Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Müzik » "Bestelerimi günün anlarına yakıştırıyorum"

"Bestelerimi günün anlarına yakıştırıyorum"

"Bestelerimi günün anlarına yakıştırıyorum"23 Eylül 2019 - 01:09
Cuma akşamı Zorlu PSM'deki touché'de Neue! Step kapsamında sahne alan minimal müziğin önemli ismi Sylvain Chauveau, İstanbullu müzikseverlerle buluştu. Belçika'da yaşayan ve kendisini piyanistten ziyade bir besteci olarak tanımlayan Chauveau, İhsan Dindar'a konuştu.

İhsan Dindar - Milliyet

 

Bir müziksever olarak bestelerinizi dinlediğimde minimal ve elektronik öğeler dikkatimi çekiyor. Siz bir müzisyen olarak yaptığınız işi nasıl tanımlıyorsunuz?

Sanırım haklısın. Müziğin minimal gelenekten besleniyor.  Minimalizmden söz açıldığından Amerikan minimal gelenekten de bahsetmek gerekir. Elbette en başta Philip Glass. Öte yandan dediğiniz gibi elektronik unsurlar da müziğimin bir parçası. Tabii burada bahsettiğimiz şey techno gibi türlerden ziyade daha çok deneysel işler. Dürüst olmak gerekirse minimalizmin salt müzik kısmından değil farklı alanlarından da etkilendim. Örneğin sinema, şiir, fotoğraf, resim ya da görsel sanatlar için de bu söz konusu olabilir. Bunlar beni ben yapan şeyler.

 

Başka bir kapıyı aralamak istiyorum bu noktada. Örneğin hangi yönetmen ya da şairler?

Genel manada geçtiğimiz elli yılın Sovyet sinemacıları olabilir. Upuzun ve sonunda hiçbir şeyin olmadığı sekanslar. Üstelik neredeyse hiç konuşma yok. Bu noktada önemli olan konsantrasyon. Bu durum sizin daha dikkatli bakmanızı tetikliyor. Minimalizm ayrıntı duygusu üzerine bir kavramdır. Detaylara odaklanmak üzerine.

 

Peki siz bu türün geleceğini nasıl görüyorsunuz? Görünüşe göre popülaritesi günbegün artıyor…

Bu tür avangart bir akım olarak ortaya çıktı. Zaman içinde de gördüğü ilgiyle büyüdü. Belki de bir moda haline geldi. Ama sanırın günün birinde insanlar bundan yorgun düşecekler. Sanatçılar tarafından çok fazla kullanılırsa insanlar bundan sıkılmaya başlayacaktır. Günün birinde dinleyicilerden böyle bir tavırla karşılaşırsam bu benim idrakimi yine de değiştirmez. Yani başkaları yüzünden müzikal yolculuğumu değiştirmem.

 

Bestelerinizde piyanonun yanı sıra yaylıları da yoğun biçimde hissediyoruz. Bazen de üflemelileri.  Minimal müzikte bu denli farklı sese pek de alışık değiliz. Nedir bu tercihin özü?

Tüm bu besteleri yaparken her enstrümanı ben çalmıyorum. Hatta kimi zaman daha iyi bir piyanist veya kemancıyı çağırıyorum.

 

Neden böylesini tercih ediyorsunuz?

Çünkü ben kendimi bir piyanist olarak tanımlamıyorum kesinlikle. Ben beste yapmaya odaklanıyorum.  Yaptığım şey daha fazla beste için odaklanmak. Benim veya başkasının çalması bu noktada çok da önemli değil.

 

Sizce besteleriniz hangi mevsimi simgeliyor?

Müziklerimin bir mevsime ait olduğunu düşünmüyorum. Ama olsaydı bu, ilkbahar ve sonbahar olurdu. Ben bestelerimi mevsimlerden ziyade günün periyotlarına yakıştırıyorum.

 

Yakın zamanda 28 dakikalık bir albüm yayımladınız. Kısa sayılabilecek bir süre. Hikâyesini öğrenebilir miyiz? Özellikle P ve N bestelerinizin hikâyesini merak ediyorum…

Evet, biraz kısa. Neredeyse yirmi yıldır müzik yapıyorum ve bunun önemli bir bölümü piyano odaklı. Bu süreçte hiç yayımlamadığım bestelerimin olduğunu fark ettim. Onları yeniden dinlerken herkese ulaştırmam gerektiğini düşündüm. Böylece kısa olsalar bile hepsini bir albümde yayımlamaya karar verdim. P ve N birer dans gösterisi için bestelenmiş şarkılar. Paris’teki bir koreografi için. Şarkılarının isimlerinin bu denli kısa olmasının nedeni de başta da belirttiğim gibi ben aynı zamanda minimal şiirle de ilgileniyorum. Bu da onun bir yansıması.