Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Müzik » Ankara'nın 30 yıllık metalcileri

Ankara'nın 30 yıllık metalcileri

Ankara'nın 30 yıllık metalcileri18 Ağustos 2019 - 11:08
Başkentin 30 yıllık metal grubu DarkPhase’den Tolga Ergin, grubun serüveninini İhsan Dindar'a anlattı. Dünyanın birçok kentinde konser veren DarkPhase, 30’uncu yılını 13 şarkılık yeni bir albümle kutluyor.
İhsan Dindar - İstanbul
 
Ankara’da 1989’da kurulan metal grubu DarkPhase, 30. yılını kutluyor. Başta Londra olmak üzere dünyanın pek çok kentinde konser veren Ankara’nın önemli metal gruplarından biri unvanına sahip DarkPhase, 30’uncu yılını 13 şarkıdan oluşan bir albümle kutlamaya hazırlanıyor. Grubun üyesi Tolga Ergin, ilklerle dolu bu 30 yılı İhsan Dindar'a anlattı.
 
 
1989’dan beri var olan bir grup DarkPhase. Neler gelip geçti bunca yılda?
 
30 yıl, dile kolay. Bunu şöyle düşünün, örneğin; evliyseniz kaç yıldır birlikte olduğunuzu düşünün ya da bir iş yerinde en uzun ne kadar çalıştığınızı, hatta tutkuyla bağlı olduğunuz bir şeyi en uzun kaç sene yapmaya devam ettiğinizi düşünün. Herhangi bir şeye bıkmadan devam edebilmek için gerçekten çok uzun bir süre…
 
Aslında biz örneklerine Amerika’da rastlanan garaj gruplarından biriyiz. Gerçek anlamda bütün provalarımızı ailemin arabasını cebren ve hile ile dışarı attıktan sonra  sahiplendiğimiz garajda yaptık. DarkPhase o garaj sayesinde büyüdü. Hüzünlü anlar da var, grubumuzun basçısı Ögeda Cenikan’ı 1994 yılında kaybettik... 1996 yılında ise yine muhteşem bir gurur, İngiltere Londra’da bir solo konser verdik. Herhangi bir festivalden bahsetmiyorum, bir solo konserden bahsediyorum. O yıllarda olduğu gibi günümüzde de başarması zor bir ‘ilk’e imza attık.
 
 
 
Yola çıktığınızda metal müziğe Türkiye’de biraz mesafeli yaklaşılıyordu. Görünür olma konusunda nasıl zorluklar yaşadınız?
 
Türkiye’de metal müziğe hep mesafeli yaklaşıldı, üstelik biz daha sert bir tür olan speed - thrash metal yapıyoruz. Bu yüzden de kariyerimizin ilk yıllarında, albümümüzü çıkarıp başarılı olana kadar yurt dışından insanlarla iletişim halindeydik. Sağlam ilişkiler kurduk. Aslına bakarsanız, Türkiye’de metal müziğe gönülden bağlı, çok sağlam bir kitle var. Düşünsenize yurt dışından gelen dünyaca ünlü gruplar halen stadyum doldurabiliyor. Bizler yaramaz çocuklarız. Sanırım gerçekçi olmamızdan ve gerçekleri yüksek sesle haykırmamızdan rahatsız oluyorlar. Bir de tabii bir İstanbul hakimiyeti var müzik piyasasında.
 
 
 
1994 yılında yayınlanan ilk albümünüz “Waning moon setting sun” o dönem oldukça ses getirmişti. Türkiye’de müzik dünyası için sizce o albümün yeri nedir?
 
Daha önce de bahsettiğim gibi “Waning moon setting sun”, piyasaya sadece kaset olarak çıktı. 5 tekrar baskı yaptı ve binlerce satış rakamına ulaştı. Bu bir thrash metal albümü için 90’lı yıllarda ulaşılması güç bir başarı. Halen piyasada bu albümden “Türk metal müziğin mihenk taşlarından biri” olarak bahsedilir. Hatta halen bu albümün kaset baskıları internet üzerinden yapılan satışlarda koleksiyoncular tarafından çok ilgi görüyor. Ciddi fiyatlara satılıyor. Öncelikle o yılların thrash metal anlayışına bakacak olursak, büyük bir cesaret göstererek bazı yenilikler yaptık. Şarkıların çoğunda yaylı sazlardan yararlandık. Akustik gitarların, piyanonun, yaylı sazların thrash metalle çok tadında harmanlandığı enteresan bir albümdü bu.
 
 
 
‘30. yıl albümünde bizi anlatan besteler var’
Bunca yılı yeni bir albümle taçlandırıyorsunuz. Biraz detay verebilir misiniz?
 
Şu ana kadar anlattığım gibi, dolu dolu bir 30 yıl yaşadık ve çok şey sığdırdık. Ve yine bizi anlatan, içimizi yansıtan, çok samimi bestelere yer verdik. Yine “biz” kokan “DarkPhase kokan” bir albüm oluyor. Üstelik hâlâ söyleyecek çok sözümüz var. Daha çok tecrübemiz, daha fazla yaşanmışlıklarımız ve çok sağlam bir kadromuz var. Yani 30 yıl içinde yaşadığımız her tecrübe, her an, her duygu mutlaka kaydettiğimiz 13 şarkıda yer buldu. Mesela Ögeda’mızı her konserde anmamızı sağlayan, çalarken gözlerimin dolduğu “Everybody dies alone” var…
 
Düşünsenize, ne kadar çok seveniniz de olsa, sahneye her çıktığınızda binlerce kişi sizi alkışlıyor da olsa sonuçta yalnız gidiyorsunuz. Konserlerde seyircilerin hep bir ağızdan söylediği “Rise” var mesela, içimizdeki tüm isyanın yükselişi bir anlamda. Yine seyircilerin en çok istediği bestelerimizden biri olan “No more pain” var. Kendini Tanrı sananlara ithafen yazdığımız ”I’m your god now” var. Bütün bunların yanında sıkı DarkPhase fan’larını sevindirecek bir sürpriz de var. Yeni şarkıların yanında “Waning moon setting sun”da yer alan 3 şarkımızı da yeniden yorumladık.
 
 
ihsan.dindar@milliyet.com.tr