Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Müzik » Hayatın gürültüsünü müziğe dönüştürmek

Hayatın gürültüsünü müziğe dönüştürmek

Hayatın gürültüsünü müziğe dönüştürmek25 Nisan 2017 - 01:04 | Fotoğraflar: Hüseyin Özdemir
İTÜ MİAM Perküsyon Topluluğu, 25 Nisan'da devlet konservatuvarlarından perküsyoncularla birlikte 'Gürültü Sanatı' temalı bir konser verecek. Varese'in eseri 'Ionisation', bu konserle Türkiye'de ilk kez çalınacak
Hayatın gürültüsünü müziğe dönüştürmek
 
SPOT: İTÜ MİAM Perküsyon Topluluğu, 25 Nisan'da devlet konservatuvarlarından perküsyoncularla birlikte 'Gürültü Sanatı' temalı bir konser verecek. Varese'in perküsyonu arka plandan kurtaran devrimci eseri 'Ionisation', bu konserle Türkiye'de ilk kez çalınacak
 
SELAY SARI
 
Her şey bir trampet tremolosuyla başlıyor. Sonra ona zil katılıyor. Ve bir anda beklenmedik bir ses: Sirenler. Adeta bir saldırıyı haberleyen sirenler orkestrayı harekete geçiriyor ve gonglar, üçgenler, çıngıraklar, adını 'aslan kükremesi' olarak çevirebileceğimiz bir enstrüman ve daha nice vurmalı çalgı en az hayat kadar olasılıksız bir uyumu yakalıyor. Sirenler arada yine kendini gösteriyor.
 
Fransız besteci Edgard Varese'in 13 perküsyoncudan mürekkep orkestra için yazdığı, ilk kez 1933'te New York'ta seslendirilen, Batı klasik müziğinin sadece perküsyon için yazılmış ilk bestesi olma özelliği taşıyan ve bu enstrüman grubuna yepyeni bir alan açan 'Ionisation' (İyonlaşma), önümüzdeki günlerde Türkiye'de ilk defa seslendirilecek. Müzik tarihinin en 'tuhaf'larından Frank Zappa'nın müziğe başlamasına neden olarak gösterdiği eserin Türkiye prömiyeri tam 84 yıl sonra, 25 Nisan akşamı saat 20:00'de İTÜ Maçka Kampüsü Mustafa Kemal Amfisi'nde, 'Art of Noises' (Gürültü Sanatı) adını taşıyan bir konserde İTÜ Müzik İleri Araştırmalar Merkezi (MİAM) Perküsyon Topluluğu, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Samsun Ondokuz Mayıs Devlet Konservatuvarları perküsyoncuları tarafından gerçekleştirilecek. 'Ionisation'ın yanı sıra ABD'li besteci Marc Mellits'in yine perküsyona özel bestesi 'Gravity' (Yerçekimi) MİAM Perküsyon Topluluğu ve MSGSÜDK perküsyoncuları tarafından, yine ABD'li genç besteci Elliot Cole'un 'Postludes' adlı çalışması ise sa.ne.na perküsyon grubu tarafından Türkiyeli dinleyiciyle ilk kez buluşturulacak.
 
 
Prömiyeri yapılacak eserlerin yanı sıra Cowell, Stockhausen, Sejourné, Julie Hill, Lopez, Zivkoviç, Alperen Alkan ve Ahmetcan Gökçeer'in bestelerinin de seslendirileceği konser öncesi, MİAM Perküsyon Topluluğu lideri Amy Salsgiver ve 2014'ten beri topluluğun şefliğini üstlenen Sibil Arsenyan ile bir araya geldik.
 
Eserleri nasıl seçtiniz?
 
Sibil Arsenyan: Okula ilk girdiğimde kadın şefler araştırması yapıyordum. Ensemble Intercontemporain'in şef Susanna Maikki yönetiminde seslendirdiği 'Ionisation' ile karşılaştım ve parçaya âşık oldum. Amy ile tanıştıktan sonra "Bu parçayı çalsak çok iyi olur" diye onunla konuştum sık sık.
 
Amy Salsgiver: Tabii enstrümanların bazılarını bulmak oldukça zordu. Örneğin orijinal sirenleri bulamadığımız için dijital sesler kullanıyoruz. İlk performansta gerçek sirenler kullanılmış. İki Dünya Savaşı arasında o sesleri duymanın nasıl bir etkisi olduğunu düşünemiyorum bile.
 
Sibil A.: Diğer parçalar ise Amy'nin keşifleri.
 
'Ionisation'ı ve etkisini nasıl anlatırsınız?
 
Amy S.: Varese'in eseri fütürizmin etkisinde yazılmış. Fütürizm de o sırada sanayileşmenin etkisiyle yeni duyulmaya başlanan, şehir hayatında yeri olan sesleri müziğe entegre etmeyi amaçlıyordu. Bu da John Cage'in müziğe ve sessizliğe dair fikirlerinin ve bir anlamda elektronik müziğin yolunu açan bir yaklaşım. Çalacağımız diğer parçalar 'Ionisation'dan oldukça farklı, oldukça melodik eserler var.
 
 
MİAM Perküsyon Topluluğu kimlerden oluşuyor?
 
Sibil A.: Hem MİAM öğrencilerinin hem de mezunlarının dahil olduğu bir ekip. Yaklaşık 10 kişilik bir topluluk.
 
Amy S.: MİAM'ın bize çalışacak yer tahsis etmesi oldukça büyük bir şans, zira enstrümanlarımız çok büyük ve çok sayıda, o yüzden çalışacak, prova yapacak alan ihtiyacımız da büyüyor. Konservatuvarlarda çalışma alanının kısıtlı olduğunu da biliyoruz, o yüzden buralardan perküsyonculara böyle bir alan açmak bizi sevindiriyor.