Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Müzik » Ferit Odman'dan özel bir üçleme

Ferit Odman'dan özel bir üçleme

Ferit Odman'dan özel bir üçleme30 Mayıs 2017 - 11:05
Caz müzisyeni Ferit Odman ilk üç albümünü bir araya getirdiği özel seti 'The Vinyl Collection'ı Milliyet'e anlattı
GÜLDEN ÖKTEM
 
Türkiye'de yetişmiş önemli caz davulcularından Ferit Odman, ilk üç albümünü 'The Vinyl Collection' isimli özel bir setle bir araya getirdi. Plakseverler ve koleksiyoncular için altın değerindeki bu plaklar Almanya’da hazırlandı.  Özenli bir çalışmanın ürünü olan her plak, kapağına uygun bir renkle basıldı. 3'lü özel baskıların olduğu kutulardan genellik poster tarzı sürprizler çıkar. Odman'ın ise cazseverlere hediyesi,  günlük hayatta kullanılabilecek objelerden mürekkep: 3 adet plak malzemesinden vinil bardak altlığı. Odman ile bu özel baskı koleksiyonu ve Türkiye caz müzik alemini konuştuk...
 
Yurtdışında sağlam bir müzik eğitimi aldınız, ilk albümünüz ‘Nommo’yu 2010 yılında Brian Lynch, Vincent Herring ve Peter Washington ile yayınladınız. Ödüllü bir albüme imza atmanıza rağmen Türkiye’de hâlâ ‘gönül işi’ olarak anılabilecek Türkiye caz ortamını nasıl değerlendirirsiniz? Türkiye ve Avrupa ya da Amerika’daki caz müziğe olan bakışı nasıl karşılaştırırsınız?
 
Türkiye caz ortamı yerine İstanbul caz ortamı diye daraltmak gerekir bu sorunuzu. Yani ülkemizde çok gelişmesi gereken bir caz ortamı var; bu da çok sesli müziğe ve sanata çok yatırım yapan bir kültürümüzün olmamasıyla direkt bağlantılı. Birkaç caz festivali ve caz klübüyle İstanbul'daki caz ortamında ufak bir hareketlilik var ama kalıcı değişiklikler için çok ciddi bir caz okulu sıkıntımız var. İyi müzisyenler yetişmeden ciddi bir caz kültürü oturtamayız maalesef. Bunun için de en önemlisi genç jenerasyondan çıkacak ışıltısı olan caz müzisyenleri. Amerika veya Avrupa ile Türkiye'yi bu yüzden hiç karşılaştıramıyorum. Orada ilköğretim seviyesindeki her okulda bile aktif olarak caz çalan big-band'ler var, o big-band'lerin yarışmaları ve o yaşta o kültürü içlerine sindiren bir sürü gencecik beyin. Aslında burada gönül işi olarak anılan caz sahnesinde dinlediğiniz her müzisyen, inanın bana bu şartlarda imkansızı başarmış çok değerli insanlar. O yüzden onlara sıkı sıkı tutunmak lazım.
 
 
İlk üç albümünüz ‘The Vinyl Collection’ da bir araya geliyor. Bu üçünü plak olarak yayınlama fikri nasıl ortaya çıktı?
 
Benim hali hazırda ikinci ve üçüncü albümüm plak olarak satılıyordu. Tahmin edebileceğiniz gibi 'analog-kafalı' ve çok plaksever bir insanım. 3'lü box-set fikri de ilk albümümün plak olarak çıkmamış olması ve 1000 tane ile limitli olan son albümümün de plak olarak hemen tükenmiş olması ile oluştu. Müzikseverler ve koleksiyoncular için güzel ve kalıcı bir ürün yapmak istedim ve hemen Equinox Music ile konuşmalara başladım...
 
Son albümünüz Japonya'da JVC firması tarafından da basıldı. Bu nasıl gelişti?
 
Evet Japonlar caza ve odyofil dünyaya çok hakimler. Dünyada artık çok az sayıda tam analog albüm çıkıyor ve benim son albümüm tamamen analog olarak makaralara kaydedilip hiç bir dijital işlem görmeden plak olarak çıkmıştı. Japonya'da da bu tür analog kayıtları en üst seviyede (24 Bit) bir mastering ile XRCD formatında çıkartıyorlar. Bizimle irtibata geçerek 'Dameronia With Strings'i bu formatta basmak istediklerini söylediler. Sonuç olarak ilk defa bir Türk müzisyenin albümü Japonlar tarafından hakkı satın alınarak XRCD24 formatında basılmış oldu. Amerika'da XRCD satışlarında uzun süre 1 numarada kaldığımı da eklemek isterim. Bu çok fazla duyulmadı Türkiye'de ama beni çok mutlu ediyor ve doğru bir iş yaptığımı anlıyorum.
 
Odman'ın tamamen analog olarak kaydedilen 'Dameronia with Strings' albümü, Japonya'da XRCD24 formatında basıldı.
 
Geçtiğimiz hafta İstanbul ve Ankara’da Ernie Watts ve Kerem Görsev ile bir dizi konserler gerçekleştirdiniz. Watts ile aynı sahnede olmak nasıl bir deneyim?
 
Ernie Watts ile çalışmak gerçekten çok öğretici ve müziğinize pozitif yönde etki eden bir durum. Kerem Görsev'in hem büyük orkestra projeleri hem de quartet kayıtlarında bir araya geldiğimiz saksafon efsanesi ile geçirdiğim her dakikaya şükrediyorum. Hayatta hep kendimden daha iyi müzisyenlerle çalışmak istiyorum. Bu müzikal birliktelik de bana bunu sağlayanlardan biri. Kendi albümlerimde de uyguladığım yol bu oldu hep ve umarım hep bu şekilde devam edecek. 
 
'Keşke gençler kendilerine mentor bulabilse'
 
Türkiye’de ve yurt dışında yakın zamandaki projeleriniz neler?
 
İstanbul Caz Festivali yaklaşıyor. TRT Big Band ile çok özel bir konsere hazırlanıyoruz. Christian McBride, Joshua Redman ve Kandace Springs bize katılacak. 11 Temmuz'daki bu konseri kaçırmayın derim. Bunun dışında Kerem Görsev ile olan konserlerimiz ve irili ufaklı çaldığım diğer gruplar yoğun bir şekilde devam ediyor. Türkiye'de caz ile ilgili herhangi bir yerdeyseniz muhtemelen arkalarda sürekli gülen bir davulcu göreceksiniz...
 
 
Önümüzdeki ay başlayacak İstanbul Caz Festivali kapsamında yapılacak Genç Caz konserlerinin seçici kurulundasınız. Genç yeteneklerin caz müziğe olan bakışı hakkında neler söylemek istersiniz? Bu kurulda olmak size ne ifade ediyor?
 
 
Evet uzun bir zamandır bu seçici kuruldaki görevimi çok severek yerine getiriyorum. Çok güzel projeler ve caza ilgili gencecik müzisyenler tanıyoruz bu sayede. Fakat başta dediğim gibi Türkiye'deki caz okulu eksikliği icralarda müzikal alt yapı eksikliği olarak karşımıza çıkıyor. Keşke bu ilgili genç müzisyenler kendilerine caz okullarında birer mentor bulabilse. O zaman çok farklı bir seviyede bir değerlendirme yapacağımıza eminim.