boyu devam edecek. Bach besteleri çalmaktan büyük zevk alıyorum.

 

Yakında yayımlayacağınız bir albüm var mı?

Fransız bir albüm olacak. Jean-Philippe Rameau ve Claude Debussy çalışmalarının yer alacağı bir kayıt hazırlıyorum. Her iki besteciyi de çok seviyorum. Aralarında yüzlerce yıl var ama ben ikisi arasında bir diyalog kuracağım. Gelecekte de belki Mozart ya da Chopin çalarım. Kim bilir…

 

Bu iki bestecinin Fransız olmaları dışında sizin yakaladığınız ortak noktaları var mı?

Evet haklısınız aslında ikisi de birbirinden çok farklı besteciler. Rameau, Barok dönemden bir besteci olsa da bence yaşadığı devrin çok ötesinde geleceğe ait bir isimdi. Debussy’ye dönüp baktığımızda ise o da empresyonizmin çok ötesinde biri. Kendisi aslında Fransız Barok dönemini takıntı derecesinde seviyordu. Özellikle de Jean-Philippe Rameau’nun bestelerini. Dolayısıyla ben de bu çalışmamda Debussy’nin Barok ışığını göstermek istiyorum. Aynı zamanda Rameau’nun fütüristik yönünü de yansıtma gayesindeyim.

 

Bu albümünüzü merakla bekleyeceğim. Diğer soruma geçecek olursam; Biraz minimal müzik hakkında konuşmak istiyorum. Bu türe yaklaşımınız nasıl?

İlginç bir müzik. Ne olduğunu anlamak oldukça güç. Pek çok farklı besteciye göre de farklı tarifi var. Minimal müzik Philip Glass’tır ya da Max Richter’dir diyebilirsiniz. Bu sizin bakış açınıza bağlı. Bir çok açıdan baktığımızda ortak unsurları daha yavaş ve gevşetici olmasıdır. Bu müziği dinlerken gevşeme imkanına sahipsiniz.

 

Siz kendinizi bu türün icracısı olarak tanımlıyor musunuz?

Hayır. Ben minimalist değil tam tersi maksimalistim. Müziğimde tam manasıyla bir özgürlük olmasını isterim. Piyano çalarken onun tüm yönlerinden faydalanabilmeyi isterim.

 

İstanbul’a daha önce de gelmiştiniz. Bu kez Neue! Step festivali için geliyorsunuz. Davet geldiğinde ne düşündünüz?

Evet bu İstanbul’a konser için üçüncü gelişim. Harika bir iş olduğunu düşünüyorum. Dünyanın en maksimalist kentlerinden birinde minimalist bir müzik festivalinin yapılması muhteşem bir şey.

                                                           

Bu akşamki konserde neler dinleyeceğiz?

Konserin bir bölümünde Bach, diğer bölümünde ise Philip Glass eserleri olacak. Konser sırasında da izleyicilere çeşitli bilgiler paylaşıp düşüncelerimi anlatmak istiyorum.

 

ihsan.dindar@milliyet.com.tr